İSTANBUL - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son 2-2,5 yılda 8 bin civarında FETÖ'cünün Yunanistan'a geçtiğini söyledi.

CNN TÜRK canlı yayınında Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayan Soylu, Taksim'de bıçaklanarak öldürülen Halit Ayar olayının araştırılmasına devam edildiğini söyledi.

Geçen yıla oranla cinayet, asayiş olaylarında azalma yaşandığını belirten Soylu, "Cinayet sayıları azalmasına rağmen, kadın cinayetlerinde 2019'da bir artış söz konusu oldu. Ama sadece bizde bir artış olmadı. Avrupa'da da artış söz konusu oldu. Cinayetlerdeki her artış, bizim üzerinde durmamız gereken bir konudur." diye konuştu.

Soylu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Suriye'de Fırat'ın doğusunda güvenli bölge birinci safha uygulamaları kapsamında ilk ortak kara devriyesine başlamasına ilişkin soruya, Türkiye'nin burada önleyici, düzenleyici, insanlığa ve dünyaya da sorumluluk hissettirici bir pozisyonu yönettiğini söyledi.

Bölgede hem demokratik ve istikrarlı bir hukuk devleti olmanın fonksiyonunu ve tarihsel sorumluluğunu yerine getirdiklerini anlatan Soylu, "İşimizin kolay olmadığını söylemeliyiz. Coğrafya avantajdır bizim için ama aynı zamanda göç ve terör konusunda da dezavantajdır. Bu coğrafyanın tam kalbindeyiz ama aynı zamanda düzensiz göç için bir geçiş noktasıyız. Uyuşturucu için bir hedef noktasıyız, geçiş noktasıyız." ifadelerini kullandı.

Ortak devriyenin Türkiye'nin girişimiyle olduğunu ifade eden Soylu, "Bir taraftan İdlib'de gözlem noktaları oluşuyorsa bu Türkiye'nin attığı adımlarla oluşmuş bir süreçtir. Bir taraftan Fırat Kalkanı, bir tarafta Zeytindalı harekatıyla ilgili orada güvenli bir bölge oluşuyorsa bu da Türkiye'nin ortaya koyduğu öncülükle alakalıdır." dedi.

Avrupa'dan terör başta olmak üzere birçok suç için iade talebinde bulunduklarını anlatan Soylu, "Şimdi asayiş veya narkotik olayları için kısmen yüzde 85'tir bizim iade talebimizin kabul edilmesi. Ama terörde yüzde 3'tür. Biz hala FETÖ'cüleri Interpol kanalıyla arayabilme kabiliyetine sahip olamadık. Ülkelerle ikili iade ilişkilerimiz anlaşmamız varsa bu ikili anlaşmalarımız sayesinde yapıyoruz. Interpol bunları hala terör suçlusu olarak görmüyor." değerlendirmesini yaptı.

Buna karşı Türkiye'nin ise özellikle DEAŞ da dahil olmak üzere sınırlarda çok ciddi uğraş içinde olduğunu anlatan Soylu, şöyle devam etti:

"Sınırlarımızın ötesi, bir vesileyle Avrupa'ya da geçiştir. Hem kendimizi hem sınırlarımızı hem de kendi iç huzurumuzu muhafaza edebilmek için çok ciddi bir uğraş içindeyiz. Sadece bu yıl 550 civarında DEAŞ'lı tutuklu. Bin 500 civarında DEAŞ'lı gözaltına alındı. Bizim sınırlarımızda analizcilerimiz var. Yaklaşık bu yıl için söylüyorum, yurt dışından Türkiye'ye normal yollarla da gelen 30 bine yakın kişinin analizleri gerçekleştirilmiştir. Bunların 10 bini ülkeye alınmayıp geri gönderilmiştir. Geri gönderilenlerin birçoğunda özellikle Avrupa'da geri gönderildikten sonra 'evet haklısınız' diye geri bildirimde bulunmuştur."

Avrupa'da terörle mücadele konusunda "sağlam duran" ülkeler olduğunu anlatan Soylu, "Mesela İngiltere özellikle PKK konusunda sağlam durmaktadır. Almanya yine PKK ile mücadele konusunda son 2-3 yıldır bir atak ortaya koymuş ama FETÖ konusunda aynı şeyi söyleyemem. FETÖ konusunda başka bir noktadan bakıyorlar ama oradaki olumlu tutum daha fazla yükselmelerini engelliyorlar. Tamamen bitirmeye yönelik değil." ifadelerini kullandı.

