Yıllar önce Kemal Ilıcak’ın Bulvar Gazetesi için promosyon olarak hazırlattığı Ailenin Cinsel Sağlık Ansiklopedisi’nin redaksiyon görevi bana verilmişti. Frengi maddesini yazıyorduk. Ünlü bir doktor yabancı kaynaklardan derlediği bilgileri irticalen bana yazdırıyordu. Frenginin birinci ve ikinci aşamalarını yazdık. Üçüncüye geçerken “Şimdi dram başlıyor” dedim. Doktor şaşırdı:

“Sen nerden biliyorsun?”

Güldüm. Olaya gizem katıp 3. aşamada neler olduğunu anlattım. Şaşkınlığı iyice arttı.

“Nerden öğrendin sen bunları? Tıp mezunu musun yoksa?” diye sordu. Oysa ben Türk Dili ve Edebiyatı okudum İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde.  Bizim doktoru daha da şaşırtmak için fazla çabalamam gerekmedi. Cevabım onu şok etmişti çünkü:

“İmam Hatip Okulu’nda öğrettiler, üstelik orta kısım son sınıfta!”

Doktor az daha şak diye düşüp bayılacaktı.

Söylediğim doğruydu. Eskiden İmam-Hatip Okulları’nın 4 yıllık orta kısmının son sınıfında Sağlık Bilgisi dersi okutulur, özellikle cinsel bilgilere ağırlık verilir, Frengi ve Belsoğukluğu hastalıklarının teşhis ve tedavi aşamalarını bilmeyen talebe ağzıyla kuş tutsa geçemezdi. Çoğumuz daha büluğa ermeden gerekli bütün cinsel bilgileri öğrenmiş oluyorduk.

Ağzı iki karış açık kalan Doktor’a, orta kısım son sınıfta Sağlık Bilgisi yanında İslam Hukuku ve Modern Hukuk’un basitleştirilerek karşılaştırmalı okutulduğu Kanun Bilgisi dersi de gördüğümüzü söylemedim.

Şimdi büyük gürültü kopartan ve bazı kesimlerin midesinde gurultulara neden olan Kademeli Eğitim Sistemi ile, 28 Şubatçıların kapattığı İmam-Hatip orta kısmı yeniden açılabilecek. Gerçi CHP bu durumu tehlikeli bulup Anayasa Mahkemesi’ne gitmeye hazırlanıyor ama unuttukları husus şu; bizim Sağlık ve Kanun Bilgisi okuduğumuz İmam-Hatip, CHP tarafından kurulmuş ve müfredatı yine CHP tarafından belirlenmişti.

Dönemin imam-hatiplerinin öncelikli olarak hangi bilgilere ihtiyacı varsa onlar öğretiliyordu. Cehalet yüzünden bulaşan ve gizlenen cinsel hastalıkları, özellikle erkeklerin imamlara daha rahat anlatabilecekleri düşünülerek, bu hastalıklar tedavi yöntemleriyle birlikte öğretilmişti bize. O vakitler bu husus çok önemliydi. İmam-Hatip Okulu’nu bitiren köylerde imam-hatiplik yaparak insanları  cinsel hastalıklar dahil, bilmedikleri konularda aydınlatabiliyorlardı.

Ancak bugün sadece İmam-Hatip Lisesi mezunu bir din görevlisinin Anadolu’nun bir dağ köyünde bile halkın sorularına cevap verebilme konusunda yetersiz kalacağını, bir imam-hatipin mutlaka en az İlahiyat Fakültesi mezunu olması gerektiğini düşünüyorum.

TRT radyolarını sık dinlerseniz Anadolu’nun bilmem neresindeki dağ köyünden bir çobanın cep telefonuyla yayına bağlanıp türkü istediğini duyacaksınız. Televizyondaki müzik kanallarını takip ederseniz, ekran altındaki kayan yazılar arasında  aynı çobanın komşu köydeki yavuklusu için SMS ile mesaj yazdırdığını göreceksiniz.

İşte o zaman niçin köy imamlığı yapmak için bile  “Sadece İmam-Hatip mezunu olmak yetmez” dediğimi anlarsınız.

CHP yöneticilerinin yerinde olsam, Kur’an ve Siyer (Hz.Muhammed’in Hayatı) tercihli dersleri için vaveyla kopartmak yerine, din adamlarının çağın koşullarına göre donanımlı bilgi ile eğitilmeleri için öneriler, projeler geliştirir ve onun peşine düşerdim.

İşte o zaman “İmam-Hatipleri ve İlahiyat Fakülteleri’ni biz kurduk” diyen Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem övünmeye hem de ciddiyetle dikkate alınmaya hakkı olurdu.

Ve iktidar partisi yöneticilerinin yerinde olsaydım, “dindar nesil” tartışmalarını bir kenara bırakır, bütün çalışmaları Nitelikli Öğretmen ve Din Görevlisi yetiştirmeye yönlendirirdim.

Bu ikisini hakkıyla gerçekleştiren toplumun gelecekle ilgili nesil kaygısı olmaz çünkü!

(PUSULA)