Suna ERDEN'in haberi

Bir kadın daha şiddette maruz kaldığı için evini ve 25 yıllık geçmişini ardında bırakarak sığınma evine gitti. Girne’de yaşayan 50 yaşındaki T.H, Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel’i telefonla arayarak yardım istedi. Eşinin şiddetine maruz kaldığını ve korktuğunu söyleyen T.H, evden ayrılmak istediğini söyledi. Başel, yardım çağrısı üzerine T.H’nin evine gitti. Panik ve korku içinde olan T.H, yanına aldığı üç beş parça kıyafet ve komşularının şaşkın bakışları arasında Sığınma Evi’ne gitmek üzere evinden ayrıldı.

TENCERE FIRLATTI

Evini ve 25 yıllık geçmişini ardından bırakarak sığınma evine giden T.H, gözyaşları arasında Star Kıbrıs’a şunları anlattı: “25 yıllık evliyim, iki de çocuğum var. Eşim ilk zamanlar böyle değildi. Ama zaman geçtikçe değişmeye ve bana kötü davranmaya başladı. İlk önceleri sadece sözlerle bana hakaretler ediyor, küfürler yağdırıyordu. Son zamanlarda ise, ‘seni öldürürüm, seni keserim’ şeklinde tehditlerde bulunuyordu. Dün akşam da (Perşembe akşamı) beni tartakladı ve tencere fırlattı.

‘MUHTARIN EVİNE KAÇTIM’

Üstüme üstüme doğru yürümeye başlayınca korktum ve muhtarın evine kaçtım. Eşimin sakinleşmesi için bir süre muhtarın evinde bekledim. Muhtar bana, ‘kocanla konuşup onu sakinleştiririm’ dedi. Eşim sakinleşince eve döndüm. Ama bu sabah (Cuma sabahı)yine bana hakaretler yağdırmaya, ölüm tehditleri savurmaya başladı. Cep telefonumu zorla elimden alıp, kolumu darp edip evden çıkıp gitti”.

‘SUSTUKÇA ÜZERİME GELİYOR’

Girne’de hediyelik eşya dükkânı işlettiğini ve son zamanlarda ekonomik krizden dolayı yazdığı birçok çekin geri döndüğünü söyleyen T.H, “kızımı evlendirdim. Bu yüzden çok borçlandım, çalışıp borçlarımı ödemem lazım ama eşim buna izin vermiyor. Kendisi de hasta olduğu için şuan çalışamıyor. Ne yapacağımı şaşırdım kaldım. İçine girdiğim çıkmazdan dolayı bunaldım” dedi. Epilepsi hastası olan eşinin sürekli kıskançlık krizleri geçirerek kendisine saldırdığını söyleyen 50 yaşındaki T.H, “olmayan şeyler yüzünden bana hakaretler yağdırıyor. Saçlarımı çekip ‘seni öldürdüm’ diye tehdit ediyor. Ben sustukça daha beterini yapıyor” şeklinde konuştu.

‘KORKUYORUM’

Birçok kez boşanmayı düşündüğünü ama buna cesaret edemediğini söyleyen T.H, “beni rahat bırakmaz diye korkuyorum. Dayanacak gücüm kalmadı, geri dönmek istemiyorum” dedi. Eşinin gün geçtikçe daha da kötüleşmeye başladığını vurgulayan T.H, “bana bir şey yapmasından korkuyorum. Bir arkadaşıma durumumu anlattım. Arkadaşım, Barış Başel’in cep telefonunu verdi ve yardım alabileceğimi söyledi. Ben de arayıp yardım istedim” dedi.

ANNE YÜREĞİ OĞLUNU UNUTMADI

Barış Başel’in refakatinde sığınma evine gitmek üzere yola çıkan T.H, yaşadığı korku ve paniğe rağmen oğlunun iş yerine giderek uyarılarda bulundu. Oğluna, ‘artık olmuyor, korkuyorum… Sen de kendine dikkat et. Bir sorun olursa teyzene git”tavsiyelerinde bulunan T.H, üzerindeki son parayı oğluna vererek sığınma evine gitmek için oradan uzaklaştı.

BAŞEL: CAN HAVLİ İLE ARADI

Birkaç parça eşyasını yanına alan T.H, akşamüzeri sığınma evine yerleştirildi. T.H’yi sığınma evine götüren Başel, hem T.H’nin o anki durumunu hem de bundan sonraki süreçte yaşanacakları gazetemize anlattı. Duyarlı basın yayın organlarının yaptığı haberler üzerine toplumda bir farkındalık oluştuğunu söyleyen Başel, “T.H, can havli ile telefonumu başka birinden aldı. Onun zor durumda olduğunu gören bir hanım, benim numaramı verdi. T.H’yi almaya gittiğimde çok korkmuş olduğunu ve panik atak geçirdiğini anladım. Yapmam gereken ilk işin onu sakinleştirmek olduğunu düşündüm. Telkinlerle T.H’yi sakinleştirdikten sonra, korkmaması gerektiğini ve ona yardım etmek için elimizden geleni yapacağımızı söyledim. Telkinler üzerine T.H, sakinleşmeye başladı. Korkmuş olasına rağmen evden ayrılırken oğlu için de endişeleniyordu. Bu yüzden onu, oğlunun çalıştığı işyerine götürdüm. Oraya gittik ve oğlu ile de konuşarak durumu anlattım.

