2 oğlunu birden kaybeden dede, şimdi 3 minik çocuğa babalık yapıyor. Geride kalan yetimlerden Hamza henüz bir yaşında.

 

Hamza, Ahmed ve Emine... Üç küçük çocuk. Kaldıkları çadırkentin yanındaki arazide arkadaşlarıyla oynuyorlar. Suriye'deki katliamdan, Türkiye'ye neden geldiklerinden haberleri yok. Geçen hafta babaları Heysam'ın, Beşşar Esed'in adamları tarafından kurşuna dizildiğini anlayacak yaşta bile değiller. Hamza daha bir yaşında, dedesi Ahmed Marandi'nin kucağından inmiyor. Soğuktan yanakları kızarmış, gözünden yaş geliyor ama o buna hiç aldırmıyor. 3 yaşındaki Ahmed ve 5 yaşındaki Emine de baharın ilk günlerinde açan çiçeklerden topluyor. Çiçekleri bir demet haline getirmişler, ellerinden bırakmıyorlar. 3 minik yavrunun dedesi Ahmed Marandi iki oğlunu kaybetmiş ama metanetini koruyor: "Sabredenleri müjdele, diyen Allah var. Sabrediyoruz. Bir gün bu zulüm bitecek."

 

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in katliamından Türkiye'ye kaçan mültecilerin acı hikâyeleri yürek burkuyor. Geçen yıl Türkiye'ye gelen ve çadırkentte yaşayan 64 yaşındaki Ahmed Marandi bir hafta önce iki oğlunu kaybetmenin acısını yaşıyor. Oğulları Heysam ve Firas'ın kız kardeşlerini getirmek için 6 arkadaşı ile Suriye'ye gittiğini anlatan baba Marandi, geriye dönebilen bir kişiden iki oğlunun köy meydanında kurşuna dizildiği haberini aldıklarını söylüyor. Ahmed Marandi'nin 8 çocuğu var. 3 oğlu ve 3 kız çocuğu ile geçen yıl zulümden kaçıp Türkiye'ye sığınmış. Adını vermek istemediği bir çadırkentte kalıyor. Baba Marandi, iki çocuğunun Suriye'ye gitme hikâyesini şöyle anlatıyor: "Heysam ve Firas, 10 gün önce geride kalan kız kardeşlerini getirmek için sınıra 7-8 kilometre uzaklıktaki köyümüz Hamami'ye gitti. Yanlarında 6 kişi daha vardı. Sadece bir kişi geri dönebildi. Aldığımız bilgiye göre çocuklarımın da içinde olduğu 16 kişiyi Esed'in adamları köyün ortasında önceki cumartesi günü katletmiş. Köylülerin gözü önünde kurşuna dizmişler. Cesetler köy meydanında bekletilmiş. Cenazelerini de saatler sonra alabilen akrabalarımız defnetmiş." Oğlu Heysam'ın çocuklarını yanından hiç ayırmayan dede Marandi, Esed'in yetim kalan torunlarının babasına nasıl kıydığını soruyor? "Bir yıldır bir katliam var. Binlerce çocuk, anne ve babasını kaybetti. Çocukları bile öldürüyorlar." diyen Ahmet Marandi, şimdi torunlarına babalık görevi yaptığını dile getiriyor. Kızlarını getirmek için giden iki oğlunun şehit olduğuna inanan baba Marandi, "Çocuklarım kardeşleri için gitti. Ama dönemediler. Onlar üzerine düşen görevi yaptı ve şehit oldular. Bu yaşımda ben de kızlarımı getirmek için giderdim. Ben Esed'in babası Hafız Esed'in yaptığı zulmü de yaşadım. Şimdi sabretmekten başka çaremiz yok. Allah'a dua ediyoruz. Bu zulüm bitecek." şeklinde konuşuyor.

 

Suriye ordusu halkı kalkan yaptı

 

Baba Marandi'ye Heysam ve Firas'ın öldürüldüğü haberini Muhammed Abdürrezzak İbrahim vermiş. Birlikte sınırı geçtikten sonra ayrıldıklarını, kendisinin bir süre sonra Hamami köyüne ulaştığını belirten İbrahim, köy meydanında karşılaştığı korkunç manzaranın etkisinden hâlâ kurtulamamış: "16 kişi kurşuna dizilmiş yerde yatıyordu. Heysam ve Firas da onların içindeydi. Askerler cesetleri 'teröristleri görün' diyerek 7 saat köy meydanında bekletti. İlk önce sahip çıkamadık. Ayrıldıktan sonra cenazeleri alabildik. Akrabaları ile birlikte defnettik." Abdürrezzak İbrahim, çok zor şartlarda sınırı geçtiklerini, köye ancak 3 günde ulaşabildiklerini kaydediyor.

 

(ZAMAN)