Soylu, yurt dışına kaçan FETÖ'cülerle ilgili bir soruya, Yunanistan'ın bir geçiş ülkesi olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:

"10 binlerce insan sınırı geçti. Biz bunların birçoğunu yakalıyoruz. Bu yıl şu anda yasa dışı yollarla denizden geçenlerin sayısı 28 bin civarında, karadan geçenlerin sayısı da 4 bin civarında. Toplamda 32-33 bin kişi şu anda bu yıl içinde Yunanistan'a geçti. Bu rakam geçen yıla göre yüzde 6 daha düşüktür. 2017 yılında 175 bin kaçak göçmen yakaladık. 2018 yılında 268 bin kaçak göçmen yakaladık. Bu yıl 254 bin kaçak göçmen yakaladık. Aynı zamanda iade rakamlarımız da daha doğrusu kendi ülkelerine geri gönderme rakamları da aynı şekilde yükseliyor. Geçen yıl 52 bin kişiyi geri göndermiştik. Şu anda 24 bin rakamını aştık. Biz sadece Afgan kaçaklardan bu yıl yakaladığımız şu anda 8 ayda 105 bin civarında. Geçen yıl 12 ay boyunca bu rakam 100 bindi bu rakam. Geçen yıl 12 ay boyunca 28 bin kişiyi geri göndermiştik. Şimdi 36 bin kişiyi geri gönderdik."

Soylu, "Biz bu mücadeleyi ortaya koyarken Yunanistan bazılarını yakaladığı zaman geri gönderiyor daha doğrusu itiyor. Yunanistan kara sınırından yakalayıp bizim sınırımıza bırakıyor ve aralarında bir tane FETÖ'cü yok. Son 2-2,5 yıldır 8 bin civarında FETÖ'cü Yunanistan'a geçti." dedi.

Soylu, PKK ve DEAŞ mensupları arasında son dönemde yakalanan canlı bomba veya şüphelisinin sorulması üzerine, "31 Aralık 2016'dan itibaren Türkiye'de büyük bir terör olayı olmadı, Allah'a şükürler olsun. Oysa o zamana kadar şehirlerimizde çok ciddi terör olayları söz konusuydu. Türkiye, 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren bambaşka bir güvenlik politikası belirledi. 15 Temmuz'dan sonra gerçekleştirilen Türkiye'nin gerek sınır içi gerek sınır dışı bütün güvenlik operasyonları birer mucizedir. Bana göre 15 Temmuz'a her biri birer silledir." yanıtını verdi.

"Arama kontrol noktalarımızdaki teknik kapasitelerimiz, plaka tanıma, yüz tanıma... Mesela yüz tanıma noktasında gördüğüm bir şey var, 1 saniyede 100 bin fotoğraf tarıyor bizimkiler. Bu daha başlangıç. Benim şahsi düşünceme göre bu dünyadaki en iyi kapasitelerden bir tanesi." diyen Soylu, DEAŞ ve PKK gibi örgütlerin özellikle büyükşehirlerde terör eylemi yapma kapasitesinin hala endişe verici bir boyutta olup olmadığının sorulması üzerine şunları kaydetti:

"Geçen yıl 361 olay engellemişiz, geçen yıl 2018. Yılbaşından bugüne kadar da 182. Bir direkt terör eylemleri yani gelmiş, patlatmak istiyor, engellemişiz. Daha dün patlatılmak istenen 5 kilogram patlayıcıyı yakaladık, 5 kilogram TNT. Türkiye bu konuda çok ciddi bir mücadele veriyor. Özellikle Türkiye'nin içini istikrarsızlaştırmak isteyen DEAŞ'tan, PYD'ye, PKK'ya kadar Türkiye'nin bileğini yere vurmak istiyorlar."

Dün bir operasyonda şehit olan Mardin Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Tufan Kansuva'yı da anan Soylu, terörle mücadelenin can pahasına devam ettiğini vurguladı.

Soylu, DEAŞ ve PYD'nin "patronunun" aynı olduğunu ifade ederek iki örgütün de talimatlarıyla Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmasının hedeflendiğini dile getirdi.

