Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'la birlikte 11 sanığın yer aldığı iddianame, yargıyı yönlendirme faaliyetlerinin teşebbüs aşamasında kalmadığını ortaya çıkardı. İddianamedeki bilgilere göre, Ergenekon terör örgütü kapsamında faaliyet gösteren yapılanma, hâkim ve savcılar üzerinde baskı kurarak bazı sanıkların tahliye edilmesini sağladı. Örgüt, hem tehdit hem de 'Yargıtay üyeliği' vaadiyle hakim ve savcıları baskı altına aldı. Menfaat vaat edilen yargı mensupları, dönemin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri ile görüştürüldü. Bu görüşmeye eski Adalet Bakanı Oktay ve avukat Tülay Bekar aracılık etti. Sanıkların yerel mahkemelerin yanı sıra Anayasa, Yargıtay ve Danıştay kararlarına müdahaleleri de teknik takibe takıldı. İddianamede sanıkların Ergenekon terör örgütüyle olan bağlantıları da detaylı şekilde anlatılıyor.

Sanıklar iddianameye göre yargıda kadrolaşmaya çalışıyordu. Savcı ve hakimleri etkilemeye çalışan sanıklar, ilgilendikleri davalarda kendi lehlerine karar çıkartma gayreti içindeydi. Örgütün, yerel mahkemelerin yanı sıra Anayasa, Yargıtay ve Danıştay kararlarına müdahaleleri de teknik takibe takıldı. O kayıtlarda örgütün parti kapatılması, Anayasa Mahkemesi'ne başörtüsü kararına dair değerlendirmelerde bulunduğu ve strateji geliştirdiği görülüyor. Örgütün Yargıtay'da bulunan bir cinayet davasına bile müdahale ettiği belirlendi. İddianamede şüphelilerin Ergenekon terör örgütüyle olan bağlantıları da detaylı şekilde anlatıldı. Şüpheli avukat Tülay Bekar'ın Ergenekon tutuklusu Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz gibi isimlerle ilişkisinin oldukça eski olduğu vurgulandı.

Bekar'ın bir kısım telefon görüşmelerinde geçen Batı Trakya dergisiyle ilgili yapılan araştırma sonucuna da yer verildi. Söz konusu derginin 2007 yılı içerisinde yayınlanan sayılarında, Tülay Bekar'ın, dergide haber müdürü olarak görev yaptığı, aynı derginin yayın kurulu başkanlığını Veli Küçük'ün, hukuk danışmanlığını ise Kemal Kerinçsiz'in üstlendiği belirtildi. Diğer şüpheli Canfer Balçık'ın ise araştırmacı-yazar olarak dergide görev aldığı vurgulandı.

Mahkeme başkanından, Mehmet Haberal'ın bırakılmasını istemiş

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 'Ergenekon terör örgütü soruşturmasını etkilemeye teşebbüs ettikleri' öne sürülen ve aralarında eski Adalet Bakanı Mehmet Seyfi Oktay'ın da bulunduğu 11 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. İddianamede, Seyfi Oktay'ın diğer sanık avukat Tülay Bekar'ı arayarak Ergenekon davasına bakan eski başkan Köksal Şengün'ün, tutuklu Mehmet Haberal'ı bırakmasını açık açık istediği belirtiliyor.

Eski Adalet Bakanı Mehmet Seyfi Oktay'ın da aralarında bulunduğu 11 sanık hakkında hazırlanan 'yargıyı etkileme' iddianamesi İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Oktay hakkında 'silahlı örgüte üye olmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek' suçlarından 10 yıl 9 ay ile 26,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Davanın ilk duruşması Çağlayan Adliyesi'nde 21 Mart 2012 tarihinde görülecek.

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 250 sayfalık iddianamede, Seyfi Oktay'ın yanı sıra avukatlar Tülay Bekar, Ali Hamdi Emre, Mehmet Cengiz ve Kudbettin Kaya, emekli Albay Canfer Balçık, Türkiye Atletizm Federasyonu Asbaşkanı Hüseyin Yıldırım ile Sefa Altıoğlu, Nihan Atasagun, Ali Haberal ve Erkan Bülent Haberal sanık sıfatıyla yer alıyor.

