İNCİ GÜNDAĞ
LONDRA

Birleşik Krallık'ta yaklaşık 2 milyon 800 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakam nüfusun yüzde 4,4'ünü oluşturuyor. Müslümanların çoğu Birleşik Krallık içinde İngiltere'de ve başkent Londra'da yaşıyor.

2010 genel seçiminde Müslüman toplumdan oy kullanma hakkına sahip vatandaşların yüzde 47'si sandık başına gitti. Bu seçimde de benzer bir katılım oranı bekleniyor. Birleşik Krallık'ta 26 seçim bölgesinin nüfusunun yüzde 20'sinden fazlasını Müslümanlar oluşturuyor. Dolayısıyla, İngiliz Müslümanların seçime katılımlarına önem veriliyor. 

Müslüman toplumun yoğun olarak yaşadığı başkent Londra'nın doğusundaki Whitechapel bölgesinde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan seçmenlerin çoğu, oyunu İşçi Partisi'ne vereceğini söylerken, yeni dönemde hükümetin özellikle nefret suçlarına yönelik yasaları kuvvetlendirmesini istiyor. 

Britanya Müslüman Konseyi'nin (MCB) Araştırma ve Belgeleme Komisyonu Başkanı Dr Cemil Şerif, İngiltere'deki Müslüman nüfusun siyasi parti adayları arasında kıyasıya çekişmenin yaşandığı birkaç bölgede yoğunlukta olduğuna dikkati çekerek, "Bazı yerlerde, o bölgedeki milletvekilinin rakibine göre sadece 50 oy farkla seçildiği oluyor. Müslümanların yoğun olarak bulundukları bu çekişmeli bölgelerde kullanacakları oylarla ülke siyasetinde değişiklik yapabilme olanakları var" dedi.

Müslüman toplumda genel seçime katılım oranının düşük olduğunu belirten Dr Şerif, "Birleşik Krallık'taki Müslüman nüfus yaklaşık 2 milyon 800 bin. Teorik olarak, bunun 700-800 bini oy verme hakkına sahip. Bu rakamın yaklaşık yüzde 60'ı oy vermek için kayıt yaptırırken, kayıt yaptıranların ise yaklaşık yüzde 60'ı oyunu kullanıyor. Yani çekişmeli bölgeleri göz önünde bulundurduğumuzda, seçime yönelik düşük katılım siyasi gücün etkisini azaltmış oluyor" diye konuştu.

- "Genç Müslümanlar şüpheyle yaklaşıyor"-

Dr Cemil Şerif, bu genel seçimde Müslüman toplumdan 100 bin yeni seçmen bulunduğu ve bu rakamın çoğunluğunu genç nüfusun oluşturduğunu kaydetti. Bu grubun hangi siyasi partiye oy vereceği konusunda kararsız olduğunu belirten Şerif, ülkedeki genç Müslüman nüfusun siyasilerin değişiklik yapabileceğine şüpheyle yaklaştığını bildirdi.

40 yıldır İngiltere'de yaşayan Pakistan asıllı Şerif, İngiltere'deki Müslüman toplumun en fazla endişe duyduğu ve yeni hükümetten çözüm getirmesini talep ettiği sorunları ise şöyle sıraladı:

"Şu anda en önemli konu, nefret suçları, islamofobi ve bu alanda çıkarılacak sağlam bir yasa. Nefret suçları kapsamında ırkçı ve dini nefrete ilişkin bir yasa bulunuyor ancak bu yasa, dine yönelik nefrette yeteri kadar güçlü değil. Irkçı nefretle dini nefret aynı seviyede değil. Biz bu suçların aynı seviyede tartılmasını istiyoruz. Müslüman toplumun gündeminde, Müslümanlara yönelik nefret suçları ve islamofobi en fazla endişe duyulan maddelerin başında geliyor.

Bir diğer endişe duyulan sorun ise, sadece Muhafazakar Parti tarafından değil İşçi Partisi de dahil diğer partilerin Müslüman topluma ülkedeki güvenlik perspektifinden yaklaşmaları. Müslüman toplum olarak bizim dikkati çekmek istediğimiz asıl sosyal sorunlar; yüksek işsizlik rakamları, sağlık sistemindeki eşitsizlik, çocukların okullardaki başarısızlığı, konut sorunu. Bu konuların konuşulması gerekirken, Müslümanlara gelince sürekli güvenlik konusundan bahsediliyor. Eğer güvenlikle ilgili bir sorun varsa, bu istihbarat kurumlarının sorunudur. Terörle mücadele yasalarından endişe duyuyoruz. Hükümetin, hastanelerin, okulları, üniversiteleri, toplumu gözetim altına almasına, bu mücadeleye yönelik yaklaşıma karşıyız."

- "Müslüman toplum halen İşçi Partisi'ne sadık"-

Dr Şerif, İngiltere'deki Müslüman toplumun geleneksel olarak İşçi Partisi'ne oy verdiğini belirterek, bu partiye duyulan sempatinin 60'lı ve 70'li yıllarda İşçi Partisi'nin iktidarda olduğu dönemde ırk ayrımcılığıyla ilgili kanun çıkarmasıyla başladığını bildirdi.

