BERLİN - Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirmekte olduğu potansiyel aşının virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu bildirildi.

Şirketler tarafından yapılan ortak açıklamada, Kovid-19'a karşı BNT162b1 adlı aşı adayının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu belirtildi.

Aşı adayının 6 ülkede 43 bin 538 kişi üzerinde test edildiği belirtilen açıklamada, denemelerde şimdiye kadar ciddi bir güvenlik endişesi ortaya çıkmadığı vurgulandı.

Açıklamada, bu ayın sonunda acil durum onayı için ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne başvurulmasının planladığı ifade edilerek, bulgunun, herhangi bir Kovid-19 aşısının, ticari olarak ruhsatlandırmadan önceki son aşama olan 3. aşama denemelerindeki ilk bağımsız analizinin sonucu olduğu belirtildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen BioNTech Üst Yöneticisi (CEO) ve Kurucu Ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, küresel olarak aşının 3. aşama çalışmalarının ilk ara analizinin, aşının "Kovid-19'u etkili bir şekilde önleyebileceğine dair kanıt sağladığını" belirterek, “Bu inovasyon, bilim ve küresel iş birliği çabaları için bir zaferdir.” ifadesini kullandı.

Şahin, "10 ay önce söz konusu aşıyı bulma yolculuğuna çıktığımızda başarmayı arzuladığımız şey buydu. Özellikle bugün, hepimiz salgında ikinci bir dalganın ortasındayken ve birçoğumuz kısıtlamalara maruz kalırken, bu salgını sona erdirme ve hepimiz için normallik duygusunu yeniden kazanma yolunda bu dönüm noktasının ne kadar önemli olduğunu daha fazla anlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Pfizer Başkanı Albert Bourla da söz konusu gelişmeyi bilim ve insanlık için harika bir gün olarak nitelendirdi.

BioNTech, daha önce yaptığı açıklamada, 2020 sonuna kadar küresel olarak 100 milyon ve 2021 sonuna kadar yaklaşık 1,3 milyar doz aşı daha üretmeyi planlandığını duyurmuştu.

Pfizer ve BioNTech, söz konusu aşının tedariki için ABD, Avrupa Birliği, İngiltere, Kanada ve Japonya ile anlaşma imzalamıştı. Şirketler, ABD hükümetine bu yıldan itibaren 100 milyon doz aşı sağlamak için 1,95 milyar dolarlık bir sözleşme imzalamıştı.

'BÜTÜN AŞILARIMIZIN EKSİ 70 DERECEDE NAKLİYESİ SAĞLANACAK'

Gen aşılarının klasik aşılara nazaran nakliye ve saklanma koşullarının farklı olmasından dolayı özel tedarik zinciri gerektirdiğini de vurgulayan Şahin, çok düşük derecelerde muhafaza edilmesi gereken bu aşılar için, ileriki dönemlerde daha pratik çözümler üretmeye başlayacaklarını da anlatarak şu bilgileri verdi:

“Aşı piyasaya çıktığı taktirde en azından ilk aylarda (hızlı) pandemi tedariği açısından aşının çok düşük sıcaklıklarda nakli çok önem taşıyacak. Partnerimiz Pfizer ile yaptığımız işbirliği neticesinde, aşının dünya çapında dağıtım ağını oluşturacağız (Almanya ve ABD üzerinden). Bütün aşılarımızın eksi 70 derecede nakliyesi sağlanacak. Aşı merkezlerinde de eksi 70 derecede depolanabilecek. Ancak aşılamanın yapılacağı (daha küçük) merkezlere, normal buzdolaplarında ulaştırılabilecek ve sonraki 5 gün içinde aşılamanın yapılması gerekecek. Yani 5 gün boyunca normal buzdolaplarında da yaklaşık 5 derecede bozulmadan muhafaza edilebilecek. Bu, gerçekleştirilemeyecek kadar zor bir operasyon değil. Çünkü ilk aylarda pandemi sürecinde insanlar randevu ile sırayla aşı olacaklar. Sonraki aşamalarda ise daha stabil formülasyonlar üzerinde çalışacağız ve normal buzdolaplarında daha uzun süreler muhafaza edilebilmesini sağlayacağız. Böylece eczanelere dağıtımı ve doktrolara ulaştırılması da sağlanabilecek."

'AYDA 110 MİLYON DOZ İLE YIL BİTMEDEN 1.5 MİLYAR DOZ YAPILACAK'

Milyarlarca doz aşı üretebilmek için global çapta işbirlikleri ve anlaşmalar yaptıklarını vurgulayan Şahin, ilk hedefin 2021 yılı bitmeden 1.3 ila 1.5 milyar doza ulaşmak olduğunu söyleyerek “2021’in sonuna kadar 1.3 milyar doz aşı üretebileceğimizi düşünüyoruz. Aşıların tedariği için ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Kanada, Japonya, İngiltere ile anlaşmalar yaptık. Çin ile de işbirliği yapacağız. Planlanan bu üretimi sağlayabilmek için aynı zamanda Almanya Marburg’da yeni bir aşı üretim tesisi açtık. 1.3 milyar doz için bir hesaplama yapacak olursak, partnerimiz Pfizer’ın da ABD’deki işbirliği ile ayda 100-110 milyon doz üretebileceğiz ve yaklaşık 10 ay gibi bir sürede bu hedefe ulaşmış olacağız" dedi.

