İngiliz menşeli The Guardian gazetesi, 24 Haziran seçimleri öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye ve dünya için tehdit" olduğunu savunarak, seçmene "Erdoğan'ı iktidardan düşürün" çağrısı yaptı.

Batı medyasının 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimiyle ilgili haberlerinde Türkiye'deki siyasi ortam ve ekonomiye ilişkin yorumlarının çoğu zaman objektif olmayan bir tutumla okuyucularına sunması dikkati çekti.

İngiliz gazetesi The Guardian'da "Erdoğan hem Türkiye hem de dünya için tehdit" başlığıyla Simon Tisdall imzasıyla yayınlanan analizde, Türkiye'nin Suriye, Ortadoğu ve dünyada giderek daha önemli bir aktör olduğu bunun ise bölge için riskler oluşturduğu savunuldu. Türkiye'nin Avrupa ve ABD'nin artık dostu olmadığı ve Rus lider Vladimir Putin'le yakınlaşmasının risk oluşturduğu iddia edilen analizde, Erdoğan'ın yeniden seçilmesi durumunda Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin daha da gerileceği öne sürüldü. Yazıda ayrıca Türk seçmenine de seslenilerek "Erdoğan'ın bu nedenlerden dolayı iktidardan düşmesi gerektiği ve oyların buna göre verilmesi" çağrısı yapıldı.

Türkiye'deki seçimleri yakından takip eden Batı'nın, medya aracılığıyla zaman zaman bir seçmen edası ve "oy" verme güdüsüyle hareket ederek seçimde kendi destekledikleri adayları öne çıkardığı tarafgir tutumu gözlendi.

Partilerin ve liderlerin seçimlere ilişkin kampanya süreçlerini, söylemleri, hedefleri, yarışan taraflar arasındaki gerilimleri aktarmakla kalmayan batılı medya kuruluşları, oluşturmak istedikleri lider imajı ve seçim sonucuna yönelik beklentileri ile de seçimlerde yönlendirici bir aktör olma hedefiyle öne çıktı.

Bazı medya kuruluşlarının seçim tarihinin açıklanmasının ardından Türk ekonomisini bekleyen riskleri ve gerilimleri yoğun bir şekilde provakatif bir dille kaleme alması dikkati çekti. Batı'nın, derecelendirme kuruluşları ve ekonomi dergilerinden farklı olarak Türkiye'nin sosyolojik tabanına ve seçmen psikolojisine yönelik tespitleri seçim sürecinde önemli bir oyun kurucu aktör olma arzusunda olduklarını gösterdi.

The Guardian gazetesinin dışında birçok yabancı yayın kuruluşunun da Türkiye'deki seçimlere yönelik olumsuz tutumu dikkati çekti.

ABD'li yayın kuruluşu CNN International, "Erdoğan'ın erken seçimlerdeki kumarı geri tepebilir" başlığıyla yayınladığı haberde, Recep Tayyip Erdoğan'ın yoğun bir şekilde eski Türkiye'yi anlatarak yürüttüğü seçim kampanyasının şimdiye kadarki en güçlü muhalefetle karşılaştığı için geri tepebileceğini savundu. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Erdoğan'a itham ettiği "yorgun ve kibirli" ifadelerini ön plana çıkaran medya kuruluşu, özellikle Erdoğan'a muhalif seçmenlerle yaptığı görüşmelere yer verdi. CNN International, "Erdoğan'ın büyüme ve ilerlemeye ilişkin övücü ifadeleri Türk halkının son dönemde ekonomik dalgalanmayı yakından hissetmesiyle beraber büyüsünü biraz kaybetti." iddiasında bulundu.

ABD menşeli yayın kuruluşu Bloomberg ise yaptığı röportajlar üzerinden kaleme aldığı "Gençler Erdoğan'ın Türkiye'sinden rahatsız. Tek bildikleri ülkeleri" başlığıyla yayınlanan yazıda, çoğunluğu genç olan neslin politik hafızasının güçlü olmadığı ifade edildi. Haberde, bu yüzden gençlerin oy tercihlerinde reformlar ve teknik gelişmelerden ziyade hayallerinin etkili olacağı yorumu yapıldı. Röportaj yapılan başörtülü bir üniversite öğrencisinin "Bugünün dünyasında yaşıyoruz, geçmişte ne gibi sorunların olduğunu gerçekten önemsemiyorum." ifadelerine yer verilen haberde, başka bir gencin, "Gelişmiş toplumların çok uzağındayız." sözleri aktarılarak muhafazakar genç neslin yaşam tarzı ve hayalleri üzerinden Türkiye'de bir değişim talep ettiği izlenimi öne sürüldü.

Seçim sürecinde kaleme aldığı birçok analiz ile seçimlerde Erdoğan karşıtı tavrını gizlemeyen İngiltere merkezli ekonomi dergisi Economist de Türkiye'deki seçimlerin ekonomik analizinden ziyade olası siyasi sonuçlarına odaklandı. Dergi, Erdoğan'ın seçilmesi durumunda oldukça olumsuz bir tablonun ortaya çıkacağını savundu. Economist dergisi ayrıca "Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin kazanması durumunda tek adam rejimine geçişin tamamlanacağı" iddiasında bulundu. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması fakat partisinin parlamentodaki çoğunluğunu kaybetmesinin ülkeyi siyasi bir çıkmaza sürükleyebileceği öne sürülen dergide, yeni bir erken seçim ihtimaliyle ülkenin daha fazla siyasi türbülansa girebileceği savunuldu.

Batı medyasının Türkiye karşıtlığı Batı'nın jeopolitik ve ekonomik çıkarlarıyla ilintili

TRT World'ün hazırladığı "2018 Türkiye Seçimlerinin Ana Akım Batı Medyasındaki Yansımaları/ Patterns of Western Mainstream Media Coverage during Turkey's 2018 Elections" başlıklı raporda, Batı medyasının Türkiye'deki seçimlere taraflı yaklaşımına ilişkin, "8 Nisan-5 Haziran aralığında yapılan haberlerin yüzde 56'sında Türkiye'deki siyasal sistem ve ülke liderliğine dair yanlış bilgiler bulunduğu, yüzde 38,8'inin de verileri bariz şekilde çarpıtarak Türkiye ekonomisini karaladığı ortaya çıktı." ifadelerine yer verilmişti.

Agence France Press, Associated Press gibi haber ajanslarıyla Washington Post, New York Times ve The Guardian gibi gazetelerin tutumlarının incelendiği 20 sayfalık çalışmada, Batı medyasının Türk ekonomisine yönelik olumsuz tablosu vurgulandı. Raporda bu yayın kuruluşlarında "otoriterlik" ve "belirsizlik" kavramları üzerinden seçimlerde taraf tutarak objektif değerlendirmelerden uzak yazılar kaleme alındığı ortaya konmuştu.

Özellikle finans ve iş çevrelerine, "ekonomik olarak kırılgan" bir Türkiye imajı çizildiği belirtilen rapora göre, bu bakış açısı Batılı ülkelerin jeopolitik ve ekonomik çıkarlarıyla doğrudan ilintili olarak ifade ediliyor.