HEDEF AK PARTİ HÜKÜMETİ
ŞU söylemin altını çizin: “Öyle kötü şeyler yaşanır ki 6 ay içinde AK Parti hükümeti iktidardan çekilmek zorunda bırakılır.”
Bu satırları TARAF’ta Emre Uslu’nun köşesinden aldım.
O da bunları KCK’nın tepelerinde yer alan deneyimli bir siyasetçiden dinlediğini yazmıştı.
PKK’nın ardı ardına “gözlere kan oturmuş eylemleri” sürerken Uslu’nun aktardığı “kara kehaneti” düşünüyorum.
Ankara/Kızılay’ın en işlek caddesinde bombaların patlatılması gibi Çukurca’nın aynı anda 8 noktasına birden PKK baskını “kara kehanet” dizisi gibi...
PKK’nın stratejisi açıkça ortada.
Güneydoğu’da oy potansiyeli olarak daha güçlü ve Türkiye’de siyasi istikrarın çıpası olan AK Parti’yi silkelemek.
Teröre karşı acz içinde göstermek.
İktidarı sarsa sarsa düşürmek.
Türkiye’yi derme çatma hükümetler yönetimine ve ekonomik zorluğa itmek...

BİTİREMEZ YIPRATIR
STRATEJİ uzmanlarına göre “terör örgütlerini yönetenler başkaldırdıkları devleti mağlup edemeyeceklerinin bilincindedir.
Ancak...
Taciz ederek, kolektif güvenlik psikolojisinde delikler açarak taleplerine kısmen de olsa erişmeyi hedef alırlar.”
PKK’nın da yaptığı budur.
Fakat...
Fikri altyapıdan yoksun olarak yüzergezer serseri mayınlar gibi vurduklarını sanmak da yanlışa düşmektir.
PKK terör örgütlerinin üç perdelik senaryosunu oynuyor.
Şimdi son perdeyi açtı; “Devletleşmenin temelleri atılmakta. Halktan vergi toplayarak, mahkemeler kurup adalet dağıtmaya çalışarak, hatta kendi öz savunma güçlerini aşama aşama gerçekleştirme planları uygulanarak altyapı hazırlanmakta...”
PKK’nın şiddeti tırmandırışı bu üçüncü aşamanın önünü açmak işlevine de odaklı.

PİLOT BÖLGE HAKKÂRİ
ÜÇÜNCÜ perdeye sıçrayan kanlar için Hakkâri ve yöresi “pilot bölge...”
PKK bu coğrafyada yaygın ve derin...
Güvenlik akademisyeni olan Emre Uslu’nun satırlarına göre Hakkârililer (ve elbette o coğrafyanın içinde olan Çukurca ve Yüksekova’dan) insanlar kırsaldaki “ikna kamplarına” götürülüyor.
Orada PKK doğrultusunda eğitim veriliyor.
Farklı düşünenler hizaya sokuluyor.
“İkna seansları” yeterli olmazsa, baskı, tehdit, şiddet...
PKK’nın aynı anda 8 saldırı için Çukurca’yı seçmiş olması bu nedenle olmalı.
Kendini en güçlü hissettiği yerde vurmuştur.
Keklik Tepe’ye saldırırken oraya yardım edebilecek TSK’nın güç odaklarını ve üslerini de ateş altına alması her coğrafyada mümkün olamazdı.
Hele bir Tugay’a saldırması “o coğrafyada benim borum öter” diklenmesi değil mi?
PKK, sadece Türkiye insanındaki kolektif güven psikolojisini delik deşik etmeye kalkışmış olmuyor dayandığı tabana da “gövde gösterisi” yapıyor.
Zamanlama için “tam da Anayasa hazırlık komisyonu toplandığı gün” ya da “Cumhurbaşkanı Gül’ün yöreye ziyareti ertesinde” gibi yorumlar yanlış değil. Fakat... Havada kalıyor.
Bu aynı anda 8 saldırı dramı başka bir gün yaşansaydı durum daha az mı “vahim” olacaktı?
Bunlar “havanda laf dövmektir.”
Türkiye insanı “çözüm” istiyor ve bekliyor.
............................
PKK’yla çatışmalarda şehit düşenlere rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara şifa diliyorum.
Bir gün önce şehit düşen polislerimiz ve yaşamını yitiren 4 sivil yurttaşımız için de dua ediyorum.