Belki de o gün vermişti kararını. Konağın ikinci katında. Bozkırın çorak yanağından bir makas alır gibi esen yelin, ahşap pencerede asılı duran rüzgar gülünü çevirirken gördüğünde...bir zaman mutlaka ve elbette uyanmak üzere, içine kıvrılıp uyumuştu bir şeyleri çevirme gücü...ben de çevirebilmeliyim, bir rüzgar gibi, bir güneş gibi, bir çömlekçi gibi...

Çevirmeliyim. Bir gün Paşa dedesinin sanki romanlardan çıkıp gelmiş o eşsiz konağının bahçesinde oynarken, annesinin buğdayları kırmak için yuvarlak ve üst üste konulmuş taşları çevirdiğini gördü. Unuttu rüzgarı ve gülü. Ama ne rüzgar ne de gül onu unutmadı...Ana dedi, başka bir şey demedi gerisini gözleri anlattı. Annesi de konuşarak vermedi cevabını, taşın üstündeki tahtadan çubuğu tuttu ve başladı çevirmeye. O çevirdikçe buğdaylar şarkılar söyledi, başını eğmiş başaklar gökyüzünü gördü, taşlar sanki bir vuslatı yaşar gibi sarıldılar bırbirlerine. Hasan çevirdikçe toprak yavuklusuna kavuşur gibi açtı kucağını.

Sonra Hasan üzüm bağlarında, salkımın yeşil kalmış yanlarını, sarı sıcak güneşe çevirdi. Hasan sonra kitap sayfalarını çevirdi, bazılarını çeviremedi hep açık kaldı. Hep açık kalacak yaralar gibi...Hasan bunları çevirirken zaman da takvimin yapraklarını çevirdi usulca,ustaca, fark ettirmeden. Günler aya, aylar yıllara çevrildi. İnsanı, mekanı, anı değiştirdi zaman... ve zaman Hasan’ın içinde uyuyan çevirme isteğini daha bir derin kuyuya saldı. Yalnızca rüyalarında bir rüzgar bir gül... Unuttu Hasan çevirmeyi, çevirmeden yaşamaya başladı hayatı.

Ama ne rüzgar ne de gül unutmadı onu. Ömrü sıkışıp kalmışken bir masa bir sandalye arasına, bir gün Hürriyet fısıldadı kulağına, gül dedi, rüzgar dedi... Hasan hatırladı çevirmenin gücünü. Elinin tersiyle çevirdi 9-6 yollarını. Hürriyet ona cümleler getirdi, o da cümleleri bozkıra, konağa, toprağa çevirdi.

Bir zamanlar bahçede buğday taşını çeviren Hasan, bugün kalemle cümleler çevirir oldu. O gün buğdaylar söylerken şarkıyı, bugün harfler, kelimeler söyler oldu. Hasan’ın içine bir gün uyanmak üzere uzanıp yatan çevirme arzusu uyandı.

Ana ulaştı.

Kim bilir neler çevirdi Hasan zaman çevirirken yapraklarını. Hasan artık o kadar güzel çevirir olmuştu ki Hasan BEY olan kendisini çevirdi benim için Hasan Abi oldu.

Hasan abi rüzgarın aşkına, gülün aşkına, Hürriyetin aşkına, memleketemin kederini de kaderini de beyaz bir kağıda çevirsene ne olur...