HDP Genel Başkanı Demirtaş ve Yüksekdağ mütemadiyen "Kürtlerin tek temsilcisi" olarak lanse ediyor HDP'yi.

Hele dün Sırrı Süreyya Önder, tüm sorunların çözülmesinin mümkün olduğunu ancak "Kürt düşmanlığı ve kürt nefretinin sona ermesi" gerektiğini ileri sürdü.

Kendisinin "Türkmen" olduğunu ifade eden Önder'e sormak gerek;

"-Gerek seçim bölgende gerekse Doğu'dan Batı'ya Anadolunun hangi köşesinde bugüne dek bir kişiden 'Kürlerden nefret ediyorum cümlesini duydun?"

Tamamen PKK jargunu bu. Başa Kürtler olmak üzere herkes şiddete tapan PKK'dan nefret ediyor, başka ülkelerin namına terör taşeronluğu yapan terör örgütünden nefret ediyor.

Ve başta PKK'lılar olmak üzere HDP'liler de bunu çok iyi biliyor. Bir kez daha tekrarlayalım: Nefret Kürtlere değil şiddete tapan PKK'ya.

***

HDP, bu PKK taktiğini hep kullandı.

Yenikapı'ya davet edilmediklerinde, "Kürtler Yenikapı'ya davet edilmedi" diyerek Kürtleri bu milletten ayrıştırmaya çalıştı. Oysa Kürtler Yenikapı'daydı.

Gaziantep'teki canice saldırıda 29'u çocuk 54 vatandaşımız katledildiğinde "Kürtleri katlediyorlar, HDP'li partililerimizi katlediyorlar" diye ciddi bir manüpülasyana ve ayrımcılığa girişti. Oysa damadın aşireti AK Partiliydi.

54 canımızı katleden caniler için ölenlerin hangi partili olduğu ne farkeder ki zaten?

Ve Kürt, Türk diye değil kaos çıksın, darbe mekaniği işlesin diye birileri Türkiye'yi hizaya getirmek için bu alçak terör eylemini yaptırttı.

***

Devamlı "iç savaş mesajları ile gözdağı vermeye kalkan Demirtaş ve Yüksekdağ'a en güzel cevabı "Teröre karşı birlik" mitingleri verdi.

Van'da, Batman'da yüz binlerce Kürt vatandaşımız teröre karşı omuz omuzaydı. Onlar da biliyordu ki Kürtler, ne PKK'nın ne de HDP'nin umurunda değildi.

PKK'nın umurunda olsaydı, Dürümlü'de 16 Kürdü buhar olacak şekilde tonlarca bombayla katleder miydi?

***

15 Temmuz'dan sonra demokrasi nöbetlerinin tutulduğu doğudaki illerden arkadaşlarımla konuşuyordum sık sık.

"Oralarda durum nedir?" diye sorduğumda, Diyarbakır'dan Van'a Batman'dan Urfa'ya muhteşem bir birliktelik yakalandığını, demokrasi nöbetlerinde büyük bir coşku olduğunu, kardeşliğimizin ebedi olduğunu ve balkonlarda bayrakların sallandığını anlattılar hep bana.

Kürtler aslında Çözüm Süreciyle birlikte devletle barıştı, samimi olanın devlet, gizli ajandası olanın da PKK ve bileşenleri olduğunu gördü. Kürtler, devletleriyle olan bağlarının ve barışın devam ettiğini de15 Temmuz gösterdi bize.

Bu birlikteliğe rağmen hala Kürtler üzerinden iç savaş çıkartacağını düşünen varsa ne siyasetten ne bölgeden, ne de sosyolojiden haberdar değil demektir.

***

HDP gittikçe artan oranda taban kaybetmenin paniğini yaşıyor şu an. Eş başkan Ağrı'da konuştuğunda toplasan 50 kişi yoktu.

HDP'nin hiçbir çağrısına cevap vermiyor kendi tabanı. Peki HDP bunu bile bile neden siyaset değil de manipülasyon peşinde.

Neden kendisini Kürtlerin temsilcisi gibi görüyor ve söylemleri bu yönde. Burada iş PYD ve PKK'ya dayanıyor işte.

Merkezleri bir bu iki terörist yapı, siyasi uzantısı olarak gördükleri HDP'yi de avuçlarının içinde kukla gibi yönetiyor.

HDP şimdi milletin siyasi iradesinin mi yoksa teröristin kontrolünde mi buna karar vermeli. Eğer onlar bu kararı vermezse yakın bir gelecekte "Kürtler" diye sürekli ayırdıkları insanlar HDP'ye gereken cevabı çok net şekilde verecektir.

(Aktüel'den)