Çiçek, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı tarafından organize edilen ''Vefatının 150. Yılında Sultan Abdülmecid ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu''nun açılışında yaptığı konuşmada, Anadolu'ya ayak bastığı günden bugüne Türk milletine hizmet eden Sultan Alparslan'dan Atatürk'e ve bugüne kadar, millete eser bırakmış, varlıkları ile iftihar edilen devlet ve siyaset adamlarını, ilim, sanat ve kültür adımlarını rahmet, minnet ve şükranla andığını söyledi.

Sempozyuma konu dönemin, Türk tarihinin önemli bir bölümünde, önemli kararların alındığı, önemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olduğuna işaret eden Cemil Çiçek, şunları kaydetti:

''Bunları ne kadar doğru anlayabilirsek, düşünce kanaatlerimizi ne kadar sağlıklı bir temel üzerine oturtabilirsek, bundan sonraki tartışmalarımızı da ona göre daha doğru yaparız. Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın, Cumhuriyet kurulalı 88 yıl oldu. Cumhuriyet, Osmanlı'nın alternatifi değil, antitezi de değil. Tarihi süreç içerisinde yıkılmış, yok olmuş, tahrip olmuş bir coğrafyada yepyeni bir devlet kurma iradesinin sonucu ortaya çıkmıştır. Ben böyle düşünüyorum. Yanlışım varsa zaten tartışılacaktır. Dolayısıyla Osmanlı ile Cumhuriyeti karşı karşıya getirerek, bir yere varmamız söz konusu olmaz. Biri, diğerinin alternatifi değil, biri diğerinin antitezi de değildir. Kimse yanlış noktalardan giriş yaparak, bir istismar yapma çabasına, gayretine girmesin. Toplumda zaten yeteri kadar tartışılan konular var. Hiç olmazsa herkesin kabulü haline gelmiş konuları yeniden tartışmaya açmayalım.'

Meclis Başkanı Çiçek, sempozyumun konusunun başlığının belli olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Eksik bilgiyle, konuları nasıl tartıştığımız, nasıl itham ettiğimizin en açık göstergesi. Bu toplantıyı 18 Kasım'da yapıyoruz, 17 Kasım'da cereyan etmiş bir olay ile irtibat kurularak, sanki bu toplantı 17 Kasım'da yapılıyor diye makaleler yazılmaya, konuşmalar yapılmaya başlandı. Zengin bir tarihe sahibiz. Aynı zaman dilimi içerisinde, aynı gün, 365 günün hangi günü alırsanız alın, çok sevindiğimiz olaylar da cereyan etmiştir, çok üzüldüğümüz, hatırlamak istemediğimiz olaylar da cereyan etmiş olabilir. Üzüldüklerimizden yola çıkarak, sevinmemeli miyiz? Sevindiğimiz günler nedeniyle bizi üzen olaylar üzerinde hiç mi durmamalıyız? O zaman tarih ne işe yarar, tarihin anlamı ne olacak? halbuki siyasetin, devlet politikalarının yol haritasını, tarih ve tecrübe belirler. Böylesine, bin yıla yakın, bizim için yaşanmış, bu topraklarda yaşanmış tecrübelerden, birikimlerden biz istifade etmeyeceksek, kim edecek? Bu nedenle bu toplantıları bu çerçevede değerlendirmek, kimsenin Cumhuriyete, demokrasiye sadakatini sınama noktasındaki bir vesile olarak kabul etmemelidir.''

 

(AA)