'Yargıyı etkileme iddianamesinde' sanık eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın diğer sanık avukat Tülay Bekar'ı arayarak Ergenekon davasına bakan eski mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün Mehmet Haberal'ı bırakmasını açık açık istediği ifade ediliyor. 2 Ağustos 2009 günü Bekar'ı arayan Oktay, 'Hiç olmazsa Haberal'ı bıraksa çok iyi olur.' diyor. Bekar ise bu açık istek üzerine telefonda görüşmemek amacıyla 'tamam tamam' diyerek konuşmayı bitiriyor. Bekar'ın eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün ile gönül ilişkisi bulunduğu ve Şengün'e davayı bırakması için baskı yaptığı iddia ediliyor. İkili arasında geçen telefon görüşmesi özetle şöyle:

M.S. Oktay: Efendim bi teşekkür edelim dedim ne güzel bir sofra hazırlamışsınız ondan sonra sohbet güzel, her şey güzel. Çok sağ olun.

T. Bekar: Teşekkür ediyorum, sağ olun.

M.S. Oktay: Başkanı sıkıştırmadık de mi?

T. Bekar: Yok hiç sıkıştırmadık efendim, o zaten bizi çok seviyor, sizi çok seviyor. Yani... Kimse yoktu ve zaten bize güvenmezse birlikte olmazdı efendim.

M.S. Oktay: Yani özellikle şey o iki kişi üzerinde kendisi açtı.

T. Bekar: Yok hayır ben aynı şekildeki ben bazen daha ağır konuşuyorum.

M.S. Oktay: Yani hiç olmazsa bu şey o Haberal'ı falan hiç olmazsa bir bıraksa çok iyi olur.

T. Bekar: Görüşürüz efendim onları daha sonra tamam, tamam efendim.

M.S. Oktay: Oldu oldu sağ olun.

'Bu yerleri kaybetmemek rejim mücadelesi'

Seyfi Oktay'ın, Tülay Bekar'la 15 Nisan 2009'daki telefon görüşmesi, daha önce Köksal Şengün ve Tülay Bekar ile yaptıkları yemekli görüşmenin perde arkasını ortaya koyuyor. Oktay, telefonda Köksal Şengün'le yapılan görüşmeyi hatırlatarak, "Herhalde biraz mesajları almıştır." diyor. Tülay Bekar ise "Evet almıştır efendim." karşılığını veriyor. Oktay'ın görüşmenin devamında Ergenekon davasının yürütüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ni kastederek, "Bu yerleri kaybetmemek lazım. Ben akşam şunu söylemek istedim yani, bu bir rejim mücadelesi... Ve orda düğümleniyor... Böyle önemli kritik yerler için Atatürk gibi davranacak kesin kararlı insanlara ihtiyaç var inanın... Onun o yönüne teşvik etmek lazım yani benim anladığım kadarıyla." şeklinde konuşuyor.

26,5 yıl hapsi TALEP EDİLİYOR

İddianamede, Seyfi Oktay'ın, 'silahlı örgüte üye olmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek' suçlarından 10 yıl 9 ay ile 26,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Diğer sanıklar Tülay Bekar, Ali Hadi Emre, Mehmet Cengiz, Kudbettin Kaya, Canfer Balçık ve Hüseyin Yıldırım'ın da 'silahlı örgüte üye olmak, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek' suçlarından 10 ile 22'şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyor. Sefa Altıoğlu, Şehriban Nihan Atasagun, Ali Haberal, Erkan Bülent Haberal'ın, Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüt adına suç işledikleri belirtilen iddianamede, bu şüphelilerin de 10 ile 22'şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.

