İstanbul'daki terör saldırısı İngiliz basınında geniş şekilde yer alırken, bazı köşe yazılarında Batı’ya terör örgütü DEAŞ’a karşı mücadelesinde Türkiye’nin yanında yer alması çağrısında bulunuldu.

The Times gazetesinin başyazısında, Türkiye’nin DEAŞ’la mücadeleye katılmasının karşılığında ağır bedel ödediği belirtilerek "Türkiye hayati bir müttefik. Bu trajik saatte Batı’nın bütün sempatisine ve yardımına ihtiyaç duyuyor." ifadesi kullanıldı.

Yılbaşı gecesi düzenlenen saldırının Suriye’de Türkiye ve Rusya’nın ortaklaşa sağladığı ateşkesle de ilgili olabileceğine işaret edilen yazıda, "Bu kritik dönemeçte Batı Türkiye’ye verebileceği bütün desteği vermeli. Desteğin ilk işareti de Batı’nın DEAŞ’la veya ateşkesin dışında bırakılan diğer İslamcı terör gruplarıyla ilgili elinde ne istihbarat varsa onu Türkiye’yle paylaşması olacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

The Independent köşe yazarı Simon Calder de terör saldırılarının Türkiye’de en çok turizm sektörünü etkilediğini belirterek saldırılar nedeniyle ülkeyi ziyaret etmekten vazgeçmenin terörün amacına hizmet edeceğini vurguladı.

Türkiye’ye kısa zamanda yeniden gitmek için sabırsızlandığını belirten Cadler, "Çünkü rastgele şiddete karşı koymanın en iyi yolu davranışlarımızı değiştirmemek ve ona amacına ulaşamayacağını göstermektir.” görüşünü dile getirdi.

Türkiye’de tatil yapmanın getireceği riskin küçük olduğunu kaydeden Cadler, yazısında, "Trafik kazaları, silahlı bir saldırgandan veya terör saldırılarından daha büyük risk teşkil ediyor. Bu büyük ülkenin misafirperver bir halkı, zengin bir mirası, muhteşem bir mutfağı ve şahane plajları var. Ancak milyonlarca İngiliz ailenin güneşli bir kaçamak aramaya başladığı şu günlerde, korkuları onları başka yönlere yönlendirebilir." ifadelerine yer verdi.

SIMON CALDER'IN YAZISI ŞÖYLE:

"Bu saldırılara en güzel yanıt normal yaşantınızı değiştirmemektir. Muhtemelen ben de en az sizin kadar ölüm riskinden sakınıyorum ve ailemin hayatını tehlikeye sokacak risklere karşı toleransım çok düşük.

Ama aynı zamanda seyahatin hem turist hem de ziyaret edilen ülke için ödüllendirici bir deneyim olduğunu düşünüyorum.

Geçen yıl Ocak ayında Türkiye'nin muhteşem güney sahillerinde bir aile tatil paketi satın almıştım. Henüz bir hafta önce Sultanahmet'te Alman bir turist grubunun 10 üyesi bombalı saldırıda hayatlarını kaybetmişlerdi.

Hayatını kaybeden her bir kişi ayrı bir trajediydi. Ancak her yıl İstanbul'u ve Türkiye'nin sahil beldelerini ziyaret eden milyonlarca kişiyi düşündüğünüzde herhangi bir tehlikeyle karşılaşma şansınız hâlâ son derece düşük.

Ama pek çok İngiliz turist aynı fikirde değildi. Tatil rezervasyonu yaptığımız tesis, o dönemde Kepenk indirmek zorunda kaldı, biz de tatilimizi Yunanistan'da yaptık. İstemeden de olsa Türkiye'nin büyük sıkıntı yaşayan turizm sektörüne ve ekonomisine bir darbe de biz indirdik.

O günden bugüne, kitlesel saldırılar rutin bir hal aldı. İstanbul, Ankara ve diğer illerdeki saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Son olarak Reina gece kulübünde 39 kişi öldürüldü.

Türkiye'de tatili düşünen pek çok kişi İstanbul Boğazı'nın dibinde meydana gelen katliamı görünce şok olmuştur. Katliamların yaşattığı trajediyi olduğundan daha hafif göstermeye çalışmadan, turizm beldelerinin hedef olması ihtimalini gözden geçirdim.

İstanbul saldırıya açık sarsılmış bir kent gibi duruyor. Çok sayıda turist İstanbul'a gitmek istemiyor.

Bugün boğaza nazır Condrad Oteli'nde geceliği sadece 90 dolara konaklayabilirsiniz. Türkiye'ye geri dönmek için sabırsızlanıyorum. Çünkü rastgele hedef seçen şiddete verilebilecek en güzel cevap, davranışlarınızı ve seçimlerinizi değiştirmeden ne derece etkisiz olduğunu göstermektir."