Stres, kişinin yaşamdan memnuniyetini ve yaşam kalitesini etkileyen çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde yoğun iş temposu, sosyal yaşam, maddi ve manevi problemler gibi birçok etken ruh halimizi etkilemekte; kaygı, endişe, heyecan ve bunlara bağlı stres bizleri etkisi altına almaktadır.

Kontrol edilemeyen stres halinde iştahta artış veya iştah azalması, beyin endorfin seviyesini yükselten şekerli ve yağlı hazır gıdaların tüketimine eğilim, yorgunluk, baş ağrısı, gerginlik, mide bulantısı, terleme, nefes darlığı, aşırı endişe ve kaygı, sindirim sisteminde yavaşlık ortaya çıkabilmektedir. İştah artışı; şeker, katkı maddesi, karbonhidrat ve yağ içeriği açısından sağlıksız olan çikolata, pasta, pizza, makarna gibi besinlerin fazla miktarlarda tüketilmesine ve buna bağlı kilo alımına neden olmaktadır. İştahın ve besin tüketiminin çok azalması durumunda ise ani kilo kaybı, halsizlik, adet ve uyku düzensizliği, kas ve güç kaybı, besin öğesi yetersizliği ortaya çıkabilmektedir.

Stres durumunda vücudumuzda hormonal bazı değişiklikler olmaktadır. Beynin hipotalamus bölgesi etkilenmekte, beyin ve böbreküstü bezlerinden salgılanan hormonların dengesi değişmektedir. Stres durumunda kortizol, adrenalin ve troid hormonları artarken; ruh hali, uyku düzeni ve iştah metabolizmasını etkileyen serotonin hormonu azalmaktadır. Vücuttan salgılanan kortizol hormonunun artması özellikle karın ve göbek bölgesinde yağlanmanın artmasına neden olur.

Stres hayatımızın bir parçası, bunu verimli ve etkin bir şekilde yönetmeyi seçmek ve çaba harcamak bizim elimizdedir. Bilimsel bilgiler ışığında yaşam tarzımızı değiştirmek stres yönetimini etkiler. Düzenli fiziksel aktivite, yeni hobiler veya aktiviteler ruhumuza ve bedenimize iyi gelecektir.

Stresi azaltmaya yardimci besinler,

Omega 3 yağ asidi içeren yiyecekler yiyin

Kaygı ve stresle başa çıkmak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri beyin kimyanızı değiştirip düzene koyacak yiyeceklerle beslenmek. Bunların başında da somon, ceviz, avokado, keten tohumu, chia tohumu gibi omega-3 yağ asitleri içeren yiyecekler geliyor. Çünkü beyninizin düzgün çalışmak için yağa ihtiyacı var.

Probiyotik gıdaları hayatınızın bir parçası haline getirin

Bağırsak-beyin ilişkisi son dönemin üzerine en çok konuşulan konularından. Bağırsaklardaki bakteriler serotonin ve dopamin gibi mutlu hissetmenizi sağlayan nörotransmitterlerin üretimi için önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla probiyotik tüketimiyle bağırsak bakterilerinin dengesini sağlamak, beyne de fayda sağlayacaktır. Yoğurt, kefir gibi probiyotikleri beslenmenizden eksik etmeyin.

Çok fazla kafein tüketmekten kaçının

Sabahları kahve içmeden uyanamıyor olabilirsiniz ama kahve ve benzeri kafeinli içerikler stres ve kaygı hissinizi artırıyor. Çünkü kafein sinir sistemi için bir uyarıcı etkisi yaparak kalp atış hızınızı, kan basıncınızı ve vücut sıcaklığınızı yükseltiyor. Hatta Michigan Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, kahve tüketimi terleme, titreme gibi kaygı tepkilerine de yol açabiliyor. Stresli zamanlarınızda kafeini mümkün olduğunca azaltmaya çalışın.

Bol bol su için

Kahveyi biraz da el alışkanlığıyla içiyorsanız, yokluğunu suyla telafi edebilirsiniz. Vücudunuza bol bol su almak, sakinleşmek için önemli bir adım. Connecticut Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, biraz susuz kalmak bile ruh haliniz üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bu araştırmaya göre, su içmek için susamayı beklememelisiniz. Çünkü susadığınızı hissettiğinizde çoktan vücudunuz susuz kalmaya başlamış oluyor.

Rafine şekerden ve işlenmiş gıdalardan uzak durun

Rafine şekerin ve işlenmiş gıdaların beyninize zararlı olduğunu duymak sizi şaşırtmayacaktır. Şeker ve diğer rafine karbonhidratlar kan şekerinde hızlı bir yükselişe ve düşüşe neden oluyor. Columbia Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre kadınlar ne kadar çok karbonhidrat ve şeker yerse, ruh hali değişiklikleri ve depresyon riskleri de o kadar yüksek oluyor. İngiltere'de yapılan bir başka araştırma da işlenmiş et ürünleri tüketmenin benzer sonuçlara neden olduğunu gösteriyor.

Antioksidan depolayın

Antioksidan gıdalara sofralarımızda bolca yer vermek için en geçerli sebeplerden biri de kaygı ve stresle savaşmamıza yardımcı olmaları. Antioksidanlar, beyni serbest radikallere karşı koruyor. Bu serbest radikaller, antioksidan tüketmediğiniz takdirde enflamasyona neden oluyor, bu da nörotransmitter üretimine zarar veriyor. Havuç, tatlı patates, ıspanak gibi betakaroten depolarını; turunçgiller, kırmızı biber, brokoli gibi C vitamini depolarını; badem, avokado, ayçiçeği gibi E vitamini depolarını bol bol tüketmeye çalışın.

Magnezyum sizi sakinleştirir

Magnezyum gevşemenizi sağlayan ve kaygı belirtilerini bertaraf eden bir mineral. Hayvanlar üzerinde yapılan bir araştırmada, yeterince magnezyum tüketmemenin kaygılı davranışlara neden olduğu görülmüş. Yeterince magnezyum tüketmediğinizde serotonin seviyeniz düşüyor, hatta bazı antidepresanların vücutta magnezyum seviyesini yükseltme etkisi bulunuyor. Magnezyumu en bol yumurta, ıspanak ve pazı gibi yeşillikler ve bakliyatlarda bulabilirsiniz.

Triptofan içeren yiyecekler yemeye çalışın

Hindi etinde bulunan triptofan bir tür aminoasit. Bu madde vücutta serotonin üretimini tetikleyerek, kaygılarınızın yatışmasını sağlıyor. Triptofan açısından zengin diğer yiyecekler ise yumurta, baklagiller, bazı tahıllar muz ve kakaodur.

Diyetisyen Öykü UMAN

42 Harley Street- 2 Muswell hill

Kaynaklar

Stress and Eating Behaviors-Minerva Endocrinol. 2013 Sep; 38(3): 255–267.-

Harvard Mental Health Letter*Why stress causes people to overeat

Published: February, 2012