YARSAV yöneticisi, davanın tek şikâyetçisi

Mahkeme tarafından kabul edilen 'Yargıyı etkileme' iddianamesinde müşteki yani şikâyetçi olarak bir isim dikkat çekti. Ankara 1 No'lu Bölge İdare Mahkemesi Hâkimi ve YARSAV yönetim kurulu üyesi Gürsel Özkan, Ankara 7. İdare Mahkemesi'ne atanmasının engellendiği iddiasıyla şikâyetçi olarak iddianamedeki tek müşteki oldu. Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın Mahmut isimli bir şahısla yaptığı görüşmede 'tehlikeli' olarak nitelendirdiği Özkan'ın ismi 2010 yılında Erzincan'daki komplo planı davasında yargılanan dönemin Erzincan başsavcısı şimdi CHP milletvekili olan İlhan Cihaner'in Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı davada YARSAV yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle davadan el çektirilmesiyle gündeme gelmişti.

Oktay-Şengün görüşmesinin ardından şerhler başladı

'Yargıyı etkileme' iddianamesinde, Ergenekon davasına bakan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski başkanı Köksal Şengün ve eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay arasında yüz yüze görüşmelerin yapıldığı anlatıldı. Bu görüşmelerden sonra Şengün'ün Ergenekon tutuklularının aleyhine olan kararlara şerh koymaya başladığı ifade edildi. Söz konusu görüşmeler, fiziki takiple de kayıt altına alındı. Buna göre 16 Eylül 2009'da bir restoranda yemek yiyip sohbet ettiler. İddianamede, "Şüphelilerin dönemin mahkeme başkanı ile yüz yüze sık sık bir araya geldikleri, bir süre sonra da Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik yargılamaların yapıldığı mahkemede sanıkların tahliyesine yönelik muhalefet şerhleri yazılmaya başlandığı anlaşılmıştır." ifadeleri yer aldı. İddianamede, şüphelilerin aralarında gerçekleştirdikleri telefon görüşmeleri ve tespit olunan fiziki takip tutanaklarından, bu girişimlerin sonuç aldığı anlatıldı.

28 Şubat belgeleri Oktay'ın evinden çıktı

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 'Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs' iddianamesinin Seyfi Oktay bölümünden tarihe 'Post-modern darbe' olarak geçen 28 Şubat süreci öncesine ait belgeler çıktı. Oktay'ın evinde yapılan aramalarda 'Çok Gizli' ibareli belgeler bulundu. 'Refah Partisi'nden Seçilen Milletvekillerinin Analizi' başlıklı belgede, 24 Aralık 1995 seçimlerinden sonra Parlamento'da temsil edilme hakkı kazanan RP milletvekillerinin eğitim durumları, meslekleri, geçmişte dâhil oldukları organizasyonlar gibi konularda detaylı bilgiler yer alıyor. 'İrticaî ile İlgili Alınması Gereken Tedbirler' başlıklı 10 sayfalık dokümanın içeriğinde de, 28 Şubat dönemi öncesine ait bir değerlendirme yapıldığı ve 22 farklı maddede sıralandığı belirtiliyor. Ancak iddianamede bu dokümanlarla ilgili herhangi bir kurum adı bulunmadığı ifade ediliyor. İddianamedeki bilgilere göre bu belgeler arasında 'İrticai Gruplarla İltisaklı Şirketler' konulu bazı dokümanlar da yer alıyor.

Yargı üyelerine iftar fotoğrafını hâkim sızdırmış

'Yargıyı yönlendirme' iddianamesine Oda TV'de yayınlanan, Beşiktaş Adliyesi'nde görevli savcı, hâkim ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli yetkililerin katıldığı iftar yemeğine ait fotoğrafların nasıl servis edildiği anlatıldı. İddianamede, Ergenekon sürecini baltalamayı hedefleyen fotoğrafların Beşiktaş Adliyesi'nde görevli bir hâkim tarafından sızdırıldığı belirtildi. Fotoğrafların daha sonra İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz'e ulaştırıldığı ifade edildi. İddianamede sanık avukat Mehmet Cengiz'in ise Yalçın Küçük, Hanefi Avcı ve Doğu Perinçek ile irtibatının olduğu belirtilerek, "Soruşturma sonucu dava konusu olan 6/10/2009 tarihinde ODATV internet sitesinde yayınlanan CMK'nın 250. maddesi ile yetkili hâkim ve savcılarla emniyet mensuplarının yemek fotoğraflarının şüpheli tarafından verildiği tespit olunmuştur." denildi.