Süleyman Soylu, Tunceli'de dağlarda 65 terörist olduğunu, bunun 13'ünün TİKKO, 52'sinin PKK'lı olduğunu belirterek, "Sadece geçen yıl 98 teröristi, 1 yıl önce 103 teröristi orada etkisiz hale getirdik. Son 3 yılda 333 terörist. 333'ü ölü, 365 civarında. 2015 yılında Tunceli'ye gelen yatılı olarak gelen turist sayısı 25 bin, şu anda 112 bin." dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kayyım tartışmalarına ilişkin, "İstanbul ve Ankara için böyle bir şeyin söz konusu olabilmesi mümkün değil." dedi.

CNN Türk canlı yayınında ABD'nin Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısına ilişkin soruya Soylu, "Ben 3 yıllık tecrübemi söyleyeyim. Amerika'nın elde ettiği teknolojik bilgilerle yapmış olduğu bir takım değerlendirmeleri bir tarafa bırakırım. Ama bu 3 yılda bize çok doğru istikamet veren bilgiler oluşturmadı." dedi.

Soylu, kayyım tartışmalarıyla ilgili, "Türkiye hatalı bir kavram kullanıyor. Doğru kavram geçici olarak görevlendirilen belediye başkanı. Kayyum ve kayyım, tamamen görevden alırsınız, onun hukuki hakkını ortadan kaldırırsınız, artık o yoktur. Biz bir belediye başkanının hukuki hakkını ortadan kaldırmıyoruz. Biz anayasanın ve kanunların bize vermiş olduğu yetkiyle onu açığa alıyoruz. Tedbiren oraya yine kanunun verdiği yetkiyle geçici bir belediye başkanvekili görevlendiriyoruz. Yani bir belediye başkanı da değil, belediye başkanvekili görevlendiriyoruz." diye konuştu.

"İstanbul Ankara veya bir başka yere kayyım atanabilmesi için terörle irtibatının veya iltisakının bulunması gerekir." diyen Soylu, İstanbul ve Ankara için böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.

Soylu, şunları kaydetti:

"Böyle bir şeyin söz konusu olabilmesi mümkün değil. Bu terörle alakalı bir şeydir. Siz terör örgütünü destekliyorsanız, teröre yardım ve yataklık yapıyorsanız, terörle irtibatınız, iltisakınız söz konusu ise elbette ki devlet burada boş durmaz, gereğini ortaya koyar ama ne İstanbul'un ne Ankara'nın ne diğer noktaların bu konuda bir değerlendirmemiz söz konusu değildir. Bunu şunun için çarpıtıyorlar, başından beri bu yaygarayı kopartıyorlar. Sebebi de Diyarbakır, Van ve Mardin'i kurtarabilmek."

Soylu, "pejmurde" ifadesini neden kullandığına yönelik bir soru üzerine, "Çok net söylüyorum, eğer siz kendi işinizin dışında bir taraftan orada terörden alınmış belediyelere destek olabilmek ve diğer taraftan kendi işinizin dışında dönüp bir takım meselelere girerseniz elbette ki biz bu konuda üzerimizdeki sorumlulukları yerine getiririz demektir. Bu kadar açık ve net. " dedi.

Anayasanın 127. maddesinin çok açık olduğunu ifade eden Soylu, "Teröre yardım ve yataklık yapan, terörle iltisakı olan, bu konuda İçişleri Bakanı eğer yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda, hatta tutuklama işlemleri olmuşsa bu hakkını kullanabilir. Biz geçen sefer bu hakkımızı kullandık. Diyorlar ki 'bu hakkınızı kullanmasaydınız. Çünkü bunlar seçilmişlerdir' Yani seçilmiş suç işleme özgürlüğü mü getiriyor? 94 belediyenin 41 belediyesinin aldığı ceza 237 yıl 237 ay. Biz bir hukuk devletindeyiz." ifadelerini kullandı.

Belediye başkanlarının görevlerinden alınmalarına neden olan gerekçeleri fotoğraflarla açıklayan Soylu, Şırnak Belediyesinde 19 havan mühimmatı çıktığını dile getirerek, şöyle konuştu:

