KKTC Hükümeti ile TC Hükümeti arasında “İşgücü Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısı”nın oy çokluğuyla kabul edilmesi muhalefeti kızdırdı.

Onların gerekçesi özetle şu: “Kendi insanımız dururken, yabancı işçiye ne gerek var. Türkiyeliler gelecek, bizimkiler işsiz kalacak!”

Bu, en az “Türkiyeli yatırımcı gelip pastamızın payını düşürmesin” veya “Türkiye para gönderiyor ama bu para sağlıkta, eğitimde onun gönderdiği halka yarıyor, bize değil” sözleri kadar temelsiz gerekçeyi öne sürenler öyle sıradan vatandaş da değil. Kelli felli, okumuş kişiler. (Her bireyin ekonomiye olan katkısısın bilimsel bir gerçeklik olduğunu, pasta örneğinin doğru olmadığını, büyüme/kalkınma esnasında arz talep dengesi doğrultusunda yabancı ihtiyaca ihtiyaç doğduğunu biraz okuyunca öğrenmiş bulunmaktayız.Bknz Almanya.)

Türkiye’den işçi gelirse, buradakiler işsiz kalacak!

Haber sıkıntısı çektikçe, Lefkoşa Suriçindeki İş Bulma Merkezine giderim. Oradan hangi iş kollarına talep olduğunu, kaçının sonuçlandığını vs. öğrenir haber yaparım. Her seferinde çıkardığım sonuç şudur: Kıbrıslı Türkler, beden gücü gerektiren işlere başvuru yapmaz. Zaten oraya Kıbrıslı olmayan başvuramadığı için, Kıbrıs’taki işverenler oradan pek işçi mişçi bulamaz ancak-bildiğim kadarıyla- yurtdışından işçi getirmeden önce KKTC’de münhal açmak zorunda.

KKTC’de açılan büyük bir otelin Kıbrıslı yöneticisi dert yanmıştı, “Ben burada KKTC vatandaşı çalıştırmak isterim çünkü her yönden daha karlı olurum ama maalesef bulamıyorum. Gençler üniversite mezunu. ‘Ben garson olacaksam niye üniversite okudum’ diyor haklı olarak. Veya üstten başlamak istiyor. Bizim sektörümüzde deneyim çok önemli. Hiç iş deneyimi olmayan birini en üste koymamız mümkün değil. Dolayısıyla hizmet sektöründe çalıştıracak Kıbrıslı bulamıyoruz…” sözleriyle…

Türkiye’ye saldırmaya ve her ne gelirse gelsin reddetmeye kodlanmış kişilerin, turizm gibi lokomotif bir sektörü dahi “oteller KKTC’li işçi çalıştırmıyor” gerekçesiyle “faydasız” ilan ettiklerini gördü bu gözler.

Sadece oteller değil, tüm inşaat ve hizmet sektöründe de aynı durum geçerli. Evinize bir tadilat yaptıracaksanız dahi, “Türkiye’den üç işçi getirip 5 yıldızlı otelde iki ay barındırdığımızda daha ucuza gelecek” düşüncesine sokuyorlar sizi.

KKTC’nin en büyük işadamlarından biriyle yaptığım röportajın en mühim kısımlarından biridir bu konu. Şöyle demişti ünlü iş adamımız: “Evimiz büyük ve kalabalık. Çocuklara bakmak için, temizlik için, bahçe için, yemek için çalışana ihtiyacımız var. Ama biliyor musunuz ki biz asla Kıbrıslı birini bulamayız çalıştırmak için… Mecburen Türkiye’den veya üçüncü ülkelerden gelenleri alıyoruz işe. Maalesef Kıbrıs Türkü artık iş beğenmiyor. Güney’de her işi yapıyor ama kendi ülkesinde bunu yapmıyor.”

Yani kimse kusura bakmasın ama gerçek, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’ta, İngiltere’de yaptıkları işleri Kuzey’de yapmaktan imtina ettikleri… İş beğenmiyor. İşi beğense çalışma saatlerini beğenmiyor, onu kabul etse, tatil süresinde takılıp kalıyor.  “Üniversite mezunuyum” diyerek devlete kapağı atmak istiyor. Devlete kapağı atamazsa o zaman müdürlük istiyor. “Deneyimin ne” dediklerinde vereceği yanıtı olmayan üniversite mezununun “yurtdışına giderim ha!” tehdidi ise muhalefetin tepe tepe kullandığı “göç yasası” argümanına dönüşüyor. Ve Kıbrıslı bir hocamın söylediği, “Biz Kıbrıslılar müdür doğarık. Geriye müşavir ve bakanlık kalır” sözlerinin sağlaması yapılıyor bir anlamda.

Gelelim çıkan yasaya. Bu yasaya göre Türkiye’den KKTC’ye memur ithal edilmeyecek. Sadece ülkede ihtiyaç duyulan sektörlerdeki sıkıntı ortadan kaldırılmış olacak. Bu sektörlerin, tarım, turizm ve inşaat olduğunu yineleyelim. Yani kimsenin, kimsenin elinden iş aldığı yok. Zaten çalışmak isteyen Kıbrıslı olursa tercih sebebi.

Ön izin zorunluluğu ortadan kaldırılmıyor bu yasayla. Yine aynı prosedür işleyecek. Türkiye’den gelenler burada çalışma izniyle kalacak. Bu noktada işverenin işi de kolay değil.

Durum böyleyken ve biz “sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa” diye gerim gerim gerinirken, Türkiye’den gelecek beden işçilerini gündem konusu yapmak, artniyetten başka bir şey değil.

Son söz; Ercan Devlet Havalimanın yenilenmesi aşamasında, işverenin işçileri Türkiye’de getirmesini eleştirenler, inşaat sektöründe çalışacak onca Kıbrıslının nereden bulunacağını da bir söyleseler! Tamam, dışardan işçi gelmesin de kim yapsın bu işi? Var mı kendini emekçi addedip de emek vermeyi zul görenlerin bir formülü? Rahmetli Demirel’in sözleriyle; İşçi va(r)dı da biz mi çalıştırmadık?