Hollanda'da yetişen gençlerin yoğun ilgi gösterdiği toplantıya yine Hollanda'da yetişen ve birbirlerindne farklı düşünen 4 konuşmacı (Yazar, sosyal bilimci Cemil Yılma, öğretim görevlisi ve yazar Hacı Tekinerdoğan, Utrecht Yüksek Okulu öğretim gör. Ahmet Talan ve hukukçu ve politik aktivist  Kubilay Başçı katıldı. Darbeden sonra ilk kez bu düzeyde yapılan tartışmada yer yer tansiyon yükseldi. 

Toplantıda öne çıkan görüşler özetle şunlar:

Öncelikle Amsterdam Tartışmaları organizatörleri, farklı kesimlerin bir araya gelmesine vesile olmaları ve iki aydır Hollanda Türk toplumunda tartışılmayan 15 Temmuz darbesi ve Hollanda’ya etkilerini kamuoyuna açık bir şekilde masaya yatırma cesaretinden dolayı tebrik edildi.
Toplantının ilk dikkat çeken yönü konuşmacıların farklı dünya görüşlerinden seçilmeleriydi. Tamamen gönüllülük temelinde, hiçbir zorlama olmadan bu kadar farklı düşüncede insanın bir arada olması kayda değer bir durumdur. İstendiği zaman bir araya gelme, birlikte çalışma, fikir alış verişinde bulunma ve tartışma da gerçekleştirilebiliyor demek ki. Yeter ki bunun için ortam hazırlansın.
Toplantıya katılan gençlerin donanımlı olmaları, toplum içinde görüşlerini rahatlıkla ifade edebilme yeteneğine sahip olmaları, farklı da düşünseler tartışma seviyesini korumaları da önemli bir davranıştı.

Avrupa’da akıl tutulmasına rağmen Gülenistler/FETO 15 Temmuz darbesinde yer almıştır...
Birbirinden farklı düşünen 4 konuşmacının öncelikle hemfikir oldukları noktalardan bir tanesi, Avrupa’da akıl tutulmasına ve tereddütlerine rağmen işbirlikçileriyle Gülenistlerin/FETO'nun 15 Temmuz darbesinde yer almış olmalarıydı. Kaldıki bu konuda Avrupa’daki hakim görüş bir akıl tutulmasıyla karşıya olup, darbenin faillerini yargılama ve lanetleme yerine Türk toplumun Erdoğancılar ve Gülenciler olarak ikiye bölündüğünü, bunun Avrupa için rahatsız edici olduğu lansa edilmiştir. Bu görüş ve hakim medyanın aylardır tek yönlü yayın politikası göz önüne alındığında, konuşmacıların darbenin faili hakkında ortak görüş sergilemeleri çok önemli bir gelişmedir. Devamla 4 konuşmacının da Gülen hareketinin tehlikeli ve gizemli bir hareket olduğunda birleşmeleriydi.
Konuşmacılar 15 Temmuz darbesinden sonra gözaltına alınma, işten çıkarılma, yargılama gibi Türkiye'de yürütülen politika hakkında birbirlerinden farklı düşündüler, bu noktada ayrıldılar. İki konuşmacının yorumlarına darbe sonrası Avrupa medyasındaki hakim görüşün büyük ölçüde etki ettiği gözlemlendi.

Hollanda medyası tek yanlı yayın yapıyor...
Toplantıda 15 Temmuz kanlı darbesinden sonra Hollanda'da yaşananların endişe verici olduğu, özellikle Hollanda medyasının taraflı haber yaptığı ve olayları çarpıttığı artık genel anlamda Türk toplumunda medyaya karşı bir güvensizlik hakim olduğuna dikkat çekildi. İki aydır 15 Temmuz darbesi ile ilgili Hollanda'da tek kutuplu ve yönlü bir tutumun hakim olduğu, buna karşın Türk toplumunun çoğunluğunun görüşlerini açıklayacak yeterli temsilcinin ve sözcünün bulunmadığına, var olanların da cesaretlerinin kırıldığına da dikkat çekildi. Toplantıya katılan Hollandalı gazeteci de söz alarak, kendilerinin sürekli belirli gruplar tarafından arandığı, genelde bu gruplardan gelen bilgi ve açıklamalarla hareket edildiğinin altını çizerken, Türk toplumunun büyük kesiminin söyleşi vermeye yanaşmadığını ifade etti.

Türk STK’ları pasif...
Diğer taraftan Türk sivil toplum kuruluşlarının genel anlamda pasif kaldığı, Hollanda'da yaşananlarla ilgili etkin bir şekilde ortak bir görüş dahi bildiremedikleri, bunda Hollanda'nın 'Erdoğan'ın uzun eli' nitelemesinin de caydırıcı rolü olduğuna dikkat çekildi.
Hollanda’da tartışma kültürünün önemli bir gelenek olduğundan hareketle, bu ve benzeri toplantıların, belki farklı formatlarda, daha küçük gruplar, uzmanlar arasında da yapılması gerektiği yönünde fikir birliğine varıldı.