Kıbrıslı Rumlar; ekonomik açıdan ciddi sıkıntılar yaşıyor...
   Aynen Anavatan’larındaki kardeşleri gibi...
   1980’li yıllara dönecek olursak benzeri sıkıntıları bizler de Anavatan’ımızla birlikte yaşamıştık...
   Türkiye’de yüzde 150’yi bulan devalüasyonlar, yüzde 900’ü bulan gecelik faizler bizleri de olumsuz yönde etkilemişti...
   Akşam yattığında bir milyon dolar karşılığı TL’si bulunan bir adamın, sabah uyandığı zaman serveti 400 bin dolara düşmüş oluyordu...
   Yunanistan ile Rumların yaşadığı sorunların temelinde devalüasyon veya yüksek faizler yoktur...
   İkisi de AB üyesi olduğu için böylesi bir sorun yaşamaları zaten olası değildir...
   Kullandıkları para Euro’dur, faizleri belirleyen ise Avrupa Merkez Bankası’dır...
   Ne var ki; biriken borçlar nedeniyle ekonomisi dibe vuran Yunanistan’da bankaların daha önce tedavüle çıkarmış olduğu hisse senetleri büyük değer kaybına uğradı...
   Güney Kıbrıs’taki bankalar da mevduatların yarıya yakın kısmını Yunan bankalarında değerlendirdikleri için, devlet tahvillerindeki değer kaybı onları da olumsuz yönde etkiledi...
   Bugün ana ile yavru ortak kaderi paylaşıyor...
   İçine düştükleri sıkıntı nedeniyle kavga etmek veya karşılıklı suçlamalarda bulunmak yerine, dikkat çekici bir dayanışma örneği sergiliyorlar...
   İşsizlerin karşılıklı istihdamı veya açlık çekenlere gıda yardımı konusunda olduğu gibi, siyasi konularda da bunu becerebiliyorlar...
   Güney Kıbrıs’ın sadece Cumhurbaşkanı değil, muhalefet parti liderleri, hatta başkanlık seçiminin adayları ‘ihtiyaçş duydukları zamanlarda’ Atina’ya giderek, Yunanistan Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve muhalefet liderleriyle görüşebiliyor, fikir tartışması yapabiliyor...
   Ve en sonuncusuna gelelim...
   Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras, iki gün önce Güney Kıbrıs’ı ziyaret etti...
    Ziyaretin nedeni, eski Rum liderlerinden Tassos Papadopulos’un 4’üncü ölüm yıldönümü etkinliklerine katılmaktı...
   Bizler Papadopulos’u ‘Türk düşmanı’ olarak tanıyoruz...
   Ayrıca Annan Planı’na “hayır” kampanyası yürüttüğü için kendisine büyük öfke duyuyoruz...
   “En iyi Türk ölü Türk’tür” sözünün yılmaz savunucularından biriydi Papadopulos...
   AmaYunanistan, O’nun bu tavrından hiçbir zaman rahatsızlık duymadı...
   Tam tersi Başbakanı Samaras önceki gün anma törenine katılarak, Papadopulos’a verilen önemi bir kez daha teyit etti...
   Törende yaptığı konuşmada Papadopulos’u “Helenizmin sembolü” olarak niteledi...
   Anavatan Yunanistan ile Yavruvatan Güney Kıbrıs arasındaki bu sıcak ilişkiler, örnek alınması gereken bir durumdur...
   Hem kendi insanımıza, hem de dünyaya karşı benzeri dayanışmayı bizler de Anavatan’la birlikte sergilemek durumunda değil miyiz?..
   Zor günlerde Ana’yı en iyi anlaması gereken yavrusudur?..
   Veya tam tersini düşünelim...
   Yavruyu kucaklaması gereken ana değil midir?..
   Ana bizleri kucaklamıyor mu?..
   Elbette kucaklıyor...
   Ama bunu daha sıcak bir ilişkiye dönüştürmek gerekiyor...
   Ankara’nın, sadece iktidar partileriyle değil, muhalefetle de iyi ilişkiler içinde olması, ulusal davanın geleceği açısından son derece önemlidir...
   Ayrıca, sorunlarla ilgili düşünceleri tek merkezden değil, değişik kesimlerden dinlemenin yararları vardır...
   Çünkü; bu ülkede yerliler arasındaki kıskançlık ve menfaat beklentisiyle yürütülen art niyetli bazı çalışmalar, en iyi yavruyu dahi, en kötü insan olarak göstermelerine yardımcı olabiliyor...
   Buna daha fazla izin verilmemeli...
   Tek yanlı ve maksatlı düşüncelerin etkisiyle değil, gerçekleri tam tespit yöntemiyle, yani daha çok diyalogla ortaya çıkarmalı ve ilişkiler bu şekilde yönlendirilmelidir...
   Tıpkı Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ın yaptığı gibi...

(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)