Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Temmuz'dan bu yana tutuklu bulunan Zahid Akman, Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, İzzet Kurum ve Ali Solak'ın tahliyesine karar verdi 

'Deniz Feneri e.V' bağlantılı soruşturma kapsamında 11 Temmuz'dan beri tutuklu olan 6 kişi dün serbest bırakıldı. Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ile birlikte Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik, Yönetim Kurulu üyesi İsmail Karahan, İzzet Kurum ve Ali Solak, Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararıyla tahliye edildi. 

Sanıkların avukatları Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebiyle başvuruda bulunmuş, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş'ın, tahliye taleplerinin reddi yönündeki mütalaaları üzerine mahkeme, tahliye istemlerini reddetmişti. Bunun üzerine, 6 ismin avukatları, mahkemenin kararına, bir üst mahkeme olan Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde itirazda bulundu. Mahkeme, itirazı yerinde görerek şüphelilerin tahliye edilmesine karar verdi. 

Mahkeme, şüphelilerin tutuklanmadan önce imkanları olmasına rağmen yurtdışına kaçma girişiminde bulunmadıklarını, delillerin toplandığını, tanık ve mağdurlara baskı ihtimalinin kalmadığına vurgu yaparak, 'Tutuklamanın amacına ulaştığını ancak bu halin devam etmesi durumunda bunun cezaya dönüşeceğini' belirtti. Mahkemenin kararı kesin olup, tahliyelere yeni delil bulunmadığı takdirde savcıların itiraz etme durumu bulunmuyor. Soruşturma kapsamında cezaevinde sadece Muzaffer Şafak ve Harun Kapıyoldaş kaldı. 

KAÇSALARDI KAÇARLARDI 

Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Akçam, tahliye kararında, şüphelilerin tamamının, soruşturma esnasında defalarca yurtdışına çıkarak geri geldikleri, bu nedenle kaçma şüphelerinin de ortadan kalktığını dile getirdi. Kaçma ihtimalinin adli kontrolle de denetlenebileceği belirtilen kararda; şüphelilerin tutukluluk durumlarından istenilen amaca ulaşıldığı ancak bu tedbirin devamının cezaya dönüşeceğine dikkat çekildi. Soruşturma kapsamında ifadelerin tamamının alındığı da kaydedilerek, şüphelilerin, yurt dışı yasağı konularak bırakılması gerektiği belirtildi. 

CEZAEVİNDE 2 KİŞİ KALDI 

Mahkemenin kararıyla 8 olan tutuklu sayısı 2'ye düştü. Soruşturmada halen cezaevinde Harun Kapıyoldaş ile Muzaffer Şafak bulunuyor. Bu iki isminde pazartesi günü tutukluluklarına itiraz edecekleri öğrenildi. Soruşturma yaklaşık 3 yıldır devam etmesine rağmen, delillerin bilirkişi raporunun bulunmadığı, tercüme işleminin sürdüğü, mahkeme kararında soruşturmayı yürüten savcılar tarafından tahrifat yapılması gibi birçok sorunla devam ediyor. Soruşturmayı yürüten basın savcıları Nadi Türkaslan, Abdülvahap Yaren ve Mehmet Tamöz Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında HSYK tarafından soruşturma başlatıldığı için dosyadan el çektirilmişlerdi. HSYK'nın kovuşturmaya izin verdiği savcılardan alınan dosya Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş'a verilmişti. 

Kılıçdaroğlu rahatsız: Tuz koktu 

Deniz Feneri davasının başından beri tarafı gibi davranan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, davanın sanıklarının tahliyesi için 'tuz koktu' değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, "Bu yargının siyasallaştığının ve kararların siyaseten verilmeye başlandığının en somut göstergesidir. Sonucu, tahliyeleri adaletin gücü değil, gücün adaleti belirlemiştir" dedi. CHP Lideri aralarında RTÜK eski Başkanı Zahid Akman'ın da bulunduğu 6 kişinin serbest bırakılması ile ilgili olarak dün bir açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri e.V soruşturması sanıklarının tahliyeleri için "Perşembenin geleceği çarşambadan belliydi" yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu, savcıların görevden alınarak soruşturmaya müdahale edildiğini iddia ederek, yapılacak aramaların da şüphelilere bildirildiğini savundu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Savcılar görevden alındı. Bu arada yapılacak aramalar konusunda sanıklar, şüpheliler uyarıldı, arama kararı sızdırıldı. Yani tuz koktu." Öte yandan tahliyelerle ilgili olarak MHP'den de bir açıklama geldi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, yargılama sürecinin siyasal iktidarın baskısı ve karartması altında olduğunu iddia etti. Vural, hükümetin davayla ilgili 'endişeli' tavırlar içerisinde olduğunu ileri sürdü.