İnişler var, bir de çıkışlar,

dalgalanmalar var ve de durulan sular,

geçen yıllar var, harcanmamış olanlarla harcanmış olanlar farklı.

Gülen yüzler var, ağladıktan sonra gülen, hep gülen veya ağlarken gülen.

Hayatta pişmanlıklar var, “yapmasam da olurmuş”lar, “iyi ki yapmışım”lar.

Pişkinlikler de var, yalan, riya ne istersen.

Ama aşk da var. Bazen tüm kalbini dolduran bazen de benliğini solduran.

Midende uçan kelebekler var. Çok yaşamasalar da var.

Yeryüzünde her şey insanlar için, var da var.

Bir de kan var….

Son zamanlarda çok var. Nereden, kimden, senden mi sevdiklerinden mi akacağını bilemedigin, görmek için sadece beklediğin kan.

Acı var, tarifsiz acı.

Emek var, boşa giden, yitip giden.

Hınç var, kimden alacağımızı kestiremediğimiz.

Baktıkça büyüyen bir karanlık var. Sardıkça saran, buz gibi bir karanlık.

Sonra çaresizlik var, yüreğini dolduran seni gece uykularından uyandıran çaresizlik. En korkunç kabuslar, olmayan sabahlar, geçmeyen saatler, “keşke”lerle dolu hesaplaşmalar.

Hayaller de var, “Daha 21 yaşındaydı, acaba yaşasa 10 yıl sonra nasıl bir hayatı olacaktı?” Ayakta tutmaya yetmez ama zaten artık neden ayakta kalmayı istersin ki?

“Var”larla varolan bir hayatın içindeyiz. Yaşayacak o kadar çok şey var ki….

 

Yoklara gelince… liste çok kısa.

Umut yok, ışık yok, gelecek yok ve o gencecikler yok.

 

Yokların varolduğu bir haftanız olsun.