İlk vurgulanması gereken bu ayrılığın hemen gerçekleşmeyecek olması. İngiltere, bir süre daha AB üyesi olarak kalmaya devam edecek, ama ayrılık süreci hemen başlayacak.

Kararın resmileşmesinin ardından gözler Başbakan David Cameron'da olacak.

Cameron, kampanya boyunca ayrılma kararı çıkmasının ardından istifa etmeyeceğini söyleyegeldi. Genel beklenti ise Cameron'ın başbakanlık ve Muhafazakar Parti liderliğindeki kariyerinin sona erdiği yönünde.

Ancak sandıkların kapanmasından kısa bir süre sonra Muhafazakar Partili 84 milletvekilinin Cameron'un partinin ve hükümetin başında kalması çağrı yaptığı ortaya çıktı. Aralarında ayrılma kampanyasını yürütenlerin bulunduğu bazı kesimler ise, AB'yle ayrılık müzakerelerini Cameron'un yürütmesini istiyor.

Piyasalar da, ayrılık kararına beklenen tepkileri vermeye başladı. Keskin düşüş yaşayan Sterlin, dolar karşısında 1985'ten bu yana en düşük değerden işlem görüyor.

Piyasa uzmanları, İngiltere Merkez Bankası'nın devreye girmesi ihtimalini yüksek görüyor.

Avrupa Birliği liderleri ve kurumlarının önümüzdeki saatlerde biraraya gelecekleri açıklandı.

AB karşıtı partilerin sandıklarda kazandıkları zaferlerden endişe duyan AB liderlerinden birlik mesajları gelebilir.

AYRILIK İÇİN İKİ YILLIK MÜZAKERE

Cameron'un bu kararın ardından atacağı ilk adımlardan biri, 2009'da imzalanan Lizbon Anlaşması'nın, üyelerin birlikten ayrılmasını düzenleyen 50. maddesini işlemeye koymak olacak.

Maliye Bakanı George Osborne, bu sürecin referandum gününden sonra iki hafta içinde başlayabileceğini söylemişti.

Avrupa Birliği'nden ayrılmak ise zorlu bir müzakere sürecini gerektiriyor. Bu sürecin de iki yılda tamamlanması bekleniyor.

İngiltere'nin AB'den ayrılırken müzakerelerin odaklanacağı konular arasında ise serbest ticaret anlaşması ve güvenlik konuları öne çıkacak.

Müzakere sürecinde İngiltere AB içinde kalacak ve AB yasaları yürürlükte olacak.

İki yıl süresince eğer bir anlaşmaya varılmazsa İngiltere Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) kurallarına bağlı olarak yoluna devam edecek.

Ancak İngiltere'nin DTÖ'ye katılımı AB çatısı altındayken gerçekleşmişti. AB ise bu anlaşma koşullarını "kopyalayıp yapıştıramazsınız" diyor.

Yani İngiltere'nin dünyayla ticareti de baştan müzakere edilecek.

TERK EDENLERE NAZİK DAVRANILMAYACAK?

Cambridge Üniversitesi'nde Avrupa Hukuku profesörü Cahterine Barnard, anlaşma olmadan iki yıllık sürede "AB'nin dışına düzensiz bir şekilde çıkacağız" diyor.

Barnard'a göre halledilmesi gereken bir kaç mesele var: "Burada yaşayan Avrupalı göçmenleri düşünün. Onların hakları ne olacak?" diye soruyor.

Ancak hiçbir meselenin net bir açıklaması yok.

"AB'den ayrılalım" kampında bazıları 50. maddeye bağlı kalmadan yalnızca hükümetlerarası müzakereler görmek istiyor. Bu kesimin amacı belli bir takvime sıkışmamak.

Avrupalı liderlerin ve yetkililerin buna nasıl yanıt vereceği ise belli değil.

Bu liderlerin en büyük korkusu diğer AB ülkelerinin de İngiltere'yi örnek alma olasılığı.

Bu nedenle İngiltere'nin birlikten çıkmasını zorlaştırabilirler.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker "Terk edenlere nezaketle davranılmayacak" demişti.

Ancak Avrupa'nın iş dünyası hızlıca İngiltere'yle çalışmak belki de geçici anlaşmalar yapmak için güçlü bir baskı yaratacak.

Hükümetin nasıl taktikler belirleyeceği ve görüşmelerin ne sürede başlayacağı belirsiz.