Sevilay Yükselir Pazar yazısında, "Bi kere bana göre 7 Şubat sıradan bir kriz değildi. 7 Şubat bence bazı yargıemniyet mensuplarının bir blok halinde hükümete karşı alenen giriştikleri derin bir darbeydi!" dedi.


Sevilay Yükselir'in "Ben bir fitneciyim! Da da da!" başlıklı ve 11 Ağustos 2013 tarihli yazısı şöyle:


"Bi kere bana göre 7 Şubat sıradan bir kriz değildi. 7 Şubat bence bazı yargıemniyet mensuplarının bir blok halinde hükümete karşı alenen giriştikleri derin bir darbeydi!


Kısaca özetleyeyim neden böyle düşündüğümü. Biliyorsunuz. Terörün bitirilmesi için devlet adına PKK'lılarla müzakerelerde bulunan MİT yetkilileri bir Cumhuriyet Savcısı tarafından vatan hainliği ile suçlandı. Başbakan Erdoğan'ın ağır bir ameliyat geçirmesinin hemen akabinde Müsteşar Hakan Fidan ile eski müsteşar Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş hakkında yakalama emri çıkarıldı. Oslo'da yapılan görüşmelerin tutanaklarında kullanılan ifadeleri ve MİT'in PKK'yı çözümlemek için yaptığı birtakım girişimleri hainlik şeklinde değerlendiren savcı resmen bu yetkililerin kellesini istedi.


Kulislerde asıl amacın Başbakan'a gözdağı vermek ve hatta MİT'çilere kelepçeyi taktıktan sonra da onu "vatan haini" suçlaması ile içeri tıkmak olduğu konuşuldu. İşte o günlerde Türk basınında neler olup bittiğini açık yüreklilikle dile getiren ve bunu yaparken de bir vatansever olarak Fidan'a ve arkadaşlarına dibine kadar sahip çıkan nadir kalemlerden biriydim ben. Çoğu kalem -ki bunların arasında "yandaş" diye tabir edebilecekleriniz de var- nedense bu meselelerde ya susmayı tercih etti ya da ortaya karışık bir şeyler yazmayı... Çünkü söz konusu blokun Gülen Cemaati'nin kontrolünde olduğu kaygısı vardı hep. İşte hem hükümeti küstürmemek, hem de Gülen Cemaati'ne ters düşmemek adına iki tarafa da pozitif mesajlar verenlerin arasından benim o "Kral Çıplak!" tadındaki yazılarım ne yazık ki fitnecilik ithamları ile karşı karşıya kaldı. (Trajikomik belki ama bana bu ağır ithamlarda bulunanlardan ve hatta cemaat gönüllülerine "Alçak kadın hizmetimize hunharca saldırıyor. Alenen fitne yapıyor!" telefon mesajları gönderenlerden biri şu aralar pek bir cevval bu konuda!)


Neyse yani... 7 Şubat bence çok önemli bir dönüm noktasıydı. Duruşumdan, yazdıklarımdan dolayı hakkımda "MİT'in tetikçisi, taşeronu" gibi abuk sabuk tezvirat yapılmış olsa da kendimle hakikaten gurur duyuyorum. Çok doğru bir duruştu ve emin olun bugün yaşansa aynı olaylar yine aynı duruşu sergilerim. Çünkü yargı ve emniyet görevlilerinden oluşan o derin birliktelik kendi vesayetlerine ters düşüyor diye gümletmeye çalıştıkları Fidan için 40 yıldır akan kardeş kanını durdurma çabalarını da baltalıyorlardı aynı zamanda.
Bu gerçeği gören bir kalem olarak susmam, üç maymunu oynamam mümkün değildi. Mesele hafif sıyrıklarla atlatıldı ama 7 Şubat Cemaat ve hükümet arasında da derin bir yarık açtı. Okuyorsunuz. Bu yarık son zamanlarda iyice belirginleşti ama ben girmemeye çalışıyorum. Korkumdan falan değil bu tabii. Kızgınlığımdan. Kırgınlığımdan. Çünkü hem Cemaat'e, hem de hükümete yakın bazı isimlerin 7 Şubat vakası ile ilgili hakkımda garip spekülasyonlar yaptığını duydum. Bu spekülasyonları yapan taraflara ince bir mesaj vermek, serzenişte bulunmak için de kısa bir süre önce de "Ölümüne kadar beraberler" mealine gelecek bir yazı kaleme aldım. Anlayan anladı tabii ama anlamayanlar var hâlâ. İşte Haberal ile ilgili kulislerdeki söylentileri yazınca yine taarruza geçti şahsıma "fitneci" diyen bu tayfa!


Bazı Cemaat gönüllüleri abarttı, ağza alınmayacak hakaretlerle saldırmaya başladı. İnanın yoruldum artık. Çünkü böyle bir derdim yok. Niye Cemaat'e düşman olayım? Evet Cemaat mensubu olduğunu söyleyen birileri akla ziyan işler yapıyor bi yerlerde ama bu bütün gönüllüleri bağlamaz ki! Tanıdığım, her adımına kefil olabileceğim çok değerli insanlar var aralarında. Ve bunların sayısı da yanlış olanlara oranla hayli fazla. Hakiki dostum diyebileceğim bu insanların hatırına bile olsa fitne yapmam ben! Kızdırıyor olabilir yazdıklarım bazılarını ama yaptığım tek şey gazetecilik! Maalesef perde arkasında bunlar konuşuluyor.

Mesela son zamanların en sükseli kulisi. Pelesenk oldu dillere ama ben tam 1 yıl önce yazmıştım Mustafa Sarıgül'ün Gülen Cemaat'inden tam destek sözü aldığını! O zaman da fitneci diye yaftalanmıştım. Şimdi de Haberal'la Cemaat'e dair perde arkasında konuşulanları yazıyorum diye fitneci oldum!

Ne yapayım söyler misiniz?

Bu mahallede herkesin bildiklerini köşeme falan yazmayıp, alıp alıp sandığa mı atayım?"