İddianamede Ergenekon silahlı terör örgütünün yargı alanında yürüttüğü faaliyetlerin ayrıntılı bir şekilde sanık Mustafa Levent Göktaş'tan ele geçirildiği belirtiliyor. Göktaş'ta ele geçen 'YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM' isimli 2 sayfalık Word belgesinin içeriğinde; "Yargıtay 8 H....'a teşekkür edelim... İlhan Selçuk'un yemeği en son ne zaman oldu, Silahçıoğlu en son ne zaman katıldı, YARSAV başkanı katılıyor... AKP dosyasını Eminağaoğlu'na iletelim, görüşünü alalım, limandaki yemeğe yetiştirelim, yemeğe Eminağaoğlu dışında E.Poyraz'la Levent Ersöz paşa da gelecek...." şeklinde notların yer aldığı belirtildi.

HAKİM VE SAVCILARI TEK TEK FİŞLEMİŞLER

'YARGITAY' isimli Word dosyasında ise bazı yargı mensupları ile ilgili 'Sol-Kürt, sol-güvenilir, Alevi-sol, Fethullah'la ilişkili, muhafazakâr, tarikatçı, sol-demokrat, dinci-hemşehricilik yapan, Alevi-güvenilir, tarikatçı-Nurcu, mezhepçilik yapar, YARSAV'da aktif, evli-bir bayanla ilişkisi var, kurumun en vasıfsız personeli, iş takibi yapar, eski ülkücü-Fethullahçı, Nurcularla irtibat halinde, Kürt Alevi'si, Ermeni olabileceği söyleniyor" şeklinde fişleme notlarının tutulduğu belirtiliyor. Yine benzer fişlemelerin İşçi Partisi genel merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen bir CD içerisindeki "YARGI-NUSRET SENEM'DEN / YARGITAY" isimli PDF dosyasında da yer aldığı ve Yargıtay binasının elle çizilmiş krokisinin bulunduğu ifade ediliyor.

Aynı CD içerisinde bulunan 'YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM' isimli Word dosyasında ise yüksek yargı mensubu 18 şahsın isimleri ile bu şahıslara ait siyasî, dinî görüşleri, ırk kökenleri, aileleri ve özel hayatları ile ilgili özel notların yazılı olduğu aktarılıyor. Özellikle dönemin Yargıtay cumhuriyet başsavcısı ile ilgili olarak "Başsavcı A.Y. babasının durumuna bakılsın. Acil" notu bulunduğu kaydediliyor.

Oktay: Strese girdim, bir deşifre olursak çok kötü

Yargıyı kuşatma iddianamesinde, sanıkların deşifre olma korkusu yaşadığı ve görüşmelerini oldukça temkinli şekilde yürüttükleri anlatılıyor. Bu durum, Ali Hadi Emre ile bir numaralı sanık Seyfi Oktay'ın görüşmesinde Oktay'ın sarf ettiği "Strese girdim ya!" "...Bi deşifre olursak da çok kötü ya!" sözleriyle kendisini gösteriyor. Ayrıca sanıkların, "Öbür konuyu telefonda şey yapmamıza gerek yok", "Ben şimdi seni öbür telefondan arıyayım", "Telefonlar hep dinleniyor" ifadeleriyle konuşmalarını yarıda kestikleri, faaliyetleri konusunda soruşturma makamlarına karşı açık vermek istemedikleri öne sürülüyor.

İddianamede sanık Kudbeddin Ka-ya'nın, Seyfi Oktay'ın isteği üzerine kendisine gizli dinlemeyi engellemek için kullanılan bir cihaz temin ettiği, bunu da ifadesinde kabul ettiği anlatılıyor. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız, sanıkların yaşadığı bu tedirginliğin, örgütsel bir amaç ve birliktelik içerisinde olan tüm şüphelilerin yaşadıkları doğal bir davranış şekli olduğu yorumunu getiriyor.

