Timur EKİNGEN'in haberi

2000 yılından bu yana Emniyet ve adliyenin emanetinde bekletilen ve geçen ay Etnografya Müzesi’ne teslim edilen el yazması tarihi incilin, Arami dilindeki Barnabas İncili olduğu yönündeki tartışmalara Oxford Üniversitesi’nden de yorum geldi. Üniversite’de çalışmalarını sürdüren Süryani Araştırmacı, Dr. Mikael Oez, Türk basınının geniş ilgi gösterdiği eserin Barbanas İncili olamayacağını söyledi. On yıldır Süryanice dili ve edebiyatında araştırmalar yürüten ve dünyaca tanınan Profesörler David Taylor ve Sebastian Brock gibi isimlerle çalışan Dr Oez, Etnografya müzesinde bulunan el yazması İncil’in kamuoyuna yansıyan görüntülerinin eserin Barnabas İncil’i  olmayacağını net biçimde ortaya koyduğunu kaydetti. Söz konusu kitapta çarmıha germeyi anlatan haç işaretinin bulunduğunu ve bir bölümünde ‘Baba, Oğul ve Ruhul Kudüs’ inancını içeren teslisin görüldüğüne işaret eden Dr Mikael Oez sözlerini şöyle sürdürdü : “Sözde Barnaba İncil’inin, Hiristiyanlığın İsa’nın çarmıha gerildiği gibi temel prensiplerini inkar eden bir özelliği bulunduğu belirtiliyor. İsa’nın yerine kendisine ihanet eden Yuda’nın çarmıha gerildiğini ve Kuran’ın bunu teyit edip İsa’nın melekler tarafından göklere sağ olarak kaldırıldığını kaydetmesinden dolayı İslam dünyası tarafından büyük bir önem arzetmektedir. Oysa Ankara’da ortaya çıkan kitapta, çok net bir şekilde, çarmıha germeyi anlatan haç işaretini görmekteyiz. Ayrıca Barnabas İncil’inin teslisi de inkar ettiğine inanılıyor; kitabın basına yansıyan bölümlerde teslis de yer alıyor.”


EL YAZMASI KİTAP 1500 YILLIK DEĞİL


Süryani dilininin en yetkin uzmanlarından birisi olara kabul edilen Dr Mikael Oez, 1500 yıllık Barnabas İncili olduğu iddia edilen el yazması kitabın yaşına ilişkin çelişkiler bulunduğuna da işaret etti. Kitabın üzerinde yazıldığı materyalın deri olduğunun söylendiğini hatırlatan Oez, “Günümüze kadar gelmiş el yazması bütün Süryanice kitapların derisi tırşe edilmiştir. Bu kitabın derisi işe tırşe edilmemiştir. Ayrıca el yazması bütün Süryanice kaynaklarına baktığımızda, üzerinde yazılan materialın çok pahallı ve kıt olmasından dolayı, her sayfanın bütün boşluğu azamı derecede doldurulmuştur. Ankara daki kitapta bu mevcut değildir.” dedi.


Kullanılan mürekkebin tamamının altın içeren bir sıvıyla yazıldığına da dikkat çeken Dr Oez, dünyada mevcut bulunan bütün elyazması Süryanice kaynaklarıda sadece konunun başlığının altın sıvı ihtiva eden mürekkeple yazıldığını, metinlerin ise tamami ile sıradan kara mürekkeple yazıldığını kaydetti. Aslen Mardin-Midyat’lı olan Dr Oez, Etnografya müzesinde bulunan kitaba ilişkin diğer çelişkili noktaları da şöyle anlattı : “Bu kitabın otantizmini bozan bir başka husussa; kendisini rahip olarak tanıtan yazarın, çok net bir Süryanice ile, kitabı Ninewehdeki (Musul-Irak) bir manastırda, MS 1500 senesinde kaleme aldığını yazmaktadır. Türk basınında çıkan 1500 senelik zamanlama sanırım çok çiddi bir yanlış çeviriden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, yazıdaki ciddi imla hataları, yazarın bir rahip olamıyacağını işaret ediyor. Çünkü o dönemlerde böylesine kutsal sayılabilecek kitapları ancak kilisenın aydınları tarafından kaleme alınırdı.  Yazı dili konusundada burada zikredilmesi gereken bir husus daha var: kitabın bir bölümünde kullanılan Süryanice dili, Modern Asurice diye tanımlanan Süryanice nin Doğu dialektidir (halk dili). Süryanice nin bu dialekti tarihte ilk olarak MS 1840 lı yıllarda yazılmaya başlanmıştır. Bu tarihten önce bu dialekte hiçbir yazılı kaynağa rastlanmamıştır.”


BARNABAS İNCİL’İNE MÜSLÜMAN DÜNYASI ÖNEM VERİYOR


Süryanice’nin çok geniş olan dallarından birinde, özellikle el yazmalarında (manuskript) ayrıntılı araştırmaları bulunan Dr Mikael Oez, Barnabas İncil’inin Hristiyanlık dünyasının öğreti ve doktrinlerini sarsacağı yönündeki yorumlara da değindi. Hristiyan aleminde kabul gören ve  birbiriyle tamamen örtüşen Matta, Markus, Luka ve Yuhanna’nın İncillerinde, Barnabas İncil’inin aksine, İslam dininden ve Muhammed’in gelişinden kesinlikle bahsedilmediğini belirten Dr Oez, Barnabas İncili ve Muhammed’in gelişinden bahseden bir İncil olup olmadığı sorusunu ise şöyle yanıtladı : “Günümüzde, dünyada mevcut olan sözde Barnaba İncil nüshalarının en eskisi sadece MS 14/15. yüzyıla kadar gitmektedır. Bu da İslam dininin çıkışından en az 700 sene sonrasına tekabul ediyor. Bu nedenle, ilahi bir özellik taşımıyor. Onun içindir ki, Ankara’da ortaya çıkan bu kitabın 1500 senelik  (yani İslam’dan 100/200 sene önce) olduğunu kanıtlamak Türk ve İslam dünyası açısından çok büyük önem taşımaktadır. Dalında uzman olduğum Süryanice dilinin tek tanrılı dinlerde ne kadar önemli rol oynadığını görmek  heyecan verici. Özelikle, Hristiyanlık dini tarihinde, inkar edilmeyecek bir husus varki, oda Hristiyanlıkla ilgili yazılan ilk yazılar Süryanice dilindeydi. Süryanice Aramice’nin bir diyalekti ve İsa’nın bizzat konuştuğu anadildi.”