Şahin, "Aşı çıktığında her ülke alabilecek mi?" sorusuna ise, “Aşının sadece zengin ülkeler için değil, ekonomik durumu kötü olan ülkeler için de ulaşılabilir olması çok önemli. Biz WHO-COVAX platformunda, farklı seviyelerde bu konuyu tartışıyoruz. Şayet bir aşı başarılı olursa, tek bir aşı firması olarak değil, diğer firmalarla da birlikte çalışarak, Astra Zeneca, Moderna, BioNTech, Glaxo, Sanofi gibi, önümüzdeki 6 ayda, yani 2021-2022 döneminde, dünyanın her yerinde aşılama yapılabilmesine olanak sağlayacak milyarlarca doz aşı üreteceğiz. Ve ben inanıyorum ki bütün dünya aşıya ulaşabilecek" diyerek cevap verdi.

'VÜCUDUN HASTALIĞA KARŞI ÜRETTİĞİ ANTİKORDAN DAHA FAZLASINI OLUŞTURABİLİYOR'

Bilim insanlarına göre, aşı çalışmalarında öne çıkan konulardan biri de aşının antikor oluşturmasının yanı sıra T hücre yanıtı da geliştirip geliştirmediği. Çünkü antikorlar erken dönemde etki gösteriyor ve sadece o anlık enfeksiyonun gelişmesini önlüyor. Bağışıklık sisteminin hafızası olarak bilinen T hücreleri ise virüsle karşılaştığında daha geç dönemde etki gösterse de enfekte olmuş hücreyi öldürüyor. Böylece bağışıklık hafızası oluşuyor ve hücre her enfekte olduğunda yok edilerek yeniden enfeksiyona karşı koruma sağlanıyor.

Şahin, işte bu T hücre yanıtının, iyi bir aşı geliştirmek açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak “Aşının immün, yani bağışıklık yanıtı oluşturup oluşturmadığı, gerçekten çok önemli bir konu. Burada da iki tip immün yanıttan bahsedebiliriz. Biri antikor yanıtı. Bu, virüsü inaktive eder ve nötralize eder; yani etkisiz hale getirir. Biz, Faz 1 çalışmalarımızda bizim aşımızın antikor yanıtı ile virüsü nötralize ettiğini gözlemlemiştik zaten. Hatta Covid enfeksiyonunda, vücudun kendi ürettiği antikorlardan daha yüksek düzeyde antikor yanıtı oluşturduğunu tespit ettik. Ama bu aşı aynı zamanda T hücre yanıtı da (hücresel bağışıklık yanıtı) oluşturuyor. Biz inanıyoruz ki bu sonuçlara göre, bu aşı sadece virüsü kapıp hastalığa yakalan kişileri hastalığın şiddetinden korumayacak, aynı zamanda enfeksiyondan da koruyacak. Bu nedenle de T hücre yanıtı bir aşı çalışmasında hayati önem taşıyan bir özellik. Tüm bunları Faz 3'de tabii ki yeniden test ediyoruz" dedi.

'SALGINI ANCAK BU İKİ KOMBİNASYONU BİR ARADA BULUNDURAN AŞI BİTİREBİLİR'

Böylesine bir salgınla mücadelede sadece hastalığı şiddetli geçirmeyi önleyen bir aşının değil, hastalıktan koruma özelliği de sağlayabilecek bir aşının etkili olabileceğini belirten Şahin, “Bazı Covid-19 hastalarında çok düşük antikor yanıtı geliştiğini biliyoruz. Bazılarında ise hiç antikor oluşmuyor. Bu kişilerin sınırlı bağışıklığa sahip olduğu düşünülüyor. Bu da bu kişilerin enfeksiyona tekrar yakalanabileceği anlamına geliyor. Ama hastalığı daha düşük şiddette geçireceği düşünülüyor. Bu yüzden de aşıların vücutta yeterli düzeyde antikor yanıtı oluşturması çok çok önemli. Ama mükemmel bir aşının, vücutta hem yeterli düzeyde antikor, hem de T hücre (hafıza hücresi) yanıtı oluşturması gerekiyor. Ancak bu iki kombinasyonu bir arada bulundurabilen bir aşı, bu pandemiyi durdurmakta etkili olacak. Aksi takdirde biz, aşıyla sadece insanların hastalığı şiddetli geçirmesinin önüne geçebiliriz; ama enfeksiyonu durduramayız" ifadesini kullandı.

Aşının sadece Covid-19'a karşı değil, ağır hastalıkların seyrine karşı da ne ölçüde koruduğu kontrol edilecek. Genel manada ise aşının hem koruyucu etkisi hem de herhangi bir yan etkisi olup olmadığı, iki yıllık bir sürede belli olacak.

UĞUR ŞAHİN KİMDİR?

BioNTech şirketi, aileleri Türkiye'den Almanya'ya göçen Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin tarafından 2008'de kuruldu. BioNTech'in CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin, aynı zamanda Mainz Üniversitesi Tıp Merkezi'nde çalışıyor. İmmünolog ve onkolog olan Prof. Dr. Şahin, daha önce de eşi Dr. Özlem Türeci ile beraber kurucusu olduğu Ganymed adlı ilaç şirketinin Bilimsel Tavsiye Kurulu Başkanı olarak görev yapıyordu.

İskenderun'da doğduktan sonra dört yaşında ailesiyle birlikte Almanya'ya göçen ve babası Köln'deki bir araba fabrikasında çalışan Şahin'in hayali doktor olmaktı. Prof. Dr. Uğur Şahin, bugün eşi Dr. Özlem Türeci ile beraber Almanya'nın en zengin 100 kişisi arasında yer alıyor.