BM, belli ülkelerin çıkarları ve vesayeti istikametinde değil, bütün insanlığın hukukunu korumayı esas almak üzere yeniden yapılanmak ve vizyonunu yenilemek zorundadır" dedi.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 66. Genel Kurulu'na hitap etti. Başbakan Erdoğan, konuşmasında 66'ncı Genel Kurul'un hayırlı sonuçlara vesile olmasını dileyerek şunları kaydetti:
"Başkanlığı üstlenen Sayın Nasır Abdülaziz Al-Nasır'ı tebrik ediyor, Sayın Joseph Deiss'e de sergilediği dirayetli başkanlıktan dolayı teşekkür ediyorum. Uluslararası toplumun da Birleşmiş Milletlerin de tarihi bir sınavdan geçtiği bir dönemdeyiz. Açık söylemek zorundaydım ki; Birleşmiş Milletler, bugün insanlığın umutlarını insanlığın geleceğini tehdit eden korkulara galip kılacak bir liderlik sergileyemiyor. BM, belli ülkelerin çıkarları ve vesayeti istikametinde değil, bütün insanlığın hukukunu korumayı esas almak üzere yeniden yapılanmak ve vizyonunu yenilemek zorundadır.
BM'nin ve uluslararası toplumun acil sorunlar karşısında ne büyük acz içinde olduğunu geçtiğimiz ay Somali'de bizzat gördüm. Somali'de gördüğüm yoksulluğu ve acıyı tarif etmem imkansızdır. Duyarak konuşmuyorum, bizzat yerinde, bakan arkadaşlarla ailemle görmek suretiyle bir lokma ekmek ve bir damla su ihtiyacı karşılanmadığı için on binlerce çocuğun öldüğü 'Somali faciası' bir kaç kelimeyle veyahutla birkaç cümleyle geçiştirilecek bir konu değildir. Bu uluslararası toplum için yüz karasıdır. 20 yıldır yaşanan iç savaş Somali'nin bütün hayat kaynaklarını kurutmuş durumda. Somali halkı, dünyanın gö zü önünde adım adım ölüme sürükleniyor. Bugün uluslararası toplum, orada yaşanan acıyı adeta bir film gibi kayıtsızca seyrediyor."

-"SOMALİ'Yİ BU BÜYÜK DRAMIN KUCAĞINA ATAN YÜZ KIZARTICI TARİHLE DE YÜZLEŞMELİYİZ"-

"İnsanlığımızın test edildiği bu fotoğrafla acilen yüzleşmeliyiz" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sadece bugünün fotoğrafıyla değil, Somali'yi bu büyük dramın kucağına atan yüz kızartıcı tarihle de yüzleşmeliyiz. Zira, bu büyük buzdağının görünmeyen kısmında büyük insanlık suçları gizlidir. Bugünkü Somali gerç eği, Afrika'yı yüzyıllarca hegemonyası altında tutan sömürgeci zihniyetin açtığı derin yaraları da ortaya çıkarmıştır. O eski sömürgeci-kolonyalist anlayış ne yazık ki bugün ise menfaatinin olmadığı yere adımını atmayarak milyonlarca çocuğun bir lokma ekmeğe muhtaç olarak ölmesini seyrediyor. Açık söylüyorum: Somali'nin feryadını duymayan dünyada kimse barıştan, adaletten, medeniyetten söz edemez. Orada yaşanan acıyı anlatmaya hiçbir kelimenin takati yetmez.
Türkiye olarak Somali'ye de diğer dünya meselelerine de yaklaşımımı zı tamamen insani ilkeler üzerine bina ediyoruz. Bizler, milletimizin verdiği güçlü destekle Somali için kapsamlı bir yardım kampanyası başlattık. Biz, Türkiye olarak son iki ay içinde halkımızdan 300 milyon dolara yakın bağış topladık. Ayrıca ayni yardımların miktarını da şu ana kadar 30 milyon dolarının üzerine çıkardık. Acilen İslam İşbirliği Teşkilatı'nı İstanbul'da toplad ık ve bu toplantıda 350 milyon doların üzerinde taahhütte bulunuldu. Türkiye acil insani yardımların yanı sıra, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak altyapı tesislerini inşa etmekte de kararlıdır. Bu kapsamda yol, hastane, okul ve su kuyuları gibi ulaşımdan sağlığa ve eğitime, tarımdan balıkçılığa ve müteahhitlik sektörüne kadar çok geniş bir alanda projeler üstlenmektedir. Mogadişu'daki Büyükelçiliğimizi de yeniden hizmete açarak yardımların gecikmesine güvenlik sorunlarının bahane edilemeyeceğini dünyaya göstermiş olduk."

