Danıştay Sekizinci Dairesi, yurt dışındaki lisans programından mezun olan kişinin, diplomasına denklik verilmesi istemine cevap dahi vermeyen Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kararsızlığını Anayasa’nın 90. Maddesi 5. Fıkrasına dayandırarak hukuk dersi verdi.  YÖK’un karar düzeltme talebi de Danıştay tarafından reddedildi. Böylece yurt dışında eğitim alıp denklik bekleyen öğrenciler büyük bir kazanım elde ettiler.

Danıştay’ın, yurt dışında eğitim alan öğrencilerin lehine verdiği E:2013/1025, K:2014/58 sayılı kararına itiraz eden YÖK, kararın hukuka aykırı olduğunu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasını talep etti.

YÖK’ün karar düzeltme talebine de Danıştay 8. Dairesi Esas No : 2015/4128 KararNo : 2015/6703  ile reddetti. 

Davacı Yasin Koçak’ın talebini dikkate alarak, Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesi ise şu görüşlere yer verdi:

Dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Bulgaristan Varna Teknik Üniversitesi’nden mezun olan davacının, diplomasına denklik verilmesi istemiyle yaptığı 10.4.2013 tarih ve 71320 kayıt numaralı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 90. maddesinin 5.fıkrası “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir.” kuralına yer verilmiştir.

22 Mayıs 1969 tarihli Birleşmiş Milletler Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin “Ahde Vefa (pacta sunt servenda)” başlıklı 26.maddesinde “Yürürlükteki her andlaşma ona taraf olanları bağlar ve tarafların onu iyi niyetle icra etmesi gerekir.”, “İç hukuk ve antlaşmalara riayet” başlıklı 27. maddesinde ise, “Bir taraf bir antlaşmayı icra etmeme;-gerekçesi olarak iç hukukunun hükümlerine başvuramaz.” hükümlerine yer verilmiştir. 

Ülkemiz tarafından 1/12/2004 tarihinde imzalanıp 28.2.2006:tarih ve 26094, sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5463 sayılı Kanun uyarınca 8.1.2007 tarihinde onaylanarak 1.3.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim İle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmeyi, davacının mezun olduğu üniversitenin bulunduğu Bulgaristan da 11/4/1997 tarihinde imzalayarak bu sözleşmeye taraf olmuştur. Anılan Sözleşmenin I. Bölümünde “Tanıma”, bir yabancı eğitim belgesinin, eğitim ve/veya iş etkinliklerinde kullanılmak üzere yetkili makam tarafından resmi olarak kabulü şeklinde tanımlanmış; VI. bölümünün 1. maddesinde ise “Bir tanıma kararı, yükseköğretim belgesi tarafından belgelenen bilgi ve beceri esasına dayanıyorsa, her Taraf, tanımanın istendiği belge ile tanımanın istendiği Tarafça bu belgeye karşılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık (substantial difference) görülmediği durumda, diğer Tarafta verilmiş yükseköğretim belgelerini tanıyacaktır.” kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Bulgaristan’daki yükseköğretim programlarının en son 2006 yılında ÖSYS Kılavuzunda yer aldığı ve davacının mezun olduğu bölümün ise ÖSYS Kılavuzunda hiç yer almadığı; Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 8.12.2009 tarih ve 1886 sayılı kararında sayılan ülkeler haricindeki üniversitelerin mühendislik programlarından mezun olanların diplomalarına denklik belgesi verilmesinin seviye tespit sınavında başarılı olma şartına bağlandığı ve Bulgaristan’ın sayılan ülkeler arasında yer almadığı; davacının 2007 yılında Bulgaristan Varna Teknik Üniversitesi Endüstri-İşletme Mühendisliği ve Yönetimi bölümüne kayıt yaptırdığı, 2011 yılında bu bölümden mezun olduğu, lisans diplomasına denklik belgesi verilmesi için yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinin değerlendirilmesinden, uluslararası sözleşmelere taraf olan devletlerin uluslararası emredici bir kural (jus cogens) olan ahde vefa ilkesi gereğince iyi niyetle sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeye zorunlu olduğu, sözleşmeyi ölçüsüz şekilde sınırlayıcı veya ortadan kaldırıcı mahiyetteki iç hukuk normlarını gerekçe göstererek sözleşmeyi uygulamamazlık yapamayacağı sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, Anayasamızda da yukarıda yer verilen hüküm kapsamında uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğu kuralına yer verilerek bu sözleşmelerin uygulanması zorunlu hale getirilmektedir.

Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim ile İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmenin yukarıda yer verilen maddelerinin değerlendirilmesinden ise, mezun olunan alanda diploma alınan yükseköğretim kurumunun eğitim düzeyi ve içeriği ile denklik verecek olan ülkenin yükseköğretim düzeyi ve içeriği arasında önemli bir farklılık bulunması durumunun haricinde taraf olan ülkelerin resmi makamlarınca taraf olan bir diğer. ülkede alınan yükseköğretim diplomasına doğrudan denklik verilmesi gerektiği, bunun tek istisnasının ise mezun olunan alanda diploma alınan yükseköğretim kurumunun eğitim düzeyi ve içeriği ile denklik verecek olan ülkenin yükseköğretim düzeyi ve içeriği arasında önemli bir farklılık bulunması olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim İle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmeye taraf olan ülkemizde denklik vermeye yetkili kurum olan Yükseköğretim Kurulunca anılan sözleşmeye taraf olan ülkelerden alınan diplomalara ilişkin denklik taleplerinin hukuk devleti ve ahde vefa ilkeleri gereğince bu sözleşme tarafından çizilen çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, davalı idarece sözleşmeye taraf ülkelerden alınan diplomalara denklik verilmesinin seviye tespit sınavında başarılı olunması şartına bağlanmasının ancak sözleşmede yer verildiği üzere önemli farklılıkların objektif bir bilimsel değerlendirme neticesinde ortaya konulması halinde mümkün olacağı açıktır.

Bu durumda, herhangi bir iç hukuk normu veya idarenin takdir yetkisiyle sınırlandırılması mümkün olmayan uluslararası bir sözleşmenin gerekliliklerine aykırı bir şekilde eksik inceleme neticesinde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Ankara 13. İdare Mahkemesince verilen kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 41,50 TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 12/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

YÖK’ün karar düzeltme talebine de 9 Temmuz 2015 tarihinde Danıştay 8. Dairesi Esas No : 2015/4128 KararNo : 2015/6703  ile reddetti.