Çetin, “Davanın başlangıcından beri olayın örgüt işi olduğu belliydi. Bunun arkası var. Örgütün arkası aydınlatılmalı. 6 yıl sonra ilk noktaya geri döndük. Ne yazık ki bu da insanı üzüyor.” dedi.

Yargıtay, Hrant Dink cinayeti davasında, 19 sanık hakkında verilen kararla ilgili bir tebliğname hazırladı. Tebliğnamede, Olayın sıradan bir adam öldürme eylemi olmadığı ifade edilerek, dosyadaki eylemlerin, ‘devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak, otoriteyi zaafa uğratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, huzursuzluk ortamına zemin hazırlamak, ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmak” için yapıldığı belirtildi.

Ayrıca, tebliğnamede ''Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, sanıklar tarafından gerçekleştirilen 19 Ocak 2007 tarihinde sırf başka din ve milliyetten olması nedeniyle Fırat (Hrant) Dink'in öldürülmesi, sistemli, planlı ve organize olarak bir örgüt faaliyeti kapsamında, devletin birliğini bozmaya yönelik eylemler olarak değerlendirilmelidir.'' ifadeleri yer aldı.

‘OLMASI GEREKEN BUYDU’

Dink’in öldürülmesinin 6. yılında cinayet ile ilgili bir sempozyum düzenlendi. Sempozyum öncesi konuşan Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesini, “Olması gereken buydu. Savcılığın kararının yerinde olduğunu düşünüyorum.” sözleriyle karşıladı.

Tebliğnamenin, örgütün varlığını ve Sanık Erhan Tuncel’in olaydaki rolünü saptaması açısından önemli olduğunu düşündüğünü aktaran Çetin, “Kuşkusuz tebliğnamede katılmadığımız yönler de var. Örneğin sanıkların yargılanacağı sevk maddesinin yorumuyla ilgili bazı çekincelerimiz var.” diye konuştu.

‘DEVLETİN DEĞİL, TOPLUMUN BİRLİĞİNİ BOZMAK AMAÇLANIYOR’

Savcılığın tebliğnamesinde, yer alan ‘Devletin birliğini bozmak’ şeklindeki maddenin cinayet sonrası söz konusu olmadığını söyleyen Çetin, “Devlet bir tüzel kişiliktir. Oysa tebliğnamenin diğer taraflarına baktığımızda toplumun birliğini bozmanın amaçlandığını görüyoruz. Aslında toplumda yaşayan grupların bir arada esenlikli bir şekilde yaşamalarını engellendiğini görüyoruz. Bu nedenle bunlar teknik ayrıntılar kuşkusuz.” İfadelerini kullandı.

Davanın başlangıcından beri olayın örgüt işi olduğunun belli olduğunu dile getiren Çetin, “Hatta biz ‘Örgüt bunlardan ibaret değil, bunun arkası var. Örgütün arkası aydınlatılmalı.’ diye çok çabaladık. 6 yıl sonra ilk noktaya geri döndük. Ne yazık ki bu da insanı üzüyor.” dedi.

‘TEBLİĞNAMEDE SAVCI, DERİN YAPININ DEVLETİN İÇİNE SIZDIĞINI ANLATIYOR’

Yargıtay başsavcılığının tebliğnamesinde çok önemli saptamaların da olduğunu vurgulayan Çetin, “Tüm bunlar için 6 yıl beklemek gerekti. Bu acı. Bundan sonraki süreçte, bu sanıkların dahil olacağı bir yargılama gözüküyor. Oysa yine tebliğnamede belirtilen bir konu var. Susurluk kararından alınan bir mesaj var. Bu örgütün devletin içine kadar uzandığını ve bunları ortaya çıkarmanın devletin görevi olduğu anlatılıyor. Savcılık buna da işaret etmiş. Buradan yürümek lazım.” şeklinde konuştu.

‘KAMUOYU DİNK CİNAYETİNİN AYDINLATILMASINI İSTİYOR’

Hrant Dink cinayeti öncesi cinayetlerin kısa sürede unutulduğunu ancak, İlk defa bir siyasi cinayetin (Dink cinayeti) toplum tarafından unutulmadığını kaydeden Çetin, “Kamuoyu bu cinayetin aydınlatılması için davanın arkasında durdu. Gazeteciler, aydınlar, yazarlar, bu ülkenin iyi insanları cinayetin aydınlatılmasını istiyor. Bu konudaki kararlılık umut verici. 6 yıl sonra bile kamuoyu bunun peşinde. Demek ki biz bu konuda daha kararlı olursak, bu ülkede pek çok şeyi değiştiririz. Lütfen ülkemizin demokratikleştirilmesi için bu devletin dönüşümü için elimizden geleni yapalım. Bu bir fırsat. Bu fırsatı kaçırmayalım.” diye konuştu.