Yılbaşı yaklaşıyor… Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın diğer ülkeleri, hatta dünyanın çeşitli kentlerinde geleneksel Noel Pazarları kuruldu… Kasım ayı sonu itibariyle bu kentler Noel atmosferine girdi. Noel Pazarları, dört hafta devam eden “Advent” döneminde açılıyor. Hristiyanlık dininde Advent (Latince: Adventus „varış“, veya Advenit „o geliyor“), İsa'nın doğumunun beklendiği dönem. Katolik ve Protestanlık inancına göre, 30 Kasım'a en yakın pazar günü başlayıp Noel arifesine kadar süren dört haftadır…

 

* * *

Noel pazarlarının kökeninin Orta Çağ’a kadar uzandığı söyleniyor. Ancak o dönemlerde kurulan pazarları bugünkülerle karıştırmamak gerek. O dönemlerde kış tüm şiddetiyle bastırmadan insanların ihtiyaçlarını temin edebilmeleri için son fırsatmış bu pazarlar… Bu pazarlar daha sonra Noel pazarlarına dönüşmüş. Şimdiki Noel Pazarları’na benzeyen, pazarın 1393’te Frankfurt’ta, 1434 yılında Almanya’nın Dresden şehrinde kurulduğu belirtiliyor.

 

* * *

 

Noel pazarlarıyla birlikte kentlerde caddeler, binalar ışıklarla süslendi. Işıl ışıl bir cümbüş yaşanıyor. Gelenek ile romantizm adeta iç içe geçiyor. Noel pazarlarının en ihtişamlılarının Almanya’da kurulduğu herkesin ittifakla kabul ettiği bir gerçek… Kentlerin merkezlerinde veya büyük meydanlarındaki Noel pazarları mutlaka dev bir çam ağacının gölgesinde, etrafında kuruluyor.

 

* * *

Bu pazarlarda yiyecek-içecek, hediyelik eşya satan süslü kulübeler bulunuyor.  Sabahları aheste aheste kepenkleri açılan bu kulübeler genelde gece saat 21:00 veya 22:00’ye kadar açık kalır. Her yerde kolaylıkla bulunmayan geleneksel el işleri, Noel hediyeleri, ahşap mutfak gereçleri, oyuncaklar, fındıkkıranlar, kuklalar, üfleme veya el iş işi cam süsler vesaire satan kulübeleri dolaşmak ayrı bir zevk… İsa’nın doğduğu sahneyi canlandıran dekorlar da pazarların değişmez bir parçası… Yakındaki bir kiliseden gelen çan sesleri, ilahi veya Noel şarkıları söyleyen gruplar, korolar, üflemeli aletlerden oluşan gruplarının müziği  yayılır pazara…

 

* * *

 

Noel pazarında damak tadı da unutulmuyor… Yerel lezzetler, sıcacık kestaneler, baharatlı sosisler, Noel keki "Lebkuchen”, bol baharatlı, zencefilli kurabiyeler, badem ezmeleri, şeker kaplı bademler satılıyor…  Lebkuchen adı verilen kekin içinde de badem, bal, tarçın, zencefil’in yanı sıra çok sayıda baharat var. 14. Yüzyıl’dan beri değişmeyen formülüyle imal edilir. Ne olursa olsun her Noel Pazarı’nda mutlaka bulunması gereken tek şey ise Almanya’da “Glühwein” adı verilen sıcak şaraptır. Farklı tadlarda satılan sıcak şarap bir gelenektir… Kentliler çoğu akşam sadece bir bardak sıcak şarap içmek için dahi pazara uğrar. Tüm yıl boyunca heyecanla beklenen bir buluşma noktasıdır aslında bu pazarlar…

 

* * *

Almanya’daki her kent, kasaba veya köyde mutlaka bir Noel Pazarı kurulur. Özellikle Nürnberg, Dresden, Stuttgart en ünlüleri arasındadır. Almanya’nın en eskilerinden Dresden’deki Noel Pazarı’na Striezelmarkt, Nürnberg’de kentin eski merkezindeki Hauptmarkt  Meydanı’nda kurulan Noel Pazarı’na da Christkindlmarkt denir. Dresden’i diğer pazarlardan ayıran bir özellikte ünlü Dresdner Stollen adı verilen Noel keki geleneğinin devam etmesidir. Kentteki pastacılar, fırıncılar birleşip birkaç ton ağırlığında Noel keki pişirir. Bu kekin dilim dilim satılmasıyla elde edilen gelir her yıl bir yere bağışlanır.

* * *

Thomas Mann, 20 Yüzyıl’ın en önemli Alman yazarlarından biridir. 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Thomas Mann’ın Buddenbrook Ailesi adlı romanı Alman Edebiyatı’nda ayrı bir yeri vardır. Roman, Lübeckli bir tüccar ailenin 1835’ten 1837’ye kadar dört nesil boyunca çöküşünü anlatır. Romanda ünlü yazar Lübeck’teki Noel Pazarı’nı şöyle anlatıyor; “Nereye gitsek, hangi yöne gidersek gidelim Noel pazarının aroması olarak çam ağaçlarının kokusunu teneffüs ediyoruz”

* * *

Noel pazarlarını başka yazarlar da değişik şekilde yazmışlardır mutlaka… Ortaçağ’da kış hazırlığı olarak başlayıp zamanla günümüzdeki şeklini alan bu geleneksel pazarlar artık dünyanın beş kıtasındaki çeşitli kentlerde kuruluyor. Geçmişin masal atmosferini yaşatan bu pazarlar, hangi ülkede, hangi kentte kurulursa kurulsun, belirli bir süre için de olsa insanları bir araya getiren ortak mekanlar… Her milletten, her dilden, her dinden, her kültürden yaşlısı, genci, erkeği, kadını bu pazarlarda buluşuyor, sohbet ediyor… Günümüzdeki amaçlardan biri de insanları ortak bir yerde buluşturmak, diyalog sağlamak için fırsatlar yaratmak değil mi ?