Sene 2004. Steve Jobs çok gizli bir proje üzerinde çalışmaları için 950 küsur Apple çalışanından oluşan bir takım kurar. Projenin adı ''Proje Mor'' olarak isimlendirilir. İlk olarak iPad benzeri bir tablet üretmek için yola koyulan bu takım daha sonra Jobs tarafından telefon piyasasına yöneltilir.  Telefonun geliştirilmesi çeşitli stratejik kararlar sonucu Amerikan telekom devi AT&T ile gizli işbirliği içerisinde olur. 3 sene süren hazırlık ve geliştirme aşamasından sonra 9 Ocak 2007 tarihinde telefon dünyaya tanıtılır ve hemen sonrasında seri üretime geçilir. Aynı senenin haziran ayında satışa sunulan iPhone satış rekorları kırmaya başlar ve buradan itibaren başarı üzerine başarı kazanır. Peki bu süre zarfında Samsung ne yapar? Dünya mobil telefon piyasası o yıllarda $250 milyar büyüklüğündeydi. Samsung ilk iPhone rakibi telefonunu, Galaxy S'i, Haziran 2010'da piyasaya sürer. Samsung neden bu piyasaya girmek için üç yıl bekler ve pazar payına hemen ortak olmaz?

                Sektördeki genel inanış Samsung'un Apple'ı kopyaladığı ya da daha resmi bir dil ile söylenecek olursa esinlendiği yönündedir. İki telefonun şekilleri, sunulan özellikler, içerikleri ve işleyiş şekillerine kadar benzerlik denilemeyecek derecede esinlenme mevcuttur. Pablo Picasso'nun meşhur bir sözü vardır, ''iyi artist kopyalar, çok iyi artist çalar''. Bu durumda Samsung'un yapmış olduğu kopyalama da olsa, çalmakta olsa 3 yıl bekleme nedeninin ne olduğunu ilk bakışta anlamak mümkün değil gibi. Oysa bunun nedeni çok açık. Apple bir yazılım ve tasarım firması, elektronik üreticisi bir firma değil. Dolayısı ile iPhone telefonlarını üretmesi için bir elektronik firmasına ihtiyacı vardı ve bu firma Samsung'dan başkası değildi. Apple'ın iPhone ve gelecekteki iPad ürünleri için tüm işlemcilerini üreten Samsung aslında pazar payına bu şekilde ortak olmuştu bile. Fakat bu yöntem ile aslında Samsung kaleyi içten fethetmenin yolunu bulmuştu. Apple, kendi rızası ile bütün teknolojisini Samsung ile paylaşmış oluyordu. 3 sene boyunca 3 farklı iPhone modeli üreten Samsung artık gerekli tüm bilgi ve deneyime sahipti. Fakat bir tek eksik vardı. Apple'ın yazılım şirketi olması nedeni ile en büyük silahlarından biri iOS denilen yenilikçi işletim sistemiydi ve Samsung bunun için Google'a başvurdu. 2007 senesinde Apple ile ortak çalışan ve Apple için özel yazılımlar da geliştiren Google yaklaşık iki sene sonra kendi mobil işletim sistemi olan Android'i dünyaya sundu. Fark ettiyseniz kullanılan taktik yine aynıydı. Apple kalesi içten fethedilmişti. Google CEO'su Eric Schmidt Steve Jobs ile birlikte ilk iPhone tanıtımında sunum yapıp beraber büyük başarılara imza atacakları mesajları verirken bundan tam 2 yıl sonra birbirlerine rakip ve hatta açılan sayısız dava ile düşman olmuştular. Bu hikayenin de ilginç bir perde arkası vardır. 2001 yılında, Google henüz 3 yıllık küçücük bir şirketken Google'ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page Steve Jobs ile tanışırlar. Ondan Google'ın CEO'su olmasını talep ederler. Jobs onları nazik olarak geri çevirir fakat kanı ısındığı için kendi kanadı altına alır ve onlara bir nevi yol gösterici olur. Yıllar üzerinde iki firma çok yakın bir şekilde strateji belirlerler ve bu yakınlık o kadar çoktur ki Google CEO'su Apple'ın Yönetim kurulu üyesi olur. Ancak hiçbir zaman rekabet etmezler. Bu senaryo Apple'ın 2004 yılında gizli bir şekilde iPhone tasarımına başlaması ile sonlanır. Aynı sektöre girmek için Android isimli küçük bir firmayı 2005 yılında satın alan Google ilk başta Blackberry işletim sisteminden esinlernir ve dokunmatik ekran ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Iphone piyasaya sunulduktan sonra bu konu değişir ve Android tüm hatları ve kullanımı ile iOS sistemini benimseyip kopyalamış hale gelir. Jobs bu durumdan çok rahatsız olmuştur ki meşhur sözü olan 'Apple'ın parası bitene kadar ve son nefesimi verene kadar Android'i yok etmeye çalışacağım'ı sarf eder.   

                Apple ile Samsung günümüzün önde gelen teknoloji devi firmalarından ilk sıralarda yer alanları. Biri 430 bine aşkın çalışanı ile dünyanın en fazla çalışanı olan elektronik devi Samsung, diğeri ise 415 milyar dolar piyasa değeri ile dünyanın en değerli şirketi olan Apple. Bu iki firma arasında yaşanan rekabetin teknolojik gelişimi ve piyasa fiyatlarını olumlu şekilde etkilediği bir gerçek. Aynı anda monopol pazar kontrolünü caydırıcı bir etken. Ancak Apple ile Samsung savaşı olarak bilinen iki şirket arasındaki ezeli rekabet gün geçtikçe artan Samsung'culuk ve Apple'cılık zihniyetine dönüştü ve insanları kutuplaştırmaya başladı. Bir zamanlar iki şirket arasında olan dayanışma ve anlayış  yerini artık mahkeme davalarına ve düşmanlığa bıraktı. İki firmanında tek amacı artık pazar lideri olmaktan çıkıp birbirlerini yok etme yönüne doğru ilerliyor. Televizyon setleri ile bilinen Samsung'a rakip olabilmek için Apple'ın son 2 yıldır geniş ekran bir televizyon üzerinde çalıştığı söyleniyor. Aynı şekilde iWatch akıllı saat ürününü ekim ayında tanıtması plannan Apple'ı geçmek için Samsung benzer bir ürünü geçtiğimiz aylarda piyasaya sürdü. Durum artık rekabetten çok savaşın sonunda kimin ayakta kalacağına odaklanmış durumda.

Bunun biz kullanıcıları nasıl etkileyeceğini zaman ile göreceğiz.