Ayıptır be  arkadaş  kafana taş düşse politikacılardan biliyorsun.

 

Bir de diyorsun ki; 

“ Km’lerce uzaktakinin gözyaşına inanırım da politikacının üzüntüsüne inanmam.

Yaşarken aklına gelmeyeni, ölünce konu ediyorsan,kim inanır iyi niyetine, göz yaşına…”

 

Radyoda önemli bir yetkili (!) konuşuyor; “ Eğitim şart! Işçilerin eğitimli olması lazım.

 Önemli şartlar aranmalı. Sigara içen işçi madende çalıştırılmamalı”

Öyle heyecanlı öyle sinirli ki nerdeyse eline bir sopa alıp sağ kalan işçilerin arasına dalacak…

 

İşte bu ülkede gün hep böyle devam eder, önce suçlanacak biri aranır ve en sonunda da itina ile ölen suçlu çıkarılır.

 

200’den fazla can gitmiş  200’den fazla aile bitmiş…

Şimdi ulusal yas ilan etsen ne olur, bayramları iptal etsen ne olur.

Ateş düştü bir kere, sönsede koru kalır, ki en çok acıtan odur, en çok o yakar insanı ve hiç bitmez…

 

Ama ayıptır arkadaş, sen de kafana taş düşse politikacıdan biliyorsun.

Duble yollardan geçerken “ istifa etsinler” demiyorsun ama, 

ya da üçüncü köprü için sabırsızlanırken…

İşine gelince ekonomiyi övüyorsun şimdi de “istifa eden yok mu” diyorsun

sanki politikacılar  öldürdü işçileri?

Suçlamadan önce bir araştır bakalım madende patlama olurken neredeymiş politikacılar? 

Aynı gün! 

Aynı saat!

Kamerayla görüntüleyen birileri elbet vardır….

 

İşte bu ülkede gün hep böyle devam eder, önce suçlanacak biri aranır ve en sonunda da itina ile ölen suçlu çıkarılır.

 

Az kaldı alışmaya…

Hayat böyleymiş demeye az kaldı.

Madem “ kader” herşey “kader”…

 

“Bugün güneş doğmayacak, bugün sen çok öleceksin 

Biraz düşlerine eğil, orda bir şey bulacaksın 

Bugün unut mavileri, çiçeğe su verme unut 

Mavi penceresinde gün, telaşlı rengârenk kuşlar 

Kanatlarında bir alev, düşlerine konar kalkar.” ( Hüsnü Arkan)