Tony Blair'in Başbakanlığı dönemindeki Irak savaşının ise Müslümanların İşçi Partisi'ne desteğini azalttığını kaydeden Şerif,  "Ancak Müslüman toplumun çoğu halen İşçi Partisi'ne sadık. Ed Miliband, Blair'e göre farklı bir geçmişe sahip. Biz Miliband'in azınlık toplumların bakış açısını anladığını düşünüyoruz. Miliband, Avrupalı sığınmacı bir aileden geliyor. Bu ülkeye sığınmacı olarak geldiler. Ed Miliband, çoğu üçüncü, dördüncü nesil olan İngiliz Müslümanlara göre, ikinci nesil göçmen. Bu nedenle Müslüman toplumla kişisel bir bağ kurabiliyor" diye konuştu.

İngiltere Başbakanı David Cameron'ı, ülkedeki Müslüman toplumun endişelerine kayıtsız kalmakla eleştiren Cemil Şerif, "Cameron, İngiltere'deki çok kültürlülüğü eleştirdi. Çok kültürlülük İngiliz Müslümanlar için çok önemli. Çünkü bu bizim kimliğimizin İngiltere'de kabul edildiği anlamına geliyor" dedi.

- "Eşit eğitim fırsatının sağlanması çok önemli"-

Pakistan doğumlu ve 8 yaşından bu yana İngiltere'de yaşayan Veri ve Politika Analisti Dr Sündüz Ali ise, kendisini Pakistanlıdan çok İngiliz hissettiğini söyleyerek, Liberal Demokrat Parti ve İşçi Partisi arasında karar veremediğini bildirdi.

İşçi Partisi'nin Muhafazakarlara göre toplumu daha fazla önemsediğini kaydeden Dr Ali, diğer siyasi partilere kıyasla İşçi Partisi'ni özellikle azınlık toplumlara daha yakından ilgilendiğine, Liberal Demokratların da ülkedeki iki büyük parti olan İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti arasında iyi bir denge sağlanadığına inandığını belirtti.

Göreve gelecek yeni hükümettin İngiltere'deki azınlıkların yaşadığı sıkıntılar ile eğitim alanına yönelmesini beklediğini kaydeden Dr Ali, "Hangi topluluktan, hangi sınıftan gelirlerse gelsinler herkese eşit eğitim fırsatının sağlanması bence çok önemli. Oyumu, bunu sağlayacak partiye vereceğim. Ayrıca hem İşçi Partisi hem de Liberal Demokratla, azınlıklarla iç içe iletişimde olan, azınlıkların sorunlarını anlayan partiler. Eğitimi teşvik eden, her vatandaşa ve topluluğa eşit haklar sağlayan parti benim destek vereceğim partidir" diye konuştu.

- "Filistin politikası etkili oldu"-

İngiltere'de turizm işletmeciliği yapan 40 yaşındaki Abdülmalik Tailor da, Londra'da doğup büyüdüğünü ve yaklaşık 25 yıl önce Hinduizm'den İslam'a geçtiğini söyledi.

Önceki genel seçimlerde oyunu hep İşçi Partisi'ne verdiğini ve bu seçimde de İşçi Partisi'ni destekleyeceğini belirten Tailor, "Çünkü seçim beyannamesinde en fazla Müslüman yanlısı bakış açısına sahip olan onlar" dedi.

Endişe duyduğu ve çözüm getirilmesini istediği konuların başında İngiltere'deki Müslümanlara yönelik islamofobik eylemlerin yer aldığını söyleyen Tailor, İngiltere'de nefret suçlarına ilişkin derin bir inceleme yapılması gerektiğini belirtti. Tailor, "Maalesef polis güçlerinin bazı özgün islamofobik suçları nasıl soruşturacaklarına dair eğitimleri yok. Bu endişe verici bir durum" ifadesini kullandı.

Bangladeş kökenli İngiltere doğumlu 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Shamima Begüm de ilk defa genel seçimde oy kullanacağını belirterek, oyunu İşçi Partisi'ne vereceğini söyledi. Begüm, Liberal Demokrat Parti'nin önceki seçim döneminde verdiği sözleri tutamadığını, Muhafazakarların ise "zengin sınıf için var olduğunu" kaydetti. Begüm, "İşçi Partisi ise çalışan kesim için. Tüm politikaları olmasa da diğer partilere kıyasla çoğu politikalarını iyi buluyorum. Mevcut hükümetin eğitim ve kamu hizmetlerine yönelik kesintilerinden endişe duyuyorum" diye konuştu. 

Begüm, İşçi Partisi'nin özellikle islamofobik eylemlere yönelik yeni mevzuatı değiştirme ile Filistin konusuna bakış açısının seçimde bu partiyi destekleme kararında büyük rol oynadığını kaydetti.

İşçi Partisi, Filistin yanlısı görüşleriyle biliniyor. İki devletli çözümden yana olduğunu sıklıkla dile getiren İşçi Partisi lideri Ed Miliband, geçen yıl İngiliz Parlamentosu'nda Filistin'in devlet olarak tanınmasına ilişkin 274 oyla kabul edilen önergeyi desteklemişti.

Birleşik Krallık'ta 7 Mayıs perşembe günü seçmenler 650 milletvekilini belirmek için sandık başına gidecek. Son anketler David Cameron liderliğindeki Muhafazakar Parti'yi, Ed Miliband liderliğindeki İşçi Partisi'nin bir puan önünde gösteriyor. Seçimde hiçbir siyasi partinin tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşması beklenmiyor.