“Talihsiz bir aile” diyorlar ya Menderesler için...  Fransız yazar Anatole France’ın cevabı şu:
“Talih, belki de Tanrı’nın imzasını atmak istemediği zaman kullandığı takma adıdır.”
Gerçekten de, “Menderesler” deyince bir soyağacından ziyade, altına imza atılamayacak bir felaketler zinciriyle karşılaşıyoruz.
Adeta bir gazap rüzgârı, üç kuşaktır ailenin üzerine kara bulutlar taşıyıp habire ölüm yağdırıyor.
“Dinmeyen lanet”in son kurbanı oldu Aydın Menderes...
Anne ve babasının soyağaçlarına bakmak bile, ona reva görülen mukadderatı anlamaya yeter.
* * *
Anne tarafından başlayalım:
İzmir’in ünlü ailelerinden Evliyazadeler’in reisi Evliya beyin üç çocuğu oldu:
Refik, Makbule ve Naciye...
Refik’in kızı, Dr. Nazım Bey’le evlendi. Dr. Nazım, İttihat ve Terakki’nin önderlerindendi. Adı İzmir Suikastı’na karıştı. Yargılandı. İdam edildi.
Makbule, Atatürk’ün Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’la, kızı ise Demokrat Parti’nin Dışişleri Bakanı olacak Fatin Rüştü Zorlu ile evlendi. Zorlu, 1961’de Yassıada’da yargılandı ve idam edildi.
Naciye’ye gelince... Onun da Berin adında bir kızı oldu. Berin, Aydınlı bir çiftçi olan Adnan Menderes’le evlendi. Evlendiği adam sonra Başbakan koltuğuna oturdu. Yassıada’da yargılandı. İdam edildi.
* * *
Adnan bey de eşi Berin hanım gibi ölümle akraba bir soydan geliyordu.
Dedesi Hacı Ali Paşa, Rum köylülerince pusuda öldürülmüştü.
Annesi Tevfika hanım, Adnan 2 yaşındayken vereme yenik düştü.
Baba İbrahim Edhem bey, 5 yaşındaki Melike ve 2 yaşındaki Adnan’la ortada kaldı. Çok geçmeden o da vereme yakalandı ve İsviçre’ye tedaviye giderken öldü.
Çocukları büyükanne Fitnat hanım ile halaları Sacide hanım devraldı. Ancak Sacide hanım da çok geçmeden vereme yenik düştü.
Adnan, annesinden bir yıl sonra, 6 yaşındaki ablası Melike’yi de yine veremden kaybetti.
Onu büyükannesi Fitnat hanım büyüttü.
Ta ki Adnan 17 yaşındayken, veremden ölünceye kadar...
* * *
Ve üçüncü kuşak:
Adnan beyle Berin hanımın üç oğulları oldu.
Her ikisi de siyasetin ve hastalığın yıktığı soylardan geldiklerinden, çocukları için siyasetten uzak, sağlıklı bir hayat planlıyorlardı.
Ancak öyle olamadı.
İlk doğan Yüksel, siyasete atıldı. 1972’de eşine “Ne olur kabir acımı paylaş” diye biten bir mektup bırakıp intihar etti.
İkinci oğul Mutlu, 6 yıl sonra geçirdiği trafik kazasında öldü.
En küçükleri Aydın da siyasete girdi. O da 1996’da geçirdiği trafik kazasında felç oldu.
* * *
Aydın Menderes, bütün bu acıların korunda pişmiş, olgun bir kişilikti.
Dilerim üç nesildir ailesinden ve kendisinden esirgenen huzuru bundan sonra bulur.
Ve “altına imza atılamayacak” bu lanetin, son kurbanı olur.