Soruşturmaya ilişkin iddianamede sanıkların telefon görüşmelerinin dinlemeye takılmasından da endişe duyduklarına dair bilgiler yer alıyor. JİTEM'in tarihçesini anlatan belgelerin altında imzası bulunduğu ileri sürülen emekli Albay Canfer Balçık'ın diğer sanıklar ve çevresi ile konuşurken dinlenmeye karşı aldığı tedbirler iddianamede yer adlı. Emekli Albay Balçık'ın avukat Betül isimli bir bayanla yaptığı konuşma şöyle:

B.: Ne yaptınız?

C.B.: Gelmedi daha.

B.: Hangi şeydi o, işti?

C.B.: Bu en önemlisi, yani o beklentisi olduğu.

B.: Peki ne yaptı onda?

C.B.: Yani durdurdu.

B.: Ben dedim de, bu hangisiydi bilmiyorum bunu...

C.B.: Telefonda söylemeyelim.

Sanık Canfer Balçık'ın Haydar isimli şahısla yaptığı konuşmada da bu hassasiyet dikkat çekiyor:

H.: Canfer Ankara'da mısın?

C.B.: Yok abi, çıktım Ankara'dan...

H.: İyi Trabzon'a doğru mu geliyorsun? Yarın Samsun'dasın herhalde ve bu akşam...

C.B.: Devam edebilirim abi!

H.: Ha o zaman Trabzon'a geldin mi dinlenmeyen bir telefonla konuşalım.

C.B.: Tamam abi!

Yine bir diğer konuşmada emekli Albay Canfer Balçık telefonda bilgi verdiği için avukat Tülay Bekar'ı azarlıyor:

T.B: F. Y. diye birinin orada görevde olup olmadığını ve yetkili olup olmadığını öğrenir misin? Çünkü ona göre karar vereceğim.

C.B.: Onların konuştuğu birisi mi o?

T.B.: Hayır, bizim konuştuğumuzu söylediği biri.

C.B: Evet. ne kadar da güzel telefonda söylüyorsun. Tamam geçeyim büroya tamam!

Kent Otel toplantıları da iddianamede

Üçüncü Ergenekon iddianamesinde ortaya çıkan ve yargıya sızma girişimi olarak anılan Kent Otel toplantıları da yargıyı yönlendirme iddianamesine girdi. İddianamede yer verilen bir belgede değişik bölgelerde görev yapan hâkim ve savcıların tek tek fişlendiği görülüyor. Belgede "Yargıtay savcısı Ş.G. Prof. A.K. bakana adını vermiş. Yargıtay üyeliğine aday, bakanlıkta Seyfi Bey zamanında personel genel md. yapmış. 6. Ceza başkanı müsteşara ricada bulunmuş...", "T.G. Gölcük hakimi Ankara hakimliği ister...", gibi ifadeler yer alıyor.

İddianamede, Başbakanlık Müşavirliği ve Adalet Bakanlığı'nda bakan danışmanlığı görevlerinde bulunmuş Engin Aydın'ın, İlhan Selçuk'un talimatları ile Kent Otel toplantılarını organize ettiği, örgütün propagandasını yapmak ve örgütün kamudaki etkinliğini güçlendirmek amacı ile daha önceden tanıdığı ve irtibatta bulunduğu üst düzey kamu görevlileri ile yargı mensuplarını bu toplantılara davet ettiği anlatıldı. Toplantıyı organize edenlerin amaçlarının toplantıya katılanların güvenini kazanarak ileride örgütün kamuda ve yargıda karşılaşacağı problemleri bu şahısların etkinliğinden faydalanarak aşmaya, devletin kurumlarına sızma çabaları kapsamında yapılmasını istedikleri atamaları yaptırmaya veya atanmasını istemedikleri kişileri engellemeye ve istedikleri işlemlerin yapılmasını sağlamaya yönelik olduğu ifade edildi. Engin Aydın'dan ele geçirilen çok sayıdaki doküman içeriğindeki elyazması notlardan, Kent Otel'de düzenlenen toplantıya katılanların isim listelerinin hazırlandığı ve iştirak etmeyenlerin listede özellikle belirtildiği, sürekli katılanların da çizelgesinin tutulduğu ifade edildi.

