Düne kadar Ergenekon’a fasa fiso, bombalara ‘maytap’, hükümeti devirmeye yönelik eylem planlarına da ‘kâğıt parçası‘ diyenler şimdilerde yeni bir kampanya açtılar.

Yeni söylemin öne çıkan iki boyutu var.

Birincisi ve göz yaşartıcı şekilde dramatize edilerek verilen kısmına göre cezaevlerindeki Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat sanıkları sütten çıkmış ak kaşık.

Yanlışlıkla cezaevine atıldılar ve büyük zulümgörüyorlar. Dolayısıyla bir an önce tahliye edilmeli ve onları oraya koyanlar yargılanmalı.

Kampanyanın ikinci boyutu da aba altından sopa göstermek şeklinde.

Hükümeti ve bürokratları ‘bakın yarın bir gün devran döner, bu kez siz hesap verirsiniz‘ diye korkutmaya yönelik yazılar kaleme alınıyor.

Bir de ‘Yüzde 50 oy almış, çok güçlü bir iktidar var. Artık toplum bilinçli. Bu saatten sonra darbeci, cuntacı ve çetecilere hayat hakkı yok. Usul usul tahliyeler yapalımve toplumsal barışı tesis edelim‘ ciler var ki kimler olduğunu duysanız vücut kimyanız bozulur.

Şurası kesin, Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davalar zor yargılamalar.

Sanık sayısı fazla.

Örgütler gizlilik esasına dayalı ve çok güçlü. Böyle bir davanın uzun sürmesi, yargılamanın tartışmalı olması öngörülebilmeli. Kaldı ki, insan doğası unutmaya meyilli.

Zaman geçtikçe yaşadığınız en kötü olayları bile hatırlamayabilirsiniz.

Dönüp zaten okumadığınız iddianamelere de bakmayacağınız için Danıştay saldırısını, bombaları, suikast planlarını, Dink veMalatya Zirve cinayetlerini, Erzincan’daki hukuksuzlukları unutursunuz.

Eh havalar da sıcak, ortamda sakinse sağdan soldan gelen telkinlere de açık olursunuz.

Böyle bir ortamda size diş bileyenleri tebessüm ediyor sanırsınız.

Eğer ‘Bu saatten sonra cuntacılar, darbeciler bir şey yapamaz’ korosuna dahilseniz tek soru sorayım: 2007 Haziran’ında başlayan Ergenekon soruşturması sonrası herkes aynı hisse kapılmıştı. Peki İrtica ileMücadele EylemPlanı’nın tarihi neydi? 2009 Nisan. Peki Düzce’de ortaya çıkan jandarma fişlemeleri ne zaman yapılmıştı? 2012.

Daha verecek çok örnek var.

Hele hele bugünlerde süren bir soruşturma var ki, bunca davaya rağmen bazılarının cunta heveslerinden vazgeçmediğinin delili sayılabilir.

Şu kadarını söyleyeyim: Fena halde yanılıyorsunuz/ yanılıyoruz.

CMK 188 değişikliğini kim iptal etti?

Önümüzde YAŞ var.

Normalde tüm YAŞ toplantıları hararetli olur. Bu yıl ekstra sorunlu bir toplantı bizi bekliyor. Balyoz, Ergenekon ve 28 Şubat soruşturmalarında tutuklu 68 general/amiralden 39’unun dosyası bu yılki toplantıların gündemine gelecek.

Nitekim bu konuda perde arkası trafikler hayli yoğun.

Herkes 3. yargı paketindeki ÖYM’lere odaklandığı için çok önemli bir konu gözden kaçtı. İstanbul Barosu’nun avukat göndermeyerek Balyoz yargılamalarını tıkamasından sonra hükümet birmanevra yapıp CMK 188’de değişiklik planlamıştı.

Böylece yargılamanın önünü açmayı planlıyordu.

Hatta değişiklik önerisi taslakta yer aldı. Ama nasıl olduysa TBMM Genel Kurulu öncesi paketten çıktı. Meclis’te de ‘unutuldu.’

Bu küçük ayrıntı Balyoz yargılamasını ve YAŞ toplantılarını nasıl etkileyecek önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.

Aklımız ne zaman başımıza gelecek?

Her yaz olduğu gibi terör yine tırmanışta.

Son günlerde saldırılar, sabotajlar arttı. İstihbarat birimlerine göre Suriyeli Bahoz Erdal yeni ve kanlı eylemlerin talimatını vermiş.

Kaldı ki bu ihtimal için istihbarata da gerek yok.

30 yıldır hep aynı şey oluyor. PKK kışın siyasi eğitime ve şehirlerde örgütlenmeye ağırlık verip yazın da saldırıyor.

Hatta kış üstlenmesine çekilmeden önce de mutlaka büyük karakol baskınları yapar. Bu da her yıl tekrar eder.

Peki örgütün eylemleri bu kadar açıkken biz ne yapıyoruz?Her yaz binlerce asker ve polisi tayin ediyoruz. Milyon kere yazıldı ama aynı hata yine yapıldı.

Bugün itibariyle binlerce polis ve asker tayin oldu.

Tayini çıkan da çıkacak olan da teröre konsantre olamaz.

Tam bölgeyi, şartları tanıyacak, bu kez yeniden tayin dönemi gelecek. Karşınızda 30 yıldır dağda olan ve adeta uzmanlaşmış teröristler var. Siz her iki yılda bir bütün kadroyu değiştiriyorsunuz.

Bu temel yanlışın yanında bir de ‘paralel devlet‘ fitnesi ile hem gideni hem geleni itham edip yaşanan zafiyete tüy dikiyoruz.

Eh bu kadar hatayı üstelik de tekraren yapabilmek de bize özgü bir yetenek olsa gerek.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)