Moğol saldırıları, Horasan’da dirlik düzenlik bırakmamıştır. Halk göçe zorlanmıştır. Göç edenlerin arasında Bilginler Sultan Bahaeddin Veled ve oğlu (..ki sonradan gönüller sultanı Mevlana olacak) da vardır. Bahaeddin Veled, Selçuklu Sultanı Aleddin Keykubat’ın davetini kabul ederek Konya’ya yerleşmeye karar vermiştir.


1200’lü yılların ilk yarısında bir Haziran günüdür. Yer; Selçuklu başkenti Konya’dır. Halk yeni kalenin surlarında gelecek bir kervanı beklemektedir. Herkes büyük bir heyecan içindedir. Büyük Bilgini Konya’nın bağrına basacak anı beklemektedirler. Kitap yüklü kervanıyla dönemin Bilginler Sultanı Bahaeddin Veled ve oğlu Celalettin, uzaktan görünürler.


Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat, daha fazla dayanamaz. Gider ve Bahadin Veled’in önünde diz çöker. Davetini kabul ettiği için ona şükranlarını sunar.  Bilginler Sultanı, gelir yeni yapılmış muhkem (sağlam) kalenin kapısında durur. Kara yonu taşından büyük ustalıkla yapılmış kaleyi uzun uzun seyreder ve sonra sorar:

-         
Ne zaman, kaça ve kime karşı yaptırdınız bu kaleyi?


Alaeddin Keykubat, ne kadar harç ne kadar altın gittiğini birer birer anlatır. Koca bir servettir bu. Kaleyi düşmanlarına karşı yaptırdığını ve bu kalenin bir benzeri olmadığını anlatır.

 

Bilginlen Sultanı Bahaeddin Veled:

-          Çok para gitmiş. Boşa gitmiş. Yazık olmuş. Bundan daha kolay kurulan, çok daha sağlam bir kale vardır. Gönül kalesi. Ne mutlu öyle kale kurana. Yoksa böylesi bugün varsa yarın nafile...

 

*****


İşte burada bir dakika duralım ve bugüne gelelim. Bugün de insanlar kendilerini düşmanlarından korumak için muhkem kaleler yapıyorlar.  Güçlü silahlara servetler yatırılıyor. Ve bu silahlarla insanlar öldürülüyor. İşte bu aşamada Bilginler Sultanı Bahaeddin Veled’in sözlerinden ilham alarak şunları söyleyebiliriz:


Bu kalelerin inşaatının yanında, insanların da inşaatına büyük önem ve öncelik vermeliyiz. En azından bu ikisi arasında bir denge kurulmalıdır. Dünyadan kin, nefret ve düşmanlıkları yok edecek olan barış ve sevgi ortamını güçlendirecek gönül kaleleri kurmalıyız. Çünkü bu gönül kaleleri birliği, beraberliği, kardeşliği, barışı ve sevgiyi güçlendirecektir. Gönül kaleleri, insanlığın gerçek kurtuluşu olacaktır.  Ne mutlu gönül kalesi kuranlara. Sözlerimizi Yunus Emre’nin dizeleriyle bitirelim:


Biz gelmedik kavga için
Bizim işimiz sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldik.


Bekir Cebeci


Türk Danışma ve Eğitim Vakfı (SİOT) Başkanı

Güney-Hollanda eski Eyalet Milletvekili

Rotterdam, 27 Mart 2013,  E-mail: [email protected]


Not:
Yazımızın birinci bölümündeki Gönül Kalesi yazısı,  12 Haziran 1986 tarihli Hürriyet Gazetesinde Metin Soysal’ın aynı başlıklı yazısından özetlenmiştir. Yazının tümü Bekir Cebeci’nin “Benim Kültürüm” kitabının da 55. sayfasında yer almaktadır.