İddianamede Engin Aydın'dan elde edilen dokümanda:

"Yargıtay savcısı Ş.G. Prof. A.K. bakana adını vermiş. Yargıtay üyeliğine aday, bakanlıkta Seyfi Bey zamanında personel genel md. yapmış. 6. Ceza başkanı müsteşara ricada bulunmuş...", "T.G. Gölcük hakimi Ankara hakimliği ister...", "G.B. Edirne hakimi İzmir'e eş durumundan atanmış. Yetki de olabilir. 2 çocuğu İzmir'de okuyor. Hafta sonları İzmir'e gider gelir. 0546..", "M.T. İst. Hukuk savcı (Sinop- Senaydüzü savcısı) 6. yılını doldurdu. Pülümür ve Eceabat'ta çalıştı İstek: İzmir ilçeleri. Bakanlıkta tetkik hakimliği veya teftiş kurulu, müfettişlik...", "N.Ö. Şeriatçı Bolu Savcısı", "Tayyar aradı. P.'nin Yargıtay'daki davası için ilgilenmemi istedi..." ifadeleri yer aldı.

İddianamede söz konusu toplantıyla ilgili 'Notlardan da anlaşılacağı üzere örgütün belirlediği bazı kişilerin yargı ve bürokraside etkin görevlere atanmaları hususunda, düzenlenen bu tür toplantılara katılan şahıslar nezdinde girişimlerde bulunulduğu ve bazı yargı mensubu şahısların atanma ve diğer işlemleri için tavassut çalışmaları yürüttüğü, sanık Muhittin Erdal Şenel'in de Genelkurmay Adli Müşavirliği görevinde bulunduğu ve aynı eylemler sebebiyle yargılandığı göz önüne alındığında örgütün gizlice devletin bütün kurumlarına ulaşabildiği görülmektedir. Soruşturma kapsamında elde edilen tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon terör örgütünün, devletin diğer kurumlarında olduğu gibi özellikle yargı teşkilatı içerisine de sızdığı ve burada da bir yapılanma gayreti içerisinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır." denildi.

Çapan'dan Oktay'a tahliye teşekkürü

İddianamenin bir numaralı sanığı olan Seyfi Oktay ile İkinci Ergenekon davasının tahliye edilen sanığı Gürbüz Çapan arasında geçen telefon görüşmesi ilginç diyaloglar içeriyor. İddianamede yargıyı kuşatan yapılanmanın, kurduğu baskı sonucu bazı tahliyeleri sağladığı anlatılıyordu. Çapan'ın tahliyesinden bir gün sonra gerçekleştirilen görüşmede Oktay'ın tutukluluk sürecine ilgisiz kalmadığından bahsediliyor. Çapan da Seyfi Oktay'a defalarca teşekkür ediyor. Eski Esenyurt Belediyesi Başkanı Çapan, 16 ay tutuklu kaldıktan sonra Köksal Şengün'ün o günlerde başkanı olduğu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada Üsteğmen Muhammet Sarıkaya ile birlikte tahliye edilmişti.

Gürbüz Çapan'ın, tahliyesinin ardından aradığı Oktay'a, "Sağol Seyfi abi. Çok teşekkür ederim. Çok sağolasın. İlginden dolayı da teşekkür ediyorum." diyor. Seyfi Oktay'ın, "Bu sefer ilgisiz kalmadık canım." demesinin ardından Çapan telefonda, "Biliyorum, biliyorum. Haberini aldım. Çok sağolun.", "Saygımı, minnetimi kabul edin." ve "Çok sağol Seyfi abi. Çok teşekkürler, ellerinizden öpüyorum." ifadelerini kullanıyor.

(Zaman)