4.BÖLÜM


Murray Bookchin’in akrabalık dahil her türlü hiyerarşilerin potansiyel olarak ortadan kaldırıldığı ve insanlık temeline dayalı özgür bir toplumla değiştirildiğini idealize ettiği ekolojik toplum, KCK anayasasında örgütün “arkaik kan bağı” ile bağlı olduğu “Kürdistan toplumu”na indirgenmiş ve Kürdistan toplumu için devlet dış konfederalist bir yönetim biçimi tasarlanmıştır.


Özgür Belediyecilik İçin Savunma Örgütü Gerekliliği:


Murray Bookchın, “İnsanlar bu çeşit bir yüz yüze demokratik toplumu asla kendiliklerinden başaramayacaklardır. Bunun için mücadele edecek ciddi ve dirayetli bir hareket gereklidir.


Ve bu hareketi oluşturmak için, radikal solcular -tabandan kontrol edilen ve böylece de başka bir Bolşevik Parti yaratmayacağımız- bir örgüt geliştirmelidir. Bu yerel temelde ağır ağır biçimlendirilmeli, konfederal şekilde örgütlenmeli ve halk meclisleri ile beraber mevcut güce, [yani] devlet ve sınıf yönetimine karşı bir muhalefet oluşturmalıdır. Ben bu yaklaşımı liberter belediyecilik olarak adlandırıyorum.” (Murray Bookchin ile Söyleşi)


Murray Bookchin, için “liderlik” çok önemlidir.


Ancak onun korkusu, bu örgütlenmenin topluma tepeden aşağı tahakküm eden bir Bolşevik Parti’ye dönüşmesi, gücün bir elit kadronun eline geçmesi, liderin diktatörleşmesidir. KCK sistemi ve onun ruhunu oluşturan PKK, onun korkularının tamamına hak verdirecek bir yapıya sahiptir. Anayasada yer alan “Önderlik kurumu” başlı başına bir felakettir.


Hiçbir demokratik anayasada olmayan önderlik kurumu, KCK anayasasında yürütme organlarının en tepesinde sayılmıştır. Bu haliyle, tipik bir faşist anayasa örneğidir.


KCK Anayasanın 11’inci maddesine göre, Koma Civakên Kurdistan (Kürdistan Toplumlar Topluluğu- Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi) kurucusu ve önderi Abdullah Öcalan’dır. Önderlik her alanda bütün halkı temsil eden kurumdur.


O, KCK yurttaşlarının genel olarak temsil edildiği yasama organı olan Kürdistan Halk Meclisi’nin de üzerinde olup en son karar merciidir. Genel Kurul kararlarının kendisinin ortaya koyduğu felsefik-ideolojik çizgiye uygunluğunu gözetir, aykırı bulursa iptal eder.


Yürütme Konseyi Başkanını görevlendirir. Temel konulara ilişkin Yürütme Konseyi kararlarını onaylar.


Bookchin’in yüz-yüze demokrasiyi korumak için meşru saydığı devlete karşı güç kullanma hali, KCK anayasasında “meşru savunma savaşı hali” olarak tanımlanmış ve anayasanın (10/c) maddesine göre yurttaşlara, yurtseverliğin bir gereği olarak yurdun, temel hak ve özgürlüklerin savunulmasına aktif katılma yükümlülüğü getirilmiştir.


Komünalist Sistemin Ekonomik Politikası:


Bookchin’e göre, toplum olmadan insan var olamaz, esas olan kişisel özerklik değil toplumsal özgürlüktür. Bunu da sağlayacak olan yüz-yüze demokrasi ile çalışan belediye meclisleridir. Komünalizm, toplumun politik yaşamını değil ekonomik yaşamını da değiştirmeyi amaçlar. Bu nedenle amacı ekonomiyi ulusallaştırmak veya üretim araçlarının özel mülkiyetinin devamını sağlamak değil ekonomiyi belediyeleştirmektir.


Bu model Ekonomi ve mali sistem olarak KCK anayasasında (36’ıncı madde) aynen benimsenmiştir.


“Ekonomi ve mali sistem, ekonomi ve maliye komitesinin koordinesinde ve bütçe sistemi içinde yıllık bir planlamayla yürütülür.


