Yazarların, gazetecilerin, muhaliflerin en üst düzeyde Başbakan tarafından isim verilerek azarlanması, emir komuta zincirindeki gazeteler, televizyon kanalları tarafından hedef gösterilmesi artık alıştığımız şeyler.

Bir demokraside, üniversite öğrencilerinin protesto gösterisi yapması, sendikaların taleplerini dile getirmek için eylem yapması, hükümetin icraatlarının eleştirilmesi en doğal şeylerdir.

Ev kadınlarından metro çalışanlarına, hava meydanı memurlarından lise öğrencilerine, gelişmiş ülkelerin hepsinde sürekli protesto gösterileri yapılır; boykotlar, grevler artık alışılmış eylemlerdendir.

Kimi artan et fiyatlarını, kimi elektrik ücretlerini, kimi maaşlarını protesto eder hatta bazı ülkelerde otoyola konulan reklam panolarını protesto için gösteriler düzenlenir.

Bu eylemlerden mağdur olan halk bile sesini çıkartmaz ve çalışanların haklarını savunmak uğruna fedakârlıkta bulunur.

***

Bizde, üniversite öğrencilerinin protesto gösterisi gözaltılarla bitiyor, memur, işçi eylemleri biber gazıyla (ama organik biber gazı!) son buluyor. Polis, kadın, erkek, çocuk, işçi, memur, öğrenci demeden karşısına gelen topluluğu dağıtmak için güç kullanıyor.

Greve giden ya da protesto gösterisine destek veren kamu çalışanları işlerinden oluyor.

Aslında acıklı olan, kendisine karşılık verebilecek güçteki topluluklara fazla sesi çıkamıyor da güçsüze gelince aslan kesiliyor.

Başka ülkelerde, tiranlara, diktatörlere karşı çıkıp mazlumun yanında yer alıyoruz diyen bir devletin bu tutumu biraz komik oluyor.

Başka bir ülkede, baskılara karşı ölümüne kendisini meydanlara atan göstericileri yücelten bir hükümetin kendi ülkesinde en basit bir muhalefete bile tahammül gösterememesi pek anlaşılır değil.

***

Demokrasi, bizim hiç hoşumuza gitmese de başkalarının, istediği görüşü dile getirmesi rejimi...

Yeni adli yıl açılırken yüksek mahkeme başkanlarının, baskının, en çok düşünce özgürlüğü alanında kendini gösterdiğini söylemesi oldukça düşündürücü...

Çünkü aslında o yüksek mahkeme üyelerinin, şu anda Türkiyede olup bitenlerle ilgili çok daha ciddi bir şeyler söylemesini bekliyorum. Hatta daha açık söyleyeyim, ben olsam o cüppeyi çıkartıp yere atardım.

Cumhurbaşkanının, Başbakanın bile artık uzayıp giden davaları ve tutukluluk sürelerini eleştirdiği bir ülkede, öğrencilerin son derece sıradan protestolarına tahammül edememek ne anlama geliyor, bunu çözmek zor.

Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki bu ülkede, iktidar istemeden yaprak bile kıpırdamaz.

O zaman birileri ya yalan söylüyor ya da birilerine onlar bile söz geçiremiyor.

Hangisi?

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)