Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki ısrarından vazgeçmiyor...
   Güçlü devletlerin, özellikle de AB’nin de desteğini alarak, diplomatik temaslarını sürdürüyor...
   Kuşkusuz; Şubat 2012’de yapılacak Rum Başkanlık seçimleri öncesinde herhangi bir ilerleme beklenmiyor...
   Ancak, seçim sonrasında yeni bir hamlenin yapılacağı da gizlenmiyor...
   Basına sızdırılan haberlere bakıldığı zaman ise, gelecek yılın ilk yarısında yeni bir çözüm planının ortaya çıkacağı ve iki toplumun da ikinci kez referanduma götürüleceği anlaşılıyor...
   Türk ve Yunan garantisinin yanı sıra İngiliz üslerinin NATO’ya devredilmesi gibi önemli düşüncelerin ısıtılmakta olduğu da görülüyor...
   NATO’nun, Türkiye’ye Patiot Füzesi yerleştirmesi girişimleri de dikkat çekicidir...
   Türkiye’yi, Suriye’den gelecek olası füze saldırılarına karşı koruma görevini üstlenen NATO’nun, bir avuçluk Kıbrıs’ı koruyamayacağını, bu girişim sonrasında kim, nasıl savunacak?..
   Ortaya çıkacak yeni çözüm planının içeriğini tam olarak görmeden yorum yapmak veya öneride bulunmak mümkün değildir...
   Fakat; bir konuyu açık bir şekilde tartışabiliriz...
   O da federasyonla ilgilidir...
   Güney’de yapılacak Başkanlık seçiminin en güçlü adayı, DİSİ Lideri Nikos Anastasiadis ile kendisine destek veren aşırı sağcı DİKO arasında imzalanan bir protokol vardır...
   Sözkonusu protokolde, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ‘İki bölgeli federasyondan’ bahsedilmediği biliniyor...
   Ayrıca, Annan Planı’nın da geçersiz olduğu ve tekrarlanmayacağı kesin bir dille ifade ediliyor...
   Diyelim ki yeni plana ‘Ban’ adı verilecek...
   Ya da ‘Moon Planı’ denecek...
   Ve Anastasiadis, bu konuda DİKO’yu da ikna edecek...
   Peki federasyon konusu?..
   Ortaklık protokolünde federasyonu dışlayan insanları Birleşmiş Milletler nasıl ikna edecek?..
   Üstelik, bugüne kadar varılan ön anlaşmaların tümünde ve Birleşmiş Milletler kararlarında ‘İki bölgeli, iki toplumlu federal çözümden’ bahsediliyor...
   Güneydeki ortaklar bunu da kabul etmiyor ve Kıbrıslı Türkleri, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘yamalama’ formülü üzerinde duruyorsa, bunu sadece Kıbrıslı Türkler değil, Birleşmiş Milletler de kabul edemez...
   Öyleyse; federal çözümden söz eden yeni bir anlaşma taslağı, ikinci kez referanduma götürülse de Kıbrıslı Rumların buna güçlü bir “evet” diyeceklerini hiç kimse düşünemez...
   Hayal bile edemez......
   AKEL’in kabul etmediğini, aşırı sağcı partiler ve liderler hiç kabul etmez...
   Kilise de buna izin vermez...
   Birleşmiş Milletler’in yanı sıra, Avrupa Birliği’nin şimdiden bu tür olasılıkları düşünmesi ve ikinci bir referandum sonrasında yapılması gerekenleri kayıt altına alması gerekir...
   Birleşme olmazsa, kalıcı ayrılığın nasıl şekilleneceği, Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların nasıl bertaraf edileceği de kararlaştırılmalıdır...
   Kıbrıslı Türkler bunca zaman birleşmeden yana oldu...
   Annan Planı’na benzer yeni bir planın ortaya çıkması ve Türkiye’nin de bu plana destek vermesi durumunda ikinci kez “evet” olasılığı çok yüksektir ...
   Ancak; Rumların ikinci kez “hayır” demesi durumunda, kalıcı bölünmeden başka bir seçenek de kalmaz...  

(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)