İskoçya bölgesel hükümetinin Başbakanı ve ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisinin (SNP) lideri Nicola Sturgeon, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasının (Brexit) ardından, ülkenin Avrupa tek pazarında kalabileceği önerisinde bulundu.

Sturgeon, Brexit'in ardından İskoçya'nın Avrupa'daki konumuna ilişkin hükümetinin hazırladığı planları, İskoçya'nın başkenti Edinburgh'da düzenlenen basın toplantısında açıkladı.

Toplantıda yaptığı konuşmada Sturgeon, İskoçya ve Birleşik Krallık'ın geri kalanı için verilebilecek en iyi kararın AB'de kalmak olduğunu vurgulayarak, Brexit ile birlikte İskoçya'nın Avrupa'da alacağı yeni konum öncesinde, uygulamaya müsait tüm seçenekleri incelemek istediklerini belirtti. Sturgeon, bu seçeneklerin ilkinci bir bağımsızlık referandumunu da kapsadığını dile getirdi.

İskoç lider, 23 Haziran'da yapılan AB referandumunun tek pazardan çıkmak yerine, AB üyeliğinden çıkılmasına odaklı yapıldığını hatırlatarak, "Birleşik Krallık'ın AB tek pazarında kalmasının demokratik bakımdan tamamiyle haklı görülebileceği" değerlendirmesinde bulundu.

Ülkenin, AB tek pazarı ile Gümrük Birliği'nde kalarak yoluna devam etmesini umduğunu belirten Sturgeon, "Avrupa'nın tek pazarının bir parçası olmak, İskoçya'nın ekonomik saadeti için hayati önem değerinde. Tek pazardaki yerimizi kaybetmemiz, uzun dönemli refah, istihdam, yatırım ve halkın geçim kaynaklarını muhtemelen harap edecek. Analizler, tek pazardan da çıkılması halinde Brexit'in İskoçya'da 80 bin işi yok edeceğini, kişilerin gelirlerini olumsuz etkileyeceğini gösteriyor." ifadesini kullandı.

Sturgeon, Brexit planları kapsamında ayrıca, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması halinde, AB'den geri alınacak bazı yetkilerin İskoç hükümetine devredilmesi talebinin altını çizdi.

Sturgeon, özellikle göç konusundaki yetkilerin devrinin İskoçya'nın çıkarlarının korunması bakımından önemli olduğunu belirterek, yetki devrinin ayrıca balıkçılık, çevre, adalet ve tarım alanlarını da kapsaması gerektiğini söyledi.

- Londra'daki hükümet önerileri inceleyecek

İskoç lider, hükümetinin planlarının Brexit için "mükemmel bir çözüm" niteliği taşımadığının farkında olduğunu belirterek, ancak Londra'daki hükümetin ise Brexi'e ilişkin hiçbir planı olmadığına dikkati çekti. İkinci bir bağımsızlık referandumu seçeneğinin halen kenarda durduğuna değinen Sturgeon, Londra'nın İskoçya'nın planları ciddiyetle incelemesi için merkezi hükümete bir şans vereceğini aktardı.

Sturgeon, "Önerilerimiz tam ve düzgün bir değerlendirmeyi hak ediyor. Başbakan Theresa May'in söz verdiği üzere, önümüzdeki haftalarda bu önerileri kendisiyle görüşmek için sabırsızlanıyorum. Birleşik Krallık hükümetinin bu önerileri dikkate almasının, ortak bir noktaya varılmasına yönelik istek ve esnekliği göstereceğini umuyor ve bekliyorum." dedi.

Öte yandan Londra'daki Başbakanlık'tan İskoçya'nın planlarına yönelik yapılan açıklamada, Başbakan Theresa May'in önerileri ciddiyetle ve yakından inceleyeceği kaydedildi.

- İskoçya AB'de kalmaktan yana oy vermişti

Nicola Sturgeon geçen Ekim ayında Brexit ile İskoçya'da yeni bir bağımsızlık referandumu konularında halkın ne düşündüğünün tespit edilmesi amacıyla 3 ay sürecek bir kampanya başlatıldığını duyurmuştu. İskoçya'da 2014'te yapılan bağımsızlık referandumunda Birleşik Krallık'ta kalma kararı çıkmıştı.

İngiltere Başbakanı ve iktidardaki Muhafazakar Parti lideri Theresa May, ülkedeki muhalefet tarafından Brexit planının detaylarını açıklamamakla eleştiriliyor. May, elini güçsüzleştireceği gerekçesiyle planın her detayının kamuoyuyla paylaşılmaması gerektiğini ifade ediyordu. Ancak partisinden yaklaşık 40 milletvekilinin de konuyla ilgili muhalefetiyle karşılaşan May, bu ay başında geri adım atarak, Brexit planının detaylarının açıklanabileceğini söylemişti.

May, Brexit sürecini resmen başlatacak Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinin 2017'nin mart ayı sonuna kadar işletileceğini duyurmuştu. İngiltere'nin bu maddeyi işleme koymasıyla, AB'den ayrılış anlaşmasının şartlarının belirlenmesi için iki yıllık süreç de başlayacak. Avrupalı yetkililer, 50. maddenin bir an önce işleme konulması çağrısında bulunuyor.

23 Haziran'da yapılan AB referandumunda İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ın genelinde halkın yaklaşık yüzde 52'si Brexit'e destek verirken, İskoçya’daki seçmenler yüzde 62 ile birlikte kalınması yönünde oy vermişti.