Feyzioğlu, adli yıl açılış töreninde yaptığı açıklamaları eleştiren ve kendisine 'Koltuğa çoğunlukçu yöntemlerle geldiği' yakıştırmasında bulunan Sadullah Ergin’e cevap verdi. Seçimlerinin çarşaf liste ile yapıldığını açıklayan Feyzioğlu, “Bizim çarşaf listemiz, Sayın Bakan’ın milletvekili seçildiği genel seçimlerden çok daha demokratiktir. Eminim ki, bu gün çarşaf liste olsa idi, iktidar ve muhalefet partisinden de milletvekillerinin önemli bir kısmı herhalde parlamento da olmazdı. Çünkü, çarşaf liste bire bir tanıdıklarına oy vermesidir. Bizim seçimimiz, demokratik bir şekilde olmuştur.” dedi.

    Feyzioğlu, sabah Ankara Barosu’nun düzenlediği 'Yeni Adli Yıldan Beklentiler' konulu konferansa katılmadan önce gazetecilerin sorularını cevapladı.

    Bir gazetecinin dünkü adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşmaya cevap veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıklamalarının hatırlatması üzerine Feyzioğlu, dünkü konuşmasında “Bindikleri dalı kesmesinler. Birlikte yaşamayı öğrensinler. Kendilerini eleştiren demokratik kitle örgütlerini yok etmeye, çalışmasınlar.” dediğini hatırlatarak bu cümlesinin üzerinden 33 dakika geçmeden, Bakan Ergin tarafından ağır bir salvoya ve “Senin yetkilerini budarım. Seçim yöntemini de değiştiririm. Canımı sıkan bir açıklama yaptın.” şeklindeki bir açıklamaya, maruz kaldıklarını savundu. 

    Bakan’ın ifadelerinin Türkiye’deki demokrasinin ölçülerine dönük ifade ettiklerinin ispatı olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, bunu ispatladığı için Bakan Ergin’e de teşekkür etti. Feyzioğlu, Bakan Ergin’in ‘Kendisi de çoğunlukçu sistemle seçildi. ’açıklamasına da cevap verdi. 

    Kendisinin sandıktan sandığa demokrasinin, gerçek demokrasi olduğunu anlattığını, Bakan’ın sandıktan sandığa bir demokrasi modelinin anladığını kaydeden Feyzioğlu, “Ergin’in sandığın nasıl olması gerektiğini anlattığını belirtti. Kedilerinin, ‘Çoğunlukçu, katılımcı demokraside, herhangi bir kanun yaparken demokratik kitle örgütlerine sorun, basının haber verme özgürlüğünün önünü açın.’ dediklerini ifade eden Feyzioğlu, “Tamam peki. Sandığa gelelim. Yalnız avukatlık kanununu doğru okumamız lazım. Avukatlık kanunu, siyasi partilerin seçimlere girmesine izin veren bir kanun değildir. Baroda, siyasi partiler seçimlere girmez. Barolarda seçimlere bireyler girer. Bireylerde kendi aralarında fiili gruplara girebilirler. Bu fiili grupların, resmiyeti yoktur. Siyasi parti değildir. Sayın Bakan bunu, milletvekilleri genel seçimleri ile karıştırdı. Bizim seçimlerimiz, çarşaf liste ile yapılır. Bu listeye avukat olan herkes adaylığını koyup, seçilme hakkına sahip olur. Ama aramızda bazıları, seçimlerde kolaylık olması için çarşaf liste yapar. O anahtar listeler, çarşaf listenin olduğu her yerde vardır, Bizim çarşaf listemiz, sayın Bakan’ın milletvekili seçildiği genel seçimlerden çok daha demokratiktir. Eminim ki, bu gün çarşaf liste olsa idi, iktidar ve muhalefet partisinden de milletvekillerinin önemli bir kısmı herhalde parlamento da olmazdı. Çünkü, çarşaf liste bire bir tanıdıklarına oy vermesidir. Bizim seçimimiz, demokratik bir şekilde olmuştur.” diye konuştu.

    "DEDİĞİNİ HÜKÜMETİNE YAPSIN BAKANLIKLARIN YARISI MUHALEFETİN OLUR"

    Ergin’in yürütme organının, yönetim kurulunun da gruplara göre belirlenmesini istediğini hatırlatan Feyzioğlu, bütün kanuna aykırı, yanlış açıklamalara rağmen Ergin’in istediğini, “Dediğini kendi hükümetine uygulaması” şartı ile yerine getirebileceğini belirtti. Bunun uygulanması durumunda, sonucun, bakanlıkların yüzde 50’sini muhalefet partilerine bırakılması ile sonuçlanacağını anlatan Feyziğlu, şöyle devam etti: “Demokrasiden bunu anladıysa Sayın Bakan, 'baronun yürütme organı, yönetim kuruludur. Türkiye’nin yürütme organı, hükümettir.' Dediğini kendi hükümetine yapsın. Bakanlıkların yarısını muhalefet partilerine dağıtsın. Bu dediği ne kadar anlamlı veya anlamsız ise sayın bakanın önerileri de o kadar anlamlı veya anlamsızdır. Kendisi karar versin”

    "BAKAN İKTİDARI EZEREK KULLANACAĞINI DEMEK İSTEDİ"

    Konuşmasında, “Türkiye’yi mezheplere bölmeyin, yüzdelere bölmeyin. Mısır’da, Suriye’de Rojava’da olanları kınamak ve dünyaya karşı katliamlara karşı ayağa kaldırmak istiyorsanız, kendi ülkenizde demokratik haklarda lider olun. Kendi ülkesinde, demokratik barışçıl gösteri hakkını kullananlara, plastik mermilerle, gaz bombaları ile karşılık veriyor, sokak ortasındaki vatandaşları, polis sopaları ile öldürüyor ve ardından bunu gurur tablosu olarak sunuyorsanız, çağdaş dünya söylediklerinizi ciddiye almaz. Türkiye’nin demokrasi ve insan haklarında liderliğe oynaması lazımdır. Gelin bunu birlikte yapalım.” dediğini de hatırlatan Feyzioğlu, “Bu içten bir çağrıydı. Bütün bunlara bir cevap değil de. ‘Ben senin seçim sistemini değiştiririm’ diye, karşılık verildiğinde, iki sonuçtan biri ortaya çıkmaktadır: Ya dediklerim kabul edilmiştir. Tamam, biz bugüne kadar çok yanlış yaptık, bunlara cevap vermeyi bile gerek görmüyorum, haklısın denmiştir ya da ‘Sen ne söylersen söyle. Mutlak iktidarımı, ezerek kullanmaya devam edeceğim.’ Hangisi olduğunu birlikte göreceğiz.” ifadelerini kullandı.