İngiltere’nin son 50 yılına damga vuran isimler yazı dizimize bu hafta bir “gizli kahraman”la devam ediyoruz. İngiltere’de bile halkın büyük bölümünün isimini bilmediği bir kişinin, Talaiasi Labalaba’nın kısmen bilinen hayat hikayesini ve buradan yola çıkarak İngiliz gizli servisinin dünya üzerindeki iç karışıklıklardaki rolüne değineceğiz.

Talaiasi Labalaba, dediğimiz gibi çoğu insanın tanımadığı birisi, tanıyanların da büyük kısmı tam adıyla değil, “Çavuş Laba” ismiyle biliyorlar. Labalaba onuruna yapılmış bir de heykel bulunuyor ancak bu heykel de sivil halkın göremeyeceği bir yerde duruyor.

Hikayenin başına dönecek olursak, 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın tam ortasında dünyaya gelen birisi Labalaba, Fiji kökenli İngiliz vatandaşı. O doğmadan bir yıl önce İngiliz ordusu bünyesinde oluşturulan Özel Hava Servisi (SAS) isimli birlik, Labalaba’nın İngiliz’ler için “kahramanlaştığı” ve hayata gözlerini yumduğu yer oldu. Henüz 30 yaşındayken, resmi kayıtlara göre olmadığı yani gizli bir operasyon için yer aldığı bir çatışmada hayatını kaybediyor.

Labalaba’nın ölümüne neden olan çatışma, Umman’daki bir darbe girişimi ve gerillalarla yaşanan bir çatışma gibi görünebilir ancak aslında o, Soğuk Savaş dönemindeki çekişmenin bir kurbanıydı. Meseleye yine ortasından daldık. İngiliz ordusunun ve İngiliz istihbarat teşkilatı MI6’nın yurtdışı operasyonlarında, ülkelerdeki iç karışıklıklarda, Yemen’den İran’a, Umman’dan Irak’a, Mısır’dan Körfez’e kadar birçok bölgede silahlı ve gizli operasyonlar için kullandığı birliğinin adıdır SAS.

SAS’ta görev yapan İngiliz askerler, her özel birlikte olduğu gibi kimlikleri gizli tutulan kişilerdir. İkinci Dünya Savaşı’nda kurulduğundan bu yana birçok yerde operasyonel faaliyet gösteren SAS’ın gizliliği İran Devrimi sonrasında Londra’daki İran Büyükelçiliği’nin Arap asıllı 6 kişi tarafından basılması olayından sonra ortadan kalktı. Elçilik baskınının ardından yaşanan rehine krizi altı gün sürmüş, pazarlıklardan netice alınamayınca, SAS timleri dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’in emriyle elçilik binasına girmiş ve binayı basan altı kişiyi kurşuna dizerek öldürmüşlerdi. Bu operasyon İngiliz televizyonlarında canlı yayınlanmış ve milyonlarca insan baskını canlı olarak izlemişti. SAS’ın operasyonları bu vakitten sonra medyada daha çok yer almaya başladı.

Labalaba’ya geri dönecek olursak o, henüz SAS operasyonlarının bu kadar medyatik olmadığı bir dönemde hayatını kaybetti. Umman’da Mirbat Savaşı ismiyle bilinen ve bir gün süren bir çatışmada, beraberinde bulunan SAS  askerleriyle birlikte öldürülmüştü.

Umman’da 1962 yılında başlayan ve 1976 yılına kadar süren Dhofar  Ayaklanması sırasında birçok çatışma meydana geldi. Umman Sultanı Kabus’a karşı ayaklanan gerillalar Sovyetler Birliği tarafından destekleniyordu. Buna karşın Sultan Kabus, İngiltere ve İran’dan destek alıyordu. 19 Temmuz 1972 yılında Mirbat Limanı’nda İngiliz SAS birliklerinin kaldığı yer, Sovyet destekli gerillalar tarafından basılmış ve başlayan çatışmalarda orada bulunan Labalaba, diğer İngiliz askerleriyle birlikte gerillalar tarafından öldürüldü.

İngiliz askeri kaynaları, Labalaba’nın bu çatışma sırasında büyük kahramanlık gösterdiğini, isyancı gerilllalara karşı “cesurca” çatıştığını rivayet ediyor.  Her ülkenin özel timleriyle ilgili bu tür kahramanlık hikayeleri duymaya alıştığımız türden şeyler. Labalaba’nınki de günün sonunda çok farklı bir durum değil gibi görünüyor. Ama bana bu hikayeyi bir cümleyle anlat derseniz, ‘Fiji asıllı bir İngiliz askerinin, Umman’da İngiliz çıkarlarını korurken Yemen asıllı, Rus destekli gerillalarca öldürülmesi’ derim.