-"TÜRKİYE'NİN ÖNCÜLÜĞÜNÜN TÜM ULUSLARARASI TOPLUMA ÖRNEK OLMASI EN BÜYÜK ARZUMUZDUR"-

Erdoğan, Somali kaynaklı korsanlık ve terörizmle mücadelede sonuç alınabilmesi için de acilen iç savaşın durdurulması ve ülkenin demokratik birleşik bir yönetime kavuşması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Uluslararası toplumun dünyanın başka çatışma noktalarına gösterdiği ilgiyi Somali'den niye esirgediğini herkesin kendine sormasını özellikle istiyoruz. Somali'deki barış ve istikrarın tesisine bütün uluslararası toplumun çok acilen destek vermesi gerekiyor. Somalili kardeşlerimizi 20 yıldır içten içe kemiren iç savaş artık sona ermelidir. Bu bağlamda, Somalili liderlerin ulusal uzlaşı yönünde son dönemde kaydettikleri ilerlemeler bize gelecek için umut vermektedir. Somali, uluslararası toplum içinde hak ettiği yeri aldıkça, dünyada daha güvenli ve istikrarlı bir yapıya kavuşacaktır. Türkiye'nin Somali'ye yönelik yoğun çabalarının temelinde bu hassasiyet vardır. Somali'yi ayağa kaldıracak altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek ve kalkınmayı kalıcı kılacak siyasi barış ve istikrar ortamını sağlamak için gayret sarf ediyoruz. Bunu bir başka hesapla değil, sadece insani ve vicdani sorumluluğumuzun gereği olarak yapıyoruz. Türkiye'nin bu yöndeki öncülüğünün tüm uluslararası topluma örnek olması en büyük arzumuzdur."

