Dünya çapında bir sınavdan geçtiğimiz şu günlerde bu durumdan ruhsal anlamda hasar almadan nasıl çıkabiliriz?

Evet herkesçe malum bir dönemden geçiyoruz. Medyanın her türünde bu durumun sebeplerinden, durumun nereye doğru gittiğinden hijyen ve evde kalmanın öneminden bahsediliyor,  bir o kadar da sosyal medyada bilgi kirliliği var ve felaket haberciliği yapılıyor.

Bütün bunları takip etmek ne katıyor ve muhtemel neleri yavaş yavaş kaybettiriyor? Bence bu günlerde kendimize sorup iyice irdelememiz gereken doğru sorulardan biri de bu.

Birey olarak toplumsal ve bireysel sorumluluklarımız açısından ciddi basın bültenlerini, ciddi haber kaynaklarını  elbette takip edeceğiz ki her durumda kendimize doğru yön verebilelim. Zaten uymamız gereken hijyen kurallarına bir miktar daha etkili uyacağız ki bu da vazgeçilmez bir realite.

Peki sosyal medyada gelişigüzel atılmış, maksadı belli olmayan, felaket habercisi, paylaşımları ciddiye alacakmıyız ? Asla, evet tekrarlıyorum bence bunu asla yapmamalıyız. İnsanlar popüler, olağandışı olaylarla karşılaştıklarında onlar hakkında duydukları gerçek olan/ olmayan herşeye inanma eğilimi gösterebilir. Kimileri duyduğu gördüğü en aykırı ve manipüle edici haberlere kökenini hiç araştımadan inanır ve bunu sevdikleriyle ve diğer insanlarla paylaşır. Bu tür insanlar bu davranıştan bazen tuhaf bir şekilde beslenir. Bunu bilen bazı kötü niyetli güç odakları da bu durumu haksız güç elde etmek, ekonomik kazanç sağlamak bazen de toplumları terörize etmek için kolaylıkla kullanır. Sosyal medya  bahsettiğim bu konuda en kolay ve yaygın fırsattır. İnsan psikolojisini bilen kötü niyetliler her durumda bunu fırsata çevirebilir, hatta çeviriyor da. Malesef bazı yakınlarımız, dost ve arkadaşlarımız kendilerine gönderilen veya buldukları bazı manipüle edici, doğruluğu sorgulanır, tuhaf çelişkili her türden habere inanma eğilimindeler. Kendileri inanmakla kalmayıp bunu kendi medya platformlarında (facebook vs.) paylaşıp ve yetinmeyip özel mesajlarla bunları yakınlarıyla paylaşıp eftrafa dehşet ve bilgi kirliliği saçıyorlar. Bütün bunlar (böyle ifade ettiğim için üzgünüm) tam bir düşüncesizlik, cahillik ve hadsizlik işaretidir.

Bırakın insanlar bu mecburi tatil/ karantina döneminde psikolojik olarak kendilerine doğru yatırım yapsınlar. Huzurlu olmaya özen göstererek bağışıklık sistemlerini güçlendirsinler. Aile olarak bir arada olmanın, sağlıklı olmanın, barınacak temiz bir evi, temiz suyu, elektiriği olmanın önemini ve huzurunu hissetsinler.

Huzur, sevgi, dinginlik, şükür hissi bu günlerde evde kalmak ve virüs yayılma zincirini kırmak kadar önemli. Bu yaşanılan küresel krizi iyi niyetli, masum, temiz insanların insanlık adına bir fırsata çevirmesini diliyorum. İnsanlara virüsle birlikte korku da salındı bunun için de sosyal medya yaygın bir mecra oldu. İnsanlar evlerine çekildi bu arada dijital sistem, para gibi konularda paradigma değişikliği yapılıyor.

Hayat denge üzerine kurulu, kötü varsa iyiler de var, siyah varsa, beyaz da var. Evlere çekildiysek bunu bir fırsat gibi değerlendirelim ki kazançlı çıkalım.

Evet ısrarla iddia ediyorum ki, sağlığımız, akıl sağlığımız yerindeyse, sevdiklerimizle berabersek, besinimiz temiz suyumuz varsa bu durumu fırsata çevirebiliriz. Çalışma hayatının tam gün içindeyken derin derin düşünmeye, gönlünüzce içinizden gelenleri üretmeye, istediğiniz kadar okuyup araştırmaya çocuklarınıza eşinize ve hatta kendinize ne kadar zaman ayırabiliyordunuz? Bu durum bir çoğumuz için ruhsal olarak güçlenmek ve mecburi ev tatilini fırsata çevirme imkanı olabilir. Enerji