"O zaman İçişleri Bakanlığı olarak bir şey yapmayalım, duralım biz. Almasaydık. Onlar da seçilmişlerdi. Burada bizim şehitlerimiz oldu. Cevizli Jandarma Karakoluna bombalı araç, bu kamyon belediyeye ait. O zaman anayasanın bize sağladığı imkanı yerine getirmemiş olacağız, bize verdiği görevi yerine getirmemiş olacağız. Hatta görevimizi kötüye kullanacağız. Diyorlar ki 'seçilmiş Diyarbakır belediye başkanı' Terörist cenazesine gideceksin, terörist marşında saygı duruşunda bulunacaksın, teröristin ismini caddene vereceksin, bizim terörle ilişkili diye belediyeden ayırdıklarımızı, orada çalışmasını sakıncalı bulduklarımızı gelir gelmez belediyene alacaksın, teröristlere ilaç sağlayacaksın, bedava tedavi edeceksin, gizli gizli tedavi edeceksin... Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime söylemek istiyorum, siz bunu hazmediyorsanız ben hazmedemem. Kusura bakmayın yani. Ay yıldızlı bayrağı gelir gelmez hemen çıkaracaksınız. 'Ben ayrı bir yapı oluşturmaya çalışıyorum ve ben bunu oluşturacağım' diyor. Biz buna devlet olarak müsaade edemeyiz."

Diyarbakır Belediye Başkanıyla ilgili 8 soruşturma ve kovuşturma bulunduğunu kaydeden Soylu, bu soruşturma ve kovuşturmaların içerisinde "olağanüstü şeyler" olduğunu, kuvvetli şüpheler olduğunu dile getirdi.

- 2015'te 521 çocuğu terörist olarak götürdü bunlar"

Kurallar, ilkeler çerçevesinde bu işi yaptıklarını anlatan Soylu, "Anayasamız, kanunlarımız var, bunlara uymak zorundayız. Bizim görevimiz de bunlara uymayı temin etmektir. Yani bunlara uymayan varsa vatandaşın bu konudaki hakkını korumak ve muhafaza etmektir. Çocuklarımızı alıp dağa götürecekler. 14 yaşındaki çocuğa Murat Karayılan tecavüz edecek. Bunu herkes biliyor. Genç kızları nasıl seçtiğini. Biz bu çocuklarımızın oralara peşkeş çekilmesine neden müsaade edecekmişiz? Kanun 'müsaade etme' diyor. O zaman biz kendi görevimizi yapmamış olacağız." diye konuştu.

Soylu, şöyle devam etti:

"Bunu Güneydoğu'daki herkes biliyor ki, CHP'de siyaset yapan herkes biliyor ki, bunu Türkiye'de siyaset yapan herkes biliyor ki eş başkanı görevlendiren Kandil'dir. Kandil şu parmağını oynatmadan bir tane adamı bir yerden bir yere getiremezler. Parayı oraya akıtacak, çocuklarımızı alacak dağa götürecek. 2015 yılında 15 yaşın altında 521 çocuğu terörist olarak götürdü bunlar. Yapmayalım biz bu işi. Çocukların eline silah verecekler, dağa getirecekler. Arkadaşlar da TBMM'de beyler, paşalar gibi oturacaklar. Var mı böyle bir şey?"

Soylu, demokrasinin kurallarına herkesin riayet etmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bir siyasi parti niye bir suçluyu aday gösterir? Suça meyilli olan bir kişiyi niye aday gösterir? Geçmişte bu işlere bulaşmış olanları niye aday gösterir? Bu konuda hapis yatmış insanları niye aday gösterir? Dertleri şu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kanırtmak istiyorlar. Bu milletin beraberliğini ve birliğini kanırtmak istiyorlar. Bizim de burada sığınacağımız bir tek yer var, demokrasi. AK Parti, demokratik, hukuk devletinin kurallarına göre aday koyuyor mu, koyuyor. Eğer bir eksiklik yapmışsa gerekli bir hukuki müeyyide ile karşı karşıya kaldığı zaman sesini çıkarmıyor. Cumhuriyet Halk Partisi de öyle, Milliyetçi Hareket Partisi de öyle. Biz geçen dönem sadece PKK'dan almadık ki. FETÖ'den de aldık. 7 belediyeyi de FETÖ'den aldık. MHP'li de vardı, AK Parti'li de vardı bu belediyeler içerisinde." değerlendirmesini yaptı.

"FETÖ'nün siyasi uzantılarıyla etkili bir mücadele yapıldığını düşünüyor musunuz?" sorusuna da Soylu, "Yani terör örgütleri Türkiye'de makul olan siyasi partilere sızmaya çalışırlar, çalışsalar da kolay kolay yer bulamazlar. Siyaset birbirini bu konuda çabuk bir şekilde uyarır. Siyasetin içerisinde bu tip FETÖ ile ilişkisi olan adamlar bilinirler, bunlar da çabuk ayıklanmış, gönderilmişlerdir zaten." yanıtını verdi.