"RUM YÖNETİMİ GERGİNLİK ÇIKARIRSA, GEREĞİNİ YAPARIZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi ilgili tüm taraflardan beklentimiz; Rum yönetiminin sadece adada değil, tüm bölgede gerginliğe neden olabilecek bu girişimlerinin durdurulması yönünde etkin çaba sarf etmeleridir. Aksi takdirde biz de gereğini yapacağız" dedi.
Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 66. Genel Kurulu'na hitap etti. Erdoğan, konuşmasında "Kıbrıs'ta yarım asırdır devam eden sorunun, artık adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüme kavuşması gerektiğini" vurguladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2004 yılındaki BM Planı, çözümün parametrelerinin belli olduğunu, ancak Rum tarafında çözüm iradesinin olmadığını göstermiştir. Türk tarafı, her zaman çözüm yönünde iradesini ortaya koymasına rağmen halen izolasyondan kurtulamamıştır. Buna rağmen, Kıbrıs Türk tarafı çözüme ve barışa olan bağlılığını korumuş, BM gözetiminde yeniden başlatılan müzakerelere iyi niyetle katılmıştır. Hedef, müzakerelerin bu yıl sonuna kadar sonuçlandırılması ve çözüm planının gelecek sene başında referandumlarda onaylanmasını takiben birleşik yeni Kıbrıs'ın Avrupa Birliği içindeki yerini almasıdır. Türkiye olarak biz de söz konusu takvim çerçevesinde bir an evvel çözüme ulaşılması için her tü rlü desteği vermeye devam edeceğiz. Ancak, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu buna izin vermediği takdirde, Kıbrıs Türk halkının geleceğinin bu şekilde ilanihaye sürü ncemede bırakılmasına artık daha fazla bir garantör ülke olarak izin vermeyeceğimizi de vurgulamak isterim. Rum tarafının içinde bulunduğumuz kritik aşamada, Ada'nın tek yönetimiymiş veya Kıbrıs Türkleri adına da karar verme yetkisi varmış gibi hareket etmesini kabul edemeyiz.
Rum tarafının kendi başına deniz yetki alanları belirlemeye, bu alanlarda petrol ve doğalgaz aramaya kalkışması, zamanlaması ve muhtemel sonuçları bakımından son derece sorumsuz bir davranıştır. Rum tarafının adeta bir kriz çıkarmaya yönelik bu tek yanlı hareketleri karşısında Türkiye ve Türk taraf ı sağduyu içinde hareket edecek, ancak uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını da koruyacaktır. Şimdi ilgili tüm taraflardan beklentimiz, Rum yönetiminin sadece adada değil, tüm bölgede gerginliğe neden olabilecek bu girişimlerinin durdurulması yönünde etkin çaba sarf etmeleridir. Aksi takdirde biz de gereğini yapacağız."

-"AZERBAYCAN TOPRAKLARININ YILLARDIR SÜREN HAKSIZ İŞGALİ ARTIK SONA ERMELİ"-

Azerbaycan topraklarının yıllardır süren haksız işgalinin art ık sona ermesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Yukarı Karabağ sorununun bu şekilde çözümsüz kalması asla kabul edilemez, uluslararası sorunlara, kangren haline gelmeden çözümler bulunması, hepimizin siyasi ve ahlaki sorumluluğudur" dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aynı şekilde, Keşmir ve şu anda adını sayamadığım pek çok dondurulmuş ihtilafın barışçıl çözümü için daha ciddi çaba gösterilmelidir. Öte yandan Balkanlarda barış ve istikrarın yolu Kosova'nın tanınmasından geçmektedir. Türkiye, her zaman Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan ilke ve hedeflerin takipçisi olmuştur. 2009-2010 Güvenlik Konseyi geçici üyeliğimiz esnasında da bu noktadaki samimiyetimizi gösterdiğimize inanıyor, bu dönemdeki etkin performansımızın 2015-2016 adaylığımız için de Türkiye'yi ön plana çıkardığını düşünüyorum.
Bu vesile ile bütün Genel Kurul üyelerinin 2015-2016 dönemi için Türkiye'nin Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine desteklerini beklediğimizi ö zellikle burada belirtmek isterim. Bu yıl ev sahipliği yaptığımız BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4'üncü Konferansı'nda kabul edilen İstanbul Eylem Planı'nın takibi konusunda da kararlıyız. En Az Gelişmiş Ülkelere yönelik olarak açıkladığımız ekonomik ve teknik işbirliği paketinin en kısa zamanda hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Ticaretten eğitime, tarımdan enerjiye kadar pek çok alanı kapsayan bu çalışmalarda bu ülkelere yılda 200 milyon dolar tutarında yardım yapmayı planlıyoruz. Bu ülkelerdeki doğrudan yatırımlarımızı 2015'te 5 milyar, 2020 yılında ise 12 milyar dolara yükseltmeyi öngörüyoruz. Güvenlik, kalkınma ve insan haklarına saygı, kalıcı barışın teminatı ve bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.
Türkiye, BM'in bu temel hedefleri doğrultusunda çalışmaya ve gelecek nesillere daha güvenli, müreffeh ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için elinden gelen her türlü çabayı sarf etmeye samimiyetle devam edecektir."