İçimizdeki bazı beyinsizler “12 Eylül darbesinden sonra işkence görenlerin aileleri bile darbeyi destekledi” diyor.

Güya ‘asker darbe yapmaya mecbur kalmıştı’ demek istiyor.

Bir toplumun askeri darbeye destek vermesi askeri darbeyi meşru kılmaz!

Çünkü hiçbir toplum kendi hayat alanını kan gölüne çevirmeyi düşünmez!

Çünkü askeri darbe asla kaçınılmaz bir çözüm değildir!

Çünkü darbeciler her zaman darbe yapmak için önce toplumu darbeye hazırlar ve onların onayını da almak isterler ki darbe meşru olsun!

Bunun için kan dökerler, milleti birbirine düşürürler. Sokaklar güvensiz hale getirilir. Sabah evden çıkanın akşam dönüp dönmeyeceği konusundaki kesinlik ortadan kalkar.

Ne olacaksa olsun noktası

Böyle bir ortam, sıradan vatandaşı, hatta olaylara karışanların ailelerini bile ‘darbe isteklisi’ yapar. Kan dökülen yerde, kardeşin kardeşi vurmaya başladığı ortamda vatandaş \"Artık yeter, ne olacaksa olsun, yeter ki bu kan dursun” der.

Bu yaklaşım vatandaşı darbe yanlısı yapmaz, bilakis vatandaşın uyanıklığını gösterir. Vatandaş “gelin yeter ki kan dursun” derken aslında sokaklarda kan dökenlerin iplerinin kimlerin elinde olduğunu da iyi bildiğini gösteriyor ve darbecilere “Sizi görüyorum” mesajını veriyor olamaz mı?

Asker Türkiye gibi ülkelerde darbe yaptıktan sonra uzun süre ülkeyi yönetemez. Bunu göze alamaz. Askeri yönetim altındaki ülkelere bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Dünyada, ülkesi askerler tarafından yönetilen bütün halklar açlığın, sefaletin, geriliğin pençesindeler. Çünkü asker yönetmek için değil, yok etmek, öldürmek, ortadan kaldırmak için eğitilmiştir. Askerin geri planda olduğu bütün ülkeler gelişmiş, refah içinde halkların ülkeleridir.

Türkiye’de asker darbeden sonra yönetimde uzun süre kalmıyor ama kendilerine göre ‘balans ayarı’ yaptıktan sonra görevi sivillere devrediyorlar. Siviller onların koyduğu yasalarla ülkeyi yönetmeyi sürdürüyor.

Darbeler tarihi

Böylece halk nezdinde bütün beceriksizliklerin faturası sivil yöneticilere yazılıyor. Askerler ise ‘sorun çözücü’ olarak anketlerde en fazla güven duyulanlar listesinde zirveye çıkıyor.

Bu elbette bir aldatmaca. Bu oyun Türkiye’de cumhuriyet kurulduğundan beri oynanıyor. Onun için Türkiye’nin kısa tarihi aslında gerçekte askeri darbelerin tarihidir. Cumhuriyet tarihi 12 Eylül darbe ve darbecilerinin yargılanmasının tarihi olan 4 Nisan 2012’ye kadar darbe ve darbecilerin yazdığı tarihti.

Türkiye 4 Nisan 2012’de yeni bir tarihi başlangıç yaptı. Elbette Türkiye’nin bu başlangıcı yapabilmesi için Ergenekon Davası, yapılamamış-becerilememiş darbelerin yargılanması sürecinin katkısını göz ardı etmemek lazım.

Daha önce de yazdım, bir kere daha yazmakta fayda var:

Türkiye daha yeni yeni bağımsızlığına kavuşuyor. Lütfen bu sözün üzerinde biraz düşünün.

Bundan sonra Türkiye uçağı yükseliştedir. Türkiye’ye bu yolu açanlara selam olsun.

Bundan sonra Türkiye’nin önündeki en önemli problem, darbeler tarihinin bilerek ve isteyerek kendilerine meşruiyet sağlamak için ürettiği büyük sorunları insani biçimde demokratik çerçevede halletmesidir.

(BUGÜN)