MEHMET BAYER
ÇANAKKELİ

Nightingale, 1915 yılında Çanakkale Cephesi'nde İngiliz Ordusuna bağlı 29'uncu Tümen 86'ncı Tugay 1'inci Kraliyet Munster Alayında Osmanlı askerlerine karşı savaştı.

Müttefiklerin, özellikle İngiliz birliklerinin "River Clyde" isimli kömür gemisiyle Seddülbahir'e yapılan çıkarmadaki birliklerde yer alan Nightingale, Gelibolu Yarımadası'nı terk edinceye kadar siperlerde yazdığı 49 mektubu annesinin yanı sıra kız kardeşi ve babasına gönderdi.

"Sansür" mekanizmasının başında bulunan Nightingale, mektuplarında hem kendisi hem de diğer İngiliz birliklerindeki askerlerin psikososyal durumlarına dair bilgileri de aktardı.

- "Burası cehennem"

Karaya çıkarken yaşadıkları zorlukları betimlemek için günlük gazetelere gönderme yapması ve yine çıkarmada arkadaşlarının birer birer vurulmasını anlatması, Nightingale'in, işlerinin kolay olmayacağı zannına kapılmasına yol açtı.

Nightingale, karaya çıkarken yaşadıkları mücadeleyi, "hırpalanma, mermi sağanağı, ölüm kapanı, berbat bir gece, korkunç bir ateş altında, müthiş bir zayiat, çok kötü bir gece" gibi terim ve deyimlerle belirtti.

İngiliz subayının mektuplarındaki ifadelerden bazıları şöyle:

"Öyle zor bir Türk direnişiyle karşılaştık ki geri dönüşü yoktu. Bütün gün bombalandık ve Türk keskin nişancıları gece boyu ateş açtı, saldırıya uğradık fakat moralimiz yerinde. Güney Afrika'da üç yıl içinde kaybettiğimizden daha fazla sayıdaki subay ve askerimizi, Çanakkale'ye çıkan bu taburda ilk üç gün içinde kaybettik. Karanlıkta, cesetleri örseliyor ve üzerine basıyorduk. Hava aydınlandığında şok içinde, en son Malta'da gördüğüm ve birlikte hoşça vakit geçirdiğim İskoç Krallığı Sınır Birliğinden bir subayın parçalarını toprağa gömüyordum. Times gazetesi, Binbaşı Jarret'ın öldürüldüğünü ve 5 kişinin de yaralandığını bildirmiş. İlk gün 20 subayını kaybeden Lancashire Tugayı gibi birçok bölüğün adı bile bu gazetede geçmiyor. Oysa Dublinliler tam liste halinde verilmiş. Sanırım gazetedekiler burada hiçbir şey olmadığını göstermeye çalışıyor ve Türklerle bir sürtüşme varmış gibi hareket ediyorlar. Halbuki burası cehennem ve idare edilmesi mümkün değil. Burada Fransa'da 5-6 ayını geçirmiş ve doğruca Mons şehrinde çatışmaya katılmış olan birçok subay ve asker var. Hepsi de orada yaşandıkları mücadelenin, burada olanlara ve son 14 günde yaşadıklarımıza kıyasla bir piknik olduğunu söylüyordu."

Zaman içinde savaşın muazzam büyüklüğü, Nightingale'in kelimelerine, "Nasıl kurtulduğumuzu bilmiyorum. Elbiselerimin her tarafında kurşun ve biri dürbünümden, diğeri kemerimden geçmiş iki süngü izi var" cümleleriyle yansıdı.

Gelibolu Yarımadası'nda artan başarısızlığın, İngiliz askerlerinde mücadelenin kaybedildiğine yönelik kanaat oluşturduğu, Nightingale'in 26 Ağustos 1915 tarihli mektubunda, "Hiç şüphe yok ki bu arazi üzerinde bütün kartlarımızı açık bir şekilde oynadık ve başarısız olduk. Fırsatı kaçırmıştık ve buraya gelenlerden ayrı başka ordular gelmiş olsaydı sanırım onlar daha başarılı olurdu" ifadesiyle bu coğrafyada sona yaklaşıldığını ortaya koydu.

- "Ülkesinin çıkarlarına hizmet etme düşüncesi"

Mektupları inceleyip analiz eden Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yahya Yeşilyurt, dünya tarihi ve bakımından savaşın uzamasının uygun görülmediğini söyledi.

Çanakkale Savaşları'nın, Türk tarihi açısından bakıldığında, son demlerini yaşayan "hasta adam"ın savunma durumunda neleri başarabileceğinin bir göstergesi olduğunu vurgulayan Yeşilyurt, "Çanakkale'de ortaya çıkan direniş ve milli ruh, daha sonra Anadolu'da meydana gelecek işgallere karşı direnişin de nüvesini oluşturdu" dedi.

Yeşilyurt, Nightingale'in diş kaybı yaşamasının, savaşların getirdiği sağlık sorunlarını ortaya koyduğunu anlattı.

Gelibolu Yarımadası'nda İngiliz askerlerinin ruhsal durumlarının da büyük yıkıma uğradığına işaret eden Yeşilyurt, şöyle konuştu:

"Beslenmek ve enerji ihtiyacını karşılamak için çikolata tüketimi veya savaşın getirdiği psikolojik travmalar nedeniyle çenenin aşırı sıkılması, Guy Warneford Nightingale örneğinde görüldüğü gibi askerlerin ağız ve diş sağlığında problemlere yol açmış olabilir. Dolayısıyla 'Savaşın kazananı olmaz' ifadesi en veciz şekliyle bu durumu özetlemektedir. Türk askerlerinde vatanına hizmet veya toprağını yabancıya vermemek duygusu olduğu gibi yabancılarda da ülkesinin çıkarlarına hizmet etme düşüncesi bu mektuplardan açıkça anlaşılmaktadır. Savaşta tıpkı Türk Ordusunda olduğu gibi İngiliz Ordusunda da din adamlarının olduğu ve askerleri çarpışmak için cesaretlendirici vazifeler üstlendiği görülmektedir. Çarpışmanın ilk zamanlarda verdiği heyecan, zamanla savaşın dinamik halini kaybetmesiyle yerini durağan hali kabullenişe itmiştir. Bu durum, İngiliz askerlerinin ruh hallerinin bozulmasına yol açmıştır."