DÜNYADA her üç kadından biri hayatının en az bir döneminde erkeklerin şiddetine maruz kalıyor.

Bu oran AB ülkelerinde beşte bir! Türkiye’de ise ikisinin ortasında: Beşte iki...
Hani deriz ya her şeyin başı eğitim... Eğitimce gelişmiş ülkelerde, özellikle Avrupa gibi kuvvetli felsefi geleneğe sahip ve “eşitlik” fikrinin beşiği olan bir coğrafyada bile kadın şiddete maruz kalıyor...
Hatta Avrupa Konseyi 2002 yılında, 16-44 yaşlarındaki kadınların ölüm veya sakatlanma sebepleri arasında şiddete uğramalarının önemli bir yer tuttuğunu tespit etmiş ve bunu “kamu sağlığı için alarm” olarak tanımlamış; evet Avrupa’da!
Ben bunları bilmiyordum. Geçen cuma günü “Aile İçi Şiddete Son, Gökyüzü Herkesin” toplantısında, BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque’tan öğrendim. Konuşması ilginçti, kendisinden konuşma notlarını rica ettim, verdi. Oradan aktarıyorum sizlere.

Protestocu kızlar

İki not daha aktarayım: Türkiye’de kadınların parlamentodaki temsil oranı çok düşüktür, yüzde 14.2’dir... Kadınların çalışma hayatına katılımı da çok düşüktür, yüzde 27.6’dır. Yani çalışan nüfusun yüzde 70.8’i erkektir.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde yapılan toplantıda AKP’li Bakan Fatma Şahin konuşurken birkaç genç kız protesto eylemi yaptılar: AKP’yi sorumlu tutan pankartlar açtılar, sloganlar attılar. Şahin, korumaların müdahalesini önledi, gençlere de “Tamam siz konuştunuz, ben de konuşmamı tamamlayayım” diye seslendi... Üç beş dakikada protestocu kızlar sakinleşti, konuşmaları sonuna kadar dinlediler.
Fatma Şahin’i bu siyasi olgunluğundan dolayı kutladım, “Davranışınız herkese örnek olsun” dedim.
Düşünelim, korumalar bu genç kızları yaka paça salon dışına atsaydı... Olay büyüyecekti, hatta belki adliye falan gibi istenmeyen boyutlara tırmanacaktı.
Hele de gençlik çağlarında protestoculara hoşgörülü davranmak lazımdır; tabii onların da şiddete başvurmamaları, toplantıları sabote etmemeleri kaydıyla.

Şiddet neden artıyor?

Türkiye’de hem kadına şiddet artıyor hem çalışma hayatında kadının yeri yüzde 27.6’dan ibaret! Suçlu kim?..
Fatma Şahin ve Egemen Bağış okullaşma ve kadının çalışma hayatına katılımını artırmak için yapılanları anlattılar. Vergi teşviki getirilmesi kadın çalışanların oranını artırmaya başlamış mesela.
Kadına yönelik şiddetin artmasının sebebi hızlı şehirleşmenin yarattığı “anomi” denilen kuralsızlık aşamasından geçiyor olmamızdır. Anomi kavramı sosyolog Durkheim’indir ve onun zamanında Avrupa’da da kadına şiddetin zirveleri yaşanıyordu.
Sosyal gelişmenin bu aşaması, “kadın sorunu”nun daha vahimleştiği bir aşamada bulunmamızın önemli bir göstergesidir. Töre cinayetleri, kızların çocuk yaşta evlendirilmesi, okutulmaması gibi ‘feodal’ denilen yaralar son derece önemlidir, hâlâ kanamaktadır... Yaygın terörle aşiret kültürü arasındaki ilişki de önemlidir.
Fakat ‘şehirli’ kesimlerde de kadın şiddete maruz kalıyor. Dr. Zahidul Huque “Kadına karşı şiddet toplumun bütün katmanlarında, bütün etnik ve kültürel gruplarda, bütün ülkelerde görülüyor” demişti.
Eğitim, ekonomik gelişme, pozitif ayrımcılık... Ama en önemlisi kadının bilinçlenmesi, kadın kuruluşlarının mücadelesidir. Bu açıdan yarınlar için iyimserim ben.