‘ELLERİ TİTRİYORDU’

Oğlu ile konuştuktan sonra T.H’yi sığınma evine götürmek için yola koyuldum. Yolda yine ona telkinlerde bulundum. Bana boşanmak istediğini ama cesaret edemediğini söyledi. T.H’nin ‘ben bir işe yaramam, ben kendi başıma ayaklarımın üstünde duramam’  sözleri üzerine kendisine olan öz güvenini yitirdiğini anladım. Şiddete maruz kalan bir kadın özgüvenini yitirir. Özgüvenini yitiren bir kadın ise sorunlarla tek başına mücadele edemeyeceğini düşünür. Sırf bu özgüven eksikliği yüzünden şiddet ortamında kalan ya da o ortama geri dönen kadınlar var.

‘SADECE İZLEDİLER’

Dikkatimi çeken bir başka nokta ise T.H’yi almaya gittiğimde etraftaki komşuların şaşkın bir şekilde olanları izlemesiydi. Hâlbuki kadınların birbirine destek olması gerekiyor. Kadın dayanışması bu gibi durumlarda büyük önem taşıyor.

‘HİKÂYESİ DEDECAN’IN HİKAYESİNE BENZİYOR’

Kısa bir süre önce Girne’ye bağlı Karaağaç köyünde eşi Ahmet Uysal tarafından vahşice öldürülen Sibel Dedecan’ın yaşadıkları ile T.H’nin yaşadıkları arasında benzerlikler olduğunu vurgulayan Başel, “T.H’nin hikâyesi bir süre önce öldürülen Sibel Dedecan’ın hikâyesi ile birbirine benziyor. Dedecan da bize gelip, ‘eşim beni sürekli tehdit ediyor. Beni öldürmesinden korkuyorum’ demişti.T.H’nin eşi ile Dedecan’ın eşi Ahmet Uysal arasında da kişilik olarak büyük benzerlikler var.Bu sebeple başka Dedecan vakaları yaşamak istemiyorsak üzerimize düşeni yapmalıyız” dedi.

‘ÇAĞRI MERKEZİ KURULMALI’

Sığınma evine yerleştirilen T.H’ye maddi ve manevi destek verileceğini söyleyen Başel,”eğer maddi olanakları sağlayamasak ya da kadının hukuki mücadelesinde destek olamazsak tıpış tıpış şiddet ortamına geri dönecek” şeklinde konuştu. Bu yüzden devletin kadının güçlenmesi ve korunması için bir politika geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Başel, bu tarz vakalarla çok sık karşılaşmaya başladığını belirterek şunları söyledi: “T.H, panik bir şekilde beni aradı ve ulaştı. Ancak yurt dışında olsam ya da telefona bakamayacak bir konumda olsaydım o kadın ne olacaktı. Bu yüzden özellikle önleyici ve koruyucu önlemler alınmalı. Bir çağrı merkezi kurulmalı. Kadınların rahat yaşayabilmesi, rahat nefes alabilmesi için profesyonel ve kurumsal birimler oluşturulmalı”. Ayrıca eşinden boşanmak istediği halde ekonomik yetersizliklerden dolayı dava açamayan kadınlara hukuki açıdan yardım edecek gönüllü avukatlara ihtiyaç duyulduğunu belirten Başel, “duyarlı hukukçularımız var ama bu sayısının artması gerekiyor” dedi.

‘BAŞKALARI DA VAR’

Şiddet altında olan ve ölümle tehdit edilen başka kadınlar olduğunu da belirten Başel,“tespit ettiğimiz 8 kadın var ve bunların hayatı tehlikede. Ama sözlü şiddetin yasal bir yaptırımı yok, bu nedenle sözlü olarak ölümle tehdit edilen bir kadın polise başvuruda bulunamıyor. Başvursa da yasal olarak hiçbir şey yapılamıyor. Yetkili birimlerin acilen önlemler alması gerekiyor” dedi. Kadına yönelik şiddet konusunda tüm çevrelerin duyarlı olması gerektiğini belirten Başel, şiddet vakalarının gün geçtikçe arttığını belirterek,“bir çalışma yapıyorum. Aralık ayının sonunda kadına yönelik şiddetin boyutlarını ortaya koyacak istatistiki verileri basına açıklayacağım”dedi.