Yıkılmaz bildiğim… Sevdam… Yüreğim… Varlığımın anlamlı noktası… Ömrüme ömür katanım…

Oysa ben kendimce hiç bir şey beklemeden severdim seni, öyle yaşardım. Senin hayatın içindeki varolan tüm zorluklarına susmamla kolaylık sağladığımı düşünür, hafifletirim sanırdım seni. Ta ki o geceye kadar.

O gece bir çocuk gibi gözlerinden akan yaşları izlerken kaç tane hançer saplandı yüreğime sayamadım. Anason kokusunun ardına sığınıp isyan edişini can dediklerine, yetemeyişini insanlara, kendini aciz hissedip lanet edişini her şeye tanıklık ederken, seni duyanın bir ben oluşuyla tüm canını yakanların günahınıda aldım sırtıma. İçimin yandığını hissediyordum, ağırlaşıyordu yüreğim bedenime, beynimdeki sözcükler teker teker terkediyordu dilimi, söyleyecek sözüm kalmıyordu, ağlamaklı bir gülücük yerleştirip yüzüme nemli gözlerle bilmediğim birini seyrediyordum, acısını anlamaya çalışarak sadece.

An geldi iki tokat atıp suratına bağıra çağıra kendine getirmek istedim, an geldi sarılıp boynuna bir çocuk gibi yeminler vermek istedim herşeyin düzeleceğine dair sana. Elimden ne gelir bilememenin acizliğini yaşadım ilk kez. İlk kez sevdasını taşıdığım yüreğin kanadığını oluk oluk görüpte akanları durduramamanın acizliğiyle ağladım. Oysa güçlü gözükmenin, mantıklı yaşamanın insanın duygularını yitirdiğini sanırdım; yanılmışım. Asla yıkılmayacağını, ağlamayacağını, aciz olduğunu düşünmeyeceğini düşündüğünüz insanlar vardır hani hayatınızda, koca bir çınar gibidir o, onun hiç ama hiç başka türlü olacağını düşünemezsiniz. Ne olursa olsun hayatta o hep dim diktir. Hastalanmaz, ağlamaz, düşmez, yenilmez. Heybetiyle herkese kol kanat gerer…

Ama o gece gördüm ki küçük bir kurt girmişse o çınarın gövdesine günbe gün yemişse içini hiç beklemediğin bir anda o koca çınarın bir yerleri çürümüş, zayıf düşmüştür. Kökü hala sağlamdır elbette, öyle kolay devrilmez eğer yardım edip çürüyen yerleri sarmazsanız.

Ben yanıldım siz yanılmayın. Siz sanmayın güçlü görünenin sevgiye ihtiyacı yoktur, siz sanmayın ne olursa olsun içinde bir çocuk yoktur. Gördüğümüz gibi değil olduğu gibi algılayın çevrenizdeki insanları, yüreklerini.

Dönüm noktasıydı tüm bu yaşananlar hayatımda. Ne vakittir kendime, yüreğime, beynime, varlığıma ne kadar dönük yaşadığımın; bencilliğimin yüzüme vurmasıydı.

Ardından gelen bir kaç gün içinde bildiğim tüm doğruları bir yana, bildiğim tüm yanlışları diğer yana koydum.

Aldım verdim birini diğerine; bütün taşlar oynadı yerinden. İnsanın yıllarca doğru bildiklerinden, inandıklarından vazgeçmesi öyle kolay olmuyormuş.

Kin tutmayı ve öfkemi sabit tutmayı beceremeyenlerdenim ben. Kırılıp üzüldüğüm bir sözü ya da olayı bile bir saat sonar hatırlamam. Çünkü inanırım ki insan kötü düşünmeye ve kötü görmeye alışınca bundan kurtulamaz ve bu yüzden yüreğimi, bakışımı, gülüşümü; insan yanımı kirletmemek en büyük amacım. Şimdi ise bu yanımla sana acı verenleri affetmem ve onları anlamaya çalışmam gerekiyor. Kendime yapılan niceliği yok sayan ben, sen olunca üzülen dünyayı tersine çeviresim geliyordu çünkü.

Sanırım olaylara bakmam gereken nokta şu olmalı; Seni üzen ya da inciten insanlar sen olduğun için yapmadı bunu. Bu onların var oluşlarında, kişiliklerinde, yapılarında var. Sen değil bir başkası da olsaydı aynı şekilde incitirlerdi. Buradaki olay sen değilsin sevgili, onlar.

Evet böyle bakınca herşeye affetmek, anlamak o kadar da zor değil.

Empati kurmak her zaman insani doğru bakış açısını götürmüyor çünkü. Hayatı ezbere yaşayanların sözleriyle kendini yargılamamalı insan. Çünkü onlar cevapları ezberliyorlar hep ama bilmiyorlar ki hayat aynı soruları aynı şekilde sormaz asla insana.

Gözlerinden akacak bir damla yaşa tüm dünyayı karşıma alırım sevgili. Sen istesende, istemesende. Sevdamın bedelini ödemek uğrana sendeyim ben, zorluklara gelince bahanelerle yeni bir yön çizmek için değil.

Ne için sevdiğinizi iyi düşünün olur mu? Bir insanı hayatına almakta, çıkarmakta öyle kolay değil. İnsan karşındaki İnsan. Sen oyuncak gibi görsende egoların yüzünden.

Sevmeye adanmış zamanların derinliklerinden suskularımı bozarak tüm yaşanmışlıkların izlerini taşıyan ve hayatında aldığı tek çiçeğin basmalı fistan olduğunu haykıran o yaşlı kadının nasırlı elleriyle tuttum yüreğini. Seni benden alabilene aşk olsun.