Ekonomi sistemi, kar ve metalaşmaya dayalı olmayan, kullanım değeri ve demokratik paylaşıma dayalı sistemi temsil eder. Özgür Toplum Meclislerine dayalı alanlarda üretimin ve mülkiyetin meclis yerleşim yerlerine bağlı olmasını benimser.


Köy, kasaba ve şehirlerde kamu yararına olan, ihtiyaçların üretimini artan bir verimlilikle yaratan sanayi ve ticaret rejimi ile tarım ve hayvancılık sistemini uygular. Ayrıca Kürdistan şartlarında orta ölçekli işletmeciliğe önem verdiği kadar, yerelde de yaygın kooperatifleşme, atölyeleşme, döner sermaye işletmeciliğini de geliştirmeye çalışır.


Her yerleşim yerinin kendi örgütlülüğüyle temel gereksinimlerini karşılaması hedeflenir.


Kürdistan ekonomisinin büyütülmesi ve refah düzeyinin artırılması için gerekli çalışmalar yürütülür. İşsizlik ve yoksulluğun giderilmesi ve savaş mağduriyetinin ortadan kaldırılması için gerekli sosyal ve ekonomik projeler uygulanır.


Kürdistan’da ekonomik kaynakların, yeraltı ve yerüstü zenginliklerin korunması ve toplum yararına aktif bir şekilde işletilmesi sağlanır.


Ekonomik üretimi geliştiren ve daha verimlileşmesini sağlayan meslek gruplarının örgütlendirilmesi ve dayanışma içinde çalışmaları öngörülür.


Bu ekonomik ve mali rejim ekolojiye uygunluk çerçevesinde yürütülür.”


Sonuç:


KCK sisteminin dayandığı Murray Bookchin’in felsefesi ile, KCK’nın örgütlenme modeli ve anayasası karşılaştırıldığında bu açıkça görülmektedir. PKK sadece strateji değiştirmiş, ideolojik yetersizliğini sol liberter bir söylemin kavramlarını ödünç alarak gidermeye çalışmış ve onun arkasına gizlenmiştir.


Örgüt esasen, Murray Bookchin’in komün, özgür belediyeler, konfederalizm v.b. örgütlenme modellerini yeni bir şehir yapılanması inşaasında kullanmıştır.


M.Bookchın, “Yapı ve kurumların yokluğu kaosa ve hatta keyfi tiranlığa yol açar. Ben hukuka inanıyorum ve benim düşlediğim geleceğin toplumu, bir anayasaya da sahip olacaktır. Tabii ki, anayasa yetkilenmiş insanlarca [yapılacak], dikkatli düşüncenin bir ürünü olmalıdır. Demokratik olarak tartışılmalı ve oylanmalıdır. Ama insanlar onu bir kere kabul ettikleri zaman, artık herkes üzerinde bağlayıcı olmalıdır.”


PKK M.Bookchın’in kavramlarını ve örgütlenme modellerini kullanarak bir anayasa yapmıştır. Ancak bu anayasada; KCK yurttaşlarının genel olarak temsil edildiği yasama organı olan Kürdistan Halk Meclisi’nin de üzerinde olan bir önderlik kurumu (Abdullah Öcalan’ı) yürütme organın en tepesine yerleştirilmiş, onun her alanda bütün halkı temsil ettiği belirtilmiştir.


Komünalist felsefenin reddettiği tahakkümcü yapı, KCK anayasasında meşrulaştırılmıştır. Bu haliyle, hiçbir demokratik ülkede kabulü mümkün olmayan faşist bir anayasa yapılmak suretiyle Murray Bookchin’in umutlarına ve felsefesine yazık edilmiştir.


KCK sistemi, söylemi ne olursa olsun, Murray Bookchin’in ta başından itibaren reddettiği ve sömürünün sebebi sayarak lanetlediği hiyerarşik ilişkiler biçimine göre yapılandırılmıştır. Bu ilişkiden özgür insan ve özgür toplum çıkmaz. KCK anayasasında karşı çıkılan hiyerarşi ve tahakküm, devlet hiyerarşisi ve tahakkümüdür.


Örgüt KCK sistemi ile, Kürt halkı üzerindeki tahakkümü devir almak istemektedir. Birde KCK’nin önderliğinde yönetilen bir özerkliği düşünün, bu Kürtler için felaketini karesi olacaktır.


SON.