“Acımasızsın isyankârsın vefasızsın riyakârsın

Hem günahsız hem günahkârsın hayat gibi

Hayat gibi... Hayat gibi”  

 

Sırtımda kaz tüyü ceket, elimde bir torba bayat ekmek...

 

Vicdanımı rahatlatmak mı?

Özür dilemek mi?

Yoksa iyice yüzsüzleşmek mi?

 

Hani okumuştuk ya; “Hayvanlar; etinden, sütünden, derisinden, tüyünden yararlanabilmemiz için yaratılmış.” 

Hatta bunun böyle olduğunu geçenlerde  Bülent Ersoy’da doğruladı.

 

Ama işin içinde hayvanların tüylerini canlı canlı yolmak varmıydı? ( kazlar )

Kürkleri için anne karnından almak ? ( vizon)

Kaynar suda haşlamak ? ( ipek böceği )

Bayıltana kadar dövüp derilerini yüzmek ? ( yavru foklar )

 

Biz kürk giymiyoruz diye sevinirken bir baktık ki hem hafif hem sıcak tutuyor diye giydiğimiz kaz tüyü montlardaki tüy, canlı canlı hayvanların üzerinden alınıyormuş.

 

Bütün amaç daha çok para kazanmak olduğundan insanoğlu, azap çektirmede sınır tanımıyor.

 

Hayvanı hazır ele geçirmişken yararlanabildikleri kadar yararlanıyorlar...

Demir kümeslere kıstırılıp tüyleri yolunuyor, sonra bekliyorlar yeniden çıksın sonra yeniden, yeniden...

   

Bir kaz tüyü yorgan için yaklaşık 75 kazın tüyleri gerekliymiş.

Demek ki her bir ceket için de yine 3-5 kaz gerekiyor.

Kürk ve benzeri ürünleri kullanmadığımızdan, gururla yürüyorduk ya şimdi yolumuz fena tıkandı.

Bizler de kürk giyenler kadar suçluyuz !

 

Kaz tüyü ceketti, yorgandı yastıktı derken sayamadım kaç hayvanın canını yakmışım...

  

Hadi bakalım kürk giyiyor diye onu bunu eleştiren hayvanseverler...

Şimdi sıra bizde, cezamız ömür boyu... 

Her mevsim dönüşlerinde göç eden kuşları izlemek yasak artık.

Onlar cetvel gibi sıranlanmış, gökyüzünde itinayla şov yaparken biz kafamız önümüzde saklanacağız...

 

Hayat aynen, bugün beni tanıştırdığın şarkı gibi acımasız...

 

“Acımasızsın isyankârsın vefasızsın riyakârsın

Hem günahsız hem günahkârsın hayat gibi

Hayat gibi... Hayat gibi” Ç.Bodur