“Ne zaman bulut kümesi, elektrik oluşturursa yıldırım da kendiliğinden oluşur. Eğer bulutlar elektrikle yüklü değilse, hiçbir zaman şimşek veya yıldırım oluşmaz, yalnızca bulut nemli bir buhar halinde kalır. Milletler de böyledir. Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerini taşıyorsa ondan yıldırımlar doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi nemli bir buhar yığınından ibaretse, hiçbir güç ondan yıldırım çıkartamaz.”

 

* * *

Bu satırlar Rus yazar Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitaptan….  Kitabı okumayanlar, adına bakıp karlarla kaplı Finlandiya’da yaşanan bir aşk öyküsü sanabilir.  Kitap, bir ülkenin doğuşunu, kuruluşunu, toplumsal yapısını anlatıyor.  Toplum yönetimi, köylülerin eğitimi, din adamlarının yetiştirilmesi, askeri ve toplumsal eğitim, halkın yaşamında sporun ve eğitimin nasıl olması gerektiği gibi konuları anlatan kitapta Finlandiya’da bunun nasıl sağlandığı çarpıcı örneklerle anlatılıyor.

* * *

Yazar  Grigoriy Petrov bir din adamı…  Bolşevik devriminde Rusya’dan kaçıp bir süre Gelibolu Mülteci Kampında kalır. Daha sonra Belgrad’a yerleşir. 18 Haziran 1925’te ölen yazarın mezarı Münih’teki Ostfriedhof Mezarlığında… Tüm Avrupa’yı gezip, elli kitap yazan Petrov, en çok Finlandiya’dan etkilenir. Petrov’un kitapları Türkiye’ye göç edenBulgaristan Türkleri yoluyla Türkiye’ye ulaşır. 1928'de 3 kitabı Bulgarca’dan Türkçe’ye çevrilir.  Özellikle Ali Haydar Taner’in çevirisi ile yayımlanan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”, Türkiye’de ilgi çeker. 2008’e kadar dört kez Türkçe’ye çevrilen kitabın 40’ı aşkın baskısı vardı. Bu kitabın Atatürk tarafından askeri okulların müfredat programına alınması emredilir.

* * *

İşte bu “Beyaz Zambaklar Ülkesi” yani Finlandiya, 8 Ekim’de açılacak Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’nın Onur Ülkesi veya bir başka deyim ile partner ülkesi… 12 Ekim’e kadar sürecek fuara 102 ülkeden 7 bin 275 yayıncı, kurum veya kuruluş ile 631 edebiyat ajansı katılıyor… 1000’i blog yazarı olmak üzere 9 bin 300’ü aşkın gazeteci şimdiden akredite oldu…  Moskova ve Londra ile birlikte dünyanın en büyük kitap fuarlarından olan Frankfurt Kitap Fuarı’nın 175 bin civarında yayıncı, kitapçı, sektör temsilcisi ile 280 bini aşkın kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

* * *

5.5 milyon nüfusa sahip Finlandiya’da her yıl 4 bini yeni olmak üzere 12 bin civarında kitap yayınlanıyormuş. Her Fin’in yılda en az bir kitap satın aldığı ve yılda 20 milyon civarında kitap satıldığı ifade ediliyor. Ülkenin resmi dili Fince ve İsveç’çe olduğu için kitaplar bu iki dilde basılıyor… Frankfurt kitap fuarı için 130 eser Almanca’ya çevrilmiş…

* * *

Finlandiya Cumhurbaşkanı ve eşi de birer yazar…  Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün eşi Jenni Haukio, 1999’dan beri üç şiir kitabı yayınlamış… Bayan Jenni Haukio, aynı zamanda Turku Kitap Fuarı’nında program direktörlüğü görevini üstlenmiş..  Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ise ilk eşinin bir trafik kazasında ölümü üzerine “Beş Yıl Yalnızlık” adıyla bir roman yazmış. İkinci kitabını ise Avrupa Yatırım Bankası’nda çalışırken yine yalnızlık üzerine kaleme almış. Fin yazar Frans Eemil Sillanpää 1939 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık bulunmuş. Yazarın “Taşra Kızı” ve “Mukaddes Sefalet” adıyla iki kitabı Türkçe de çevrilmiş…

* * *

Alman Kitap Yayıncıları Birliği’nin 1950 yılından beri edebiyat bilim veya sanat dalında barış fikrinin gerçekleştirilmesine önemli katkıda bulunanlara verdiği Barış Ödülü bu yıl Amerikalı müzisyen, bilgisayar uzmanı, yazar Jaron Lanier’e verilecek.  Ödül töreni Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’nın son günü olan 12 Ekim’de Frankfurt’taki tarihi Paul Kilisesi’nde yapılacak. Bu ödül 1997 yılında Yaşar Kemal’e, 2005 yılında da Orhan Pamuk’a verilmişti.

 * * *

1848 yılında Alman Birliği’nin ilk anayasasının yapan meclisin toplandığı tarihi kilisedeki yapılan törenle verilen Barış Ödülü genel olarak her yıl insan hakları, demokrasi alanında veya dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışmalarda uzlaşmayı sağlayıcı çabalarda bulunanlara veriliyor. Bu geleneğin dışına bugüne kadar iki kez çıkılarak büyük toplumsal teknolojik değişimlere dikkati çekenlere verildi. 1963’de Alman bilim adamı, filozof Carl Friedrich von Weizsaecker nükleer korkunun işaretleri, 1973’te de Roma Kulübü Petrol Krizi’nin yaratığı şok ve Çevre Korunumu üzerine yaptıkları çalışmalar dolayısıyla bu ödüle layık bulunmuşlardı.

* * *

 Almanya’nın saygın günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung, “2014 Barış Ödülü’nün Jaron Lanier’e verilmesi politik bir işarettir. Bu ülkedekilerin birçoğu Snowden olayının sanki başka bir planette yaşandığını sanıyor. Yine birçokları dijital teknolojinin risklerinin kendisinden ışık yılı kadar uzakta olduğunu düşünüyor.  Bu ödüle Lainer’in layık bulunmasıyla üçüncü kez toplumsal teknolojik değişime dikkat çekilmiş oldu” diyor.

* * *

Bugün yaşadıklarımıza daha on yıl önce dikkati çeken Lanier, İnternet’in yüzyılın ilk on yılında ticari hale gelmesiyle birlikte yeni güç merkezleri oluştuğunu söylüyor ve bu güç merkezlerinin insanları dijital hale getirmekle kalmayıp tüm insanları yönettiğini işaret ediyor. Lainer, “Bugün herkes bir akıllı telefonu nasıl kullanacağını biliyor ama asıl politik soru bunun tam tersidir. Yani insanların akıllı telefonlar tarafından yönetilmesinin nasıl engelleneceğidir” diyor.