Bugün 23 Nisan, ama huzurla dolmuyor insan olan insan...
Hüzünle doluyor... gözyaşıyla doluyor...
Bir annenin içi yanarken evladım diye diye onun dini de, ırkı da, teninin rengi de kırmızıya boyanıyor...


Her 23 Nisan sabahı benim gözlerim dolar, boğazım düğümlenir.
Hüzünlenirim...
Dünyanın hatırladığı değil de unuttuğu çocuklar gelir aklıma...
Hiç bir çocuk hiç bir sınıra ait değildir.
Onlar dünyanın en güzel köşesi olan annesinin yanına aittir.


Çocuklar; çocukluğunu yaşayabilmeli,doya doya şımarabilmeliydi
Çocuklar; savaşların, hırsların, öfkelerin ortasında kalmamalıydı.
Çocuklar; sokağın ortasında vurularak ölmek yerine özgürce oynayabilmeliydi.
Çocukların minicik yürekleri anne, baba acısıyla yanmamalıydı.
Bir anda büyümek zorunda kalmamalıydı.


Bugün 23 Nisan, ama huzurla dolmuyor insan olan insan...
Hüzünle doluyor, gözyaşıyla doluyor...


Kafamız önümüze eğik...

Binlerce çocuk savaşların ortasında kalmış, açlıkla, hastalıkla boğuşurken hangi çocuk bayramını kutluyoruz ki...?
Şehirler yağmalanmış, yollarda hep biri kayıp çocuk pabuçları...
Hiçbirinin yaşı yok, adı yok, dini yok, rengi yok...
Geride sadece tükenmiş hayatlar...
Elinde olsa oda evladı gibi bırakıp gidicek bu paylaşılamayan toprak parçasını... ama yapamıyor...
Onun için kırmızıya boyanmış badanalı evler, acı kahvaltılar ve çoktan bitmiş tükenmiş göz yaşları...


Bugün 23 Nisan, ama huzurla dolmuyor insan olan insan...
Hüzünle doluyor... gözyaşıyla doluyor...
Bir annenin içi yanarken evladım diye diye onun dini de, ırkı da, rengi de kırmızıya boyanıyor...