Bisiklet kelimesini her duyduğumda, aklıma çocukluğuma ait hüzünlü bir hikaye gelmez.
Evet bir bisikletim yoktu ama umurumda olduğu da pek söyleyenemez.
Hatta kendimi şanslı olduğuma bile inandırmıştım.
Özellikle de sokakta bisiklet yüzünden kafa üstü çakılan çocukları gördükçe...
10 yaşındaki aklımla, 'demek ki onların ailesi çocuklarını daha az seviyormuş' diye düşünürdüm, baksana hepsinin dizleri kan revan içinde.
Bisiklet denildiğinde  benim aklıma sadece, 18 yaşında ilk çalışmaya başladığım yer gelir.
Sabah 8'den akşam 8'e kadar çalıştığım "Yeniasır" gazetesinin pazarlama bölümü.
Benim görevim; binanın bodrum katında üretilen bisikletlere, firmanın etiketlerini yapıştırmak,sonra da onları kamyonlara taşımaktı.
Daha sonra, alışveriş merkezlerinde bu bisikletlerimiz sergilenir, satış raporuna göre de sevinir veya üzülürdük.
Boş vaktim olduğu zamanlarda birşeyler yazar, pazarlama müdürümüz Hilmi Çınar'a gösterirdim. 
Onun da okuyup "sakla bunları ileride sana lazım olacak" dediği günler, dün gibi aklımdadır.
İşimi öyle ciddiye alarak ve severek yapardım ki, gün nasıl biter anlamazdım. 
Değerli insanlarla çalıştım: Aydın Bilgin, Hilmi Çınar, Hamdi Türkmen...
 Şanslıydım!  onları dinleyerek, izleyerek çok şey öğrendim.
 O zamanın en düşük asgari ücreti olan  2,5 milyon'luk maaşımla, benden mutlusu yoktu.
Bizim bisikletler de helalmiydi bilmiyorum ama emin olduğum bir şey var ki, ay boyunca bitmek bilmeyen maaşım, sonuna kadar helaldi.
İşimden ayrılmamın sebebine gelince, terfi etmiştim ve yeni görevim; bisiklet standlarımızda, süs bebeği gibi beklemekti. Birşey üretmeden,yorulmadan yapılan bir görev. En küçük devlet  memurluğundan, en yüksek mevkiye 33 senede ulaşabilmiş bir Bürokrat çocuğuna yakışmazdı ve ayrıldım.
Şu günlerde gündemde “İslami Bisiklet” konusu var ya, ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
Zaten bu durum hepimizi çok da  ilgilendirmiyor.
Büyük ihtimalle "İslami Bisiklet" adı altında yeni bir pazar oluşturulmaya çalışılıyordur.
Kimbilir, belkide "Helal para"( ?!) kazanmak için birileri ellerini oğuşturmaya çoktan başlamıştır bile.