Başbakan Erdoğan, “Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa, Dersim olayından dolayı özür dilerim” dedi...

Şimdi sizi görelim koçlar.

Geçmişinizle yüzleşecek misiniz?

Konuyu “parti kurullarına” taşıyacak mısınız?

Haluk Koç ve imza sahiplerini susturacak mısınız?

Bir araştırma komisyonu kurulmasına önayak olacak mısınız?

Dersim’in mağduriyeti konusunda bir teklif sunacak mısınız?

Ne diyordu Kemal Kılıçdaroğlu? “Merak etmeyin, biz CHP olarak Dersim’le yüzleşiriz... CHP tarihiyle yüzleşmekten asla kaçmaz. Ülkenin Başbakanı olarak Erdoğan Dersim’le ilgili özür dilemeye hazır mı?” 

Başbakan hazırmış...

Hem özür diledi, hem mağduriyetin boyutlarını belgeledi.

Hem de, bu meseleyi halının altına süpürenlerin yüzünü kızartacak açıklamalar yaptı.

Şimdi sıra sizde...

Dersim’le yüzleşin.

Büyük onur duyduğunuz “tarihinizi” teşrih masasına yatırın.

İstiklal Mahkemeleri’nin hesabını verin.

Bu halka Ali Şükrü Bey’in gaybubetini, Varlık Vergisi’ni, Trakya olaylarını, Tan gazetesini basma ve yıkma “teşebbüs-i vatanperveranesini”, Nazım Hikmet ve Kemal Tahir’i kimlerin zindanlarda çürüttüğünü, Arif Oruç’u kimlerin yurtdışına kaçırttığını, Sabahattin Ali’nin kafasını odunla parçalama fikrinin hangi “gizli dehlizlerde” karara bağlandığını anlatın.

Bizi geçmişiniz konusunda ikna edin.

Bizi yeni CHP olduğunuza ve iktidara geldiğinizde eski CHP uygulamalarıyla ödeşeceğinize inandırın.

Ki, ciddiye alalım sizi.

Gerçekten de değiştiğinize inanabilelim.

İktidar partisi milletvekili Mehmet Metiner, “Dersim ismi iade olunsun, Sabiha Gökçen ismi değişsin” dedi.

Bir destek çıkın...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Konuyu Meclis’e taşıyalım. Bir komisyon kuralım” önerisini getirdi.

Bir el atın...

Milletvekiliniz Hüseyin Aygün, “Dersim’den CHP sorumludur. CHP bu sorumluluktan kaçamaz” dedi.

Kulak kesilin.

Sorumluluğunuzun gereğini yerine getiremiyorsanız, bari yalandan da olsa bir özür dileyin...

Bu meseleleri konuşmak “Atatürk düşmanlığı” değildir, “Devrim karşıtlığı” değildir, “Cumhuriyetin değerlerine ihanet” değildir, “CHP’yi karıştırmak” değildir.

Madem başkaları “Alevilerin sırtından rant devşirmeye” uğraşıyor ve partinizi karıştırmaya çalışıyor...

Başkalarına meydan vermeyin.

Kendi meselenizi kendiniz halledin.

Hüseyin Aygün’ün çıkışını ve Başbakan’ın özür beyanını fırsat sayıp, işin gereğini yapın.

Konuşmaya yeltenenleri de “ihraç” tehdidiyle susturmayın, “sosyal demokratlık” iddiasındaki bir partiye yakışmıyor.

Dersim, onur duyduğunuz tarihinizden sadece bir “cüz”dür, bir fasiledir...

Peşinden başkaları sökün edecek.

Hazırlanın ve şaşırmayın.

Efendim?

Bize Dersim’den ekmek çıkmaz mı?

Başka kapıya mı?

O zaman “Biz CHP olarak Dersim’le yüzleşiriz... CHP tarihiyle yüzleşmekten kaçmaz” demeyeceksin...  Konuyla ilgisi bulunmayan insanları özür dilemeye çağırmayacaksın... Sıkıştığında “Devrimin tarihsel meşruluğu” filan gibi laflar etmeyeceksin...

Bizi değil, Haluk Koç ve Onur Öymen gibileri susturacaksın...

Dersim’den kime ne çıkar bilmem ama sağduyulu seçmenden bu CHP’ye ekmek çıkmayacağı kesin...