Yılbaşına kadar sayılı günler kaldı… Avrupa’da yaşayanlar bilir… Hıristiyan alemi birkaç haftadır Noel havasına girdi… Avrupa’da caddeler, binalar ışıklarla süslendi. Işık cümbüşü içinde her yer… Şehirlerde, kasabalarda geleneksel Noel pazarları… Kökeni Orta Çağ’a kadar uzanır. O dönemlerde kış tüm şiddetiyle bastırmadan insanların ihtiyaçlarını temin edebilmeleri için son fırsatmış bu pazarlar… Daha sonra bugünkü Noel pazarlarına dönüşmüş.

Ben de eşimle her yıl olduğu gibi dün akşam da Frankfurt’ta Noel pazarına gittik… Tarihi Römerberg Meydanı’nda… Noel boyunca kentlilerin buluşma noktasıdır burası… Yakın veya uzak çevreden gelenlerle, turistlerle birlikte tıklım tıklım olur… Büyükçe bir meydan burası… Şöyle düşünün… Bir yanda Römer adı verilen tarihi belediye binası… 11 Mart 1405 Çarşamba gününden hem Frankfurt’un idari merkezi hem de 1562’den beri Kutsal Roma İmparatorları’nın taç giyme töreninin yapıldığı mekan… Buradaki İmparatorluk salonunda yapılıyormuş törenler…

Meydanın güneyinde Alte Nikolai Kilisesi… Bu kilise ile ilgili kayıtlar 28 Mayıs 1142’de başlıyor… Kilisenin biraz daha güneyinde ağır ağır akan Main nehri… Meydanın doğusunda ise Yeni Gotik, Rönesans ve Barok stilinde dik çatılı tarihi ahşap evler… Kuzeyde Alman Birliği’nin kurulduğu tarihi Pauls Kilisesi… Meydanın ortasında fıskiyeli küçük bir havuz ile Adalet Heykeli… 1543’de yapılmış… Tabii bu tarihi meydanda korkunç olaylar da yaşanmış… Hitler döneminde 10 Mayıs 1933’de tam bu meydanda kitaplar yakılmış… Yerde bir plaket var şimdi…

Noel pazarları meydanlarındaki dev bir çam ağacının etrafında kurulur genelde… Genelde hediye dev çam başka yerden getirilip geçici yerine konarak ışıklandırılır… Ağacın yüksekliği, güzelliği önemlidir… Her kasaba, kent övünür ‘Bizim ağaç en güzel’ diye… Frankfurt’un ağacı da güzeldi bu yıl… Sordum, bu yılki ağaç 80 yıllık ve 31 metre yüksekliğindeymiş… Ama Frankfurt az daha mahcup olacakmış… İlk ağaç getirilirken yolda kazada parçalanmış galiba… Apar topar son anda bunu seçip getirmişler hediye olarak…

Meydanda yiyecek-içecek, hediyelik eşya satan süslü küçük kulübeler… Çocuklar için son derece alımlı dev bir ışıl ışıl bir atlı karınca… Alte Nikolai Kilisesi’nden çan sesleri geliyor… İlahiler veya Noel şarkıları söyleyen gruplar… Noel pazarında mutlaka olması gereken tek şey sıcak şarap… Adı şarap ama son derece şekerli… Şeker hastası olanlar dikkat etmeli… Çeşitli aromalar da katılıyor… Alkolsüz de var… Biz daha çok ahududu katılmış olanı tercih ediyoruz…

Frankfurt’ta noel pazarı ilk kez 1393’te kurulmuş… Römer binasında ilk 24 Kasım 1562’de Roma İmparatoru II. Maximilian taç giymiş… Törene Osmanlıyı temsilen İbrahim Bey gelmiş… Konstantinopol’den yola çıkıp 23 Kasım 1562 akşamı Frankfurt’a varıp ertesi gün törene katılmış… Ucu ucuna yetişmiş törene… Merak edip kentin tarihi kayıtlarına bakmıştım… Oradan biliyorum… 1792’ye kadar 10 kral taç giymiş… Tören yakındaki Römer Katedrali’nde başlıyormuş… Kral ve heyeti meydana gelen 100-150 metrelik Kral Yolu’ndan yürüyüp Römer’deki İmparatorluk Salonu’na geliyormuş… Dev çam ağacı da tam binanın önünde…

İşte özetle anlattığım bu meydanda İbrahim Bey'den 457 yıl sonra dolaştık... Kral Yolu’na bakıp İbrahim Bey’i hayal ettim… Hayal bu ya… Sanki yanımızdan ‘Selamün Aleyküm’ deyip geçti…

20 yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biri Thomas Mann’dır… Ünlü ‘Buddenbrooks’ adlı romanında Lübeck’teki Noel pazarını şöyle anlatıyor… ‘Nereye gitsek, hangi yöne gidersek gidelim Noel pazarının aroması olarak çam ağaçlarının kokusunu teneffüs ediyoruz.’ Frankfurt'ta dün akşam çam kokusu yoktu, ama her yılki gibi insanın tüm kaygılarını alıp götüren bir romantizm vardı...