"Görüşmeler gerektiğinde tabii ki olur. Gerekirse git arkadaş gerekeni yap deriz. MİT niye var? Bunun için var. " diyen Erdoğan, görüşmelerin internete sızmasının da kendisi için sürpriz olmadığını söyledi. Konuyu MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la da konuştuğunu ifade eden Erdoğan, "Müsteşarım sadece bunda değil, uluslararası kritik toplantılarda da görev almıştır." sözleriyle bir kez daha Fidan'a sahip çıktı. Makedonya dönüşünde uçakta gazetecilere konuşan Başbakan, 'PKK ile protokol yapıldı.' iddialarına ise sert tepki gösterdi: "Bu noktada özellikle belirteyim. Devlet-İmralı-PKK arasında bir protokol asla söz konusu değildir. A'dan Z'ye yalandır. Böyle bir protokol yok. Görüşmeleri protokol diye söylüyorlar, yayıyorlar."

Başbakan Erdoğan, Makedonya dönüşünde uçakta beraberindeki gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan'ın mesajları özetle şöyle:

Fidan, güvendiğim bir arkadaşım: Görüşmeler gerektiğinde tabii ki olur. MİT niye var? Bunun için var. Gerekirse git arkadaş gerekeni yap deriz. Görüşmelerin sızmasından şoke olmadım. Sürpriz olmadı. Bu konuyu MİT Müsteşarı'mız Hakan Fidan'la da konuştum. Müsteşarım kendine inandığım, güvendiğim bir arkadaşımdır. Fidan sadece bunda değil uluslararası anlamda beni temsil etmesi gereken kritik toplantılarda da görev almıştır.

İmralı ile protokol kesinlikle yok: Protokollerden bahsediliyor. Gördüğünü söyleyenler var. Türk hükümetinin, devletinin veya benim imzaladığım veya mutabık kaldığımız bir belgeden bahsediliyor. Devlet-İmralı arasında bir protokol asla söz konusu değildir. A'dan Z'ye yalandır. Yaptıkları görüşmeleri protokol diye söylüyorlar, yayıyorlar.

PKK, Kürt halkını temsil etmiyor: Bazıları bilerek bazı şeyleri saptırıyor. Sanki PKK ve BDP, Kürt halkının temsilcisi ve savunucusuymuş gibi bir hava oluşturuluyor. Şunu açıkça söyleyeyim. PKK, Kürt halkının temsilcisi değildir. Terör örgütüdür. BDP de Kürt halkını temsil etmemektedir. Eğer temsilcisi olsalardı Doğu ve Güneydoğu'da bizden çok oy almalılardı. Güneydoğu Anadolu'yu değerlendirirken sadece Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak'a bakmamak gerekir. Buralarda AK Parti çok daha fazla oy alıyor. Son dönemde Batman'a, Siirt'e niye yükleniyorlar? Çünkü silah zoruyla, korkuyla oy devşirmeye çalışıyorlar. Tehdit kalksın, oyları yarıya düşer.

BDP, barışa katkı vermiyor: KCK davası çok gündeme getiriliyor. Burada dikkat edilirse en çok belediye görevlileri ve meclis üyeleri üzerinden operasyon yapılıyor. İyice bakılırsa buralara bırakın belediye hizmetlerini, yerel yönetimlerce bir şey yapılmadığını göreceksiniz. Hakkari'ye 17 milyon TL para gönderilmiş. Ama bakıyorsunuz, orada yapılmış hiçbir şey yok. BDP barışa katkıda bulunmaya hazırız diyor. Ancak hiçbir şey yapmıyor. Selahattin Demirtaş, 4 Eylül'de AB'den elçilerle yemek yiyor. Ve orada 'PKK benim tabanım.' diyor. Şimdi bu ne demek?

Öcalan'ın avukatlarına izin yok: Teröristlerin yuvası Kandil. Bir süreden beri İmralı da avukatların getirdiği bilgilerden yoksun. İmralı'da sadece birinci derece yakınların görüşmesine izin veriliyor.

Muhalefetin teröre karşı projesi varsa getirsin

Dünyanın neresinde olursa olsun terörle mücadelenin temelinde kan vardır. Şimdi sivillere sıçradı. Biz sınır içi, dışı operasyonlara devam edeceğiz. Bize bu mücadelemizde partiler destek vermeli. Bir gün kalk gel ziyarete, hazırla raporunu getir. De ki 'Şunu yaptım, AK Parti sen de şunları yapmadın. Şunları eksik yaptın.' Ama demiyor. Öyle Meclis oturumuyla falan olmaz. Milli Birlik Projesi için Beşir Atalay Bey randevu istedi vermediler. Varsa projeleri kapımız açık. Bahçeli'ye Kılıçdaroğlu'na açıkça çağrıda bulunuyorum. Ama dişe damağa şu ana kadar dokunan bir projeleri yok.

ETA, IRA örnekleri yanlış: Ben Beşir Atalay'ı, IRA için İrlanda'ya, ETA için İspanya'ya, her yere gönderdim. Dünyada her terör hareketini inceliyoruz. Ama kalkıp PKK'nın çözümü için ETA'yı, IRA'yı örnek almak yanlış. ETA'ya gelince başbakanları Zapatero söyledi. Topu topu 800 kişi. IRA ona keza daha farklı. Tony (Blair) ile görüştüm. O da malum olayları hatırlıyorsunuz, tamamen halledemedi. Bu iş sıfırlandı diye bir şey yok.

Alman vakfı, CHP ve BDP'yle çalışıyor: Bir Alman vakıf var. CHP ve BDP'li belediyelerle çalışıyor. Onlarla kredi sözleşmesi yapıyor. Bu tabii vakıf adı altında aslında bir fon. Sözleşmeyi yaparken de şu müteahhide, firmaya vereceksiniz diye şart koşuyor. Bu ilginç. Ama tabii teknik takipte ortaya çıkan bazı noktalar var. Almanlara zaman zaman bu konudaki rahatsızlığımızı dile getirdik. Bir sonuç alamadık.