AB referandumu

Milletvekillerinin İngiltere'nin AB'deki geleceği konusunda bir referandum yapılması taleplerini uzunca bir süre reddettikten sonra 'bir sonraki genel seçimi kazanırsa' AB referandumu kararı alacağı vaadinde bulundu.

 

Siyasi kariyerinin en büyük kumarını oynadı. Parti içindeki AB karşıtlarının baskısı kadarı geleneksel muhafazakar seçmenin İngiltere'nin AB'den ayrılmasını savunan göçmen karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi UKİP'e kaydığı yolunda verilerin ortaya çıkması da Cameron'un kararında etkili oldu.

Sonunda muhtemelen 2015 seçimlerinden tek başına iktidarla çıkmasını sağlayacak çoğunluğu elde etti Cameron, ancak referandum sonuçları başbakanlık ve Muhafazakar Parti liderliğinin de sonunu getirdi.

İskoç referandumu

 

Cameron, Birleşik Krallık tarihinde döneminde en fazla referandum yapılan başbakan oldu.

2011 yılında dönemin koalisyon ortağı Liberal Demokratların seçim sisteminde değişiklik önerisine karşı çıktı ve referandumda kolaylıkla önerinin reddedilmesini sağladı.

Ancak 2014 yılında İskoçya'nın bağımsızlık referandumu ise, İngiltere'de Cameron dönemindeki en büyük paniklerden birini tetikledi.

Kamuoyu yoklamalarında bağımsızlık yanlılarının kazanma ihtimalinin hiç de azımsanmamasını gerektiğini ortaya çıkan tahminler yayınlanınca Londra'daki programlarını iptal eden Cameron, Birleşik Krallık'ı koruyabilmek için kampanyasını İskoçya'ya taşıdı.

İskoç referandumundan bağımsızlık yanlılarının yüzde 45'lik desteğine karşın yüzde 55'le birlikten yana olanlar önde çıktı.

İngiltere'de artık İskoçya'nın bağımsızlık meselesi uzunca bir süreliğine gündemden kaldırıldı diye düşünülürken, AB referandumundan çıkan ayrılma kararının ardından İskoçya'dan yine bağımsızlık sesleri yükselmeye başladı.

Suriye oylaması

 

Ağustos 2013'te parlamentoda Suriye'ye askeri harekat oylamasını kaybeden David Cameron için bu sonuç liderliğine karşı ağır bir darbe anlamına geliyordu.

Muhafazakar Parti lideri, kendi milletvekillerini Beşar Esad'a karşı düzenlenecek hava saldırılarında görev almaya ikna edememişti.

''Kimyasal silah kullanımına sert karşılık verilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama diğer yandan da parlamentonun iradesine saygı duymanın gerekliliğine de inanıyorum'' diye konuşan Cameron, İngiltere'nin son 100 yılında, parlamentoda askeri harekat talebine destek alamayan ilk başbakan oldu.

Kemer sıkma politikaları

 

Cameron daha başbakan olmadan önce 'Kemer sıkma çağı' ifadesini kullanarak iktidara geldiğinde 'yıllardır devam eden sorumsuz harcamaları' bitireceğini söylüyordu.

Göreve geldikten sonra da Maliye Bakanı George Osborne ile birlikte ülkenin bütçe açığını azaltıp sosyal yardımları kısıtlamak adına art arda adımlar attı.

Ancak kemer sıkma politikaları o kadar çok tepki çekmeye başladı ki bu yılın başlarında David Cameron'un annesi Mary dahi, tepkisini dile getirdi.

Mary Cameron, Oxfordshire bölgesindeki bir çocuk bakım merkezinin bütçe kesintileri nedeniyle kapatılmasını protesto eden bir bildiri imzalamış ve karara 'çok çok büyük bir hata' diyerek tepki göstermişti.

Eşcinsel evlilikleri

 

Cameron 2013'te kendi partisinden gelen tepkilere karşın eşcinsel evliliklerini yasal hale getiren bir düzenlemeye öncülük etmişti.

Tasarı İngiltere Parlamentosu'nda 175 ret oyuna karşılık 400 kabul oyuyla kabul edilip yasalaştı.

2015'te BBC'ye bir röportaj veren Cameron, başbakanlık döneminin en gurur verici anının eşcinsel evliliklerinin yasal hale getirilmesi olduğunu söylemişti.

Cameron, "Çok sayıda mektup alıyorum. Birisi 'Yapılan değişikler sayesinde aşık olduğum insanla evlenebildim' diyordu. Müthiş bir his" demişti.

İlk koalisyon

 

Cameron 2010'da Başbakanlık koltuğuna oturduğunda aslında iktidarı başka bir partiyle paylaşan ilk siyasi lider de olmuştu.

Mayıs 2010'daki genel seçimlerin ardından Liberal Demokratlarla koalisyona giden Cameron öncülüğündeki Muhafazakar Parti, 'Güçlü ve istikrarlı iktidar' sloganıyla yola çıkmıştı.

Bütçenin kontrol altına alınmasını öncelik olarak belirleyen Cameron - Clegg ikilisi hem iç hem de dış politikada yaklaşan sorunlara zamanında müdahale edememekle eleştirilmişti.

2015 genel seçimleri öncesinde koalisyon dönemini kaleme alan Guardian gazetesi yazarı Andy Beckett, göç, gelir eşitsizliği, İskoçya'da yükselen milliyetçilik ve Suriye konularında koalisyonun pasif kaldığını yazıyordu.

Birçok siyaset uzmanı koalisyonun 4 yıllık görev süresini tamamlayamayacağını öngörse de Cameron ve Liberal Demokratların lideri Nick Clegg, ülkeyi 2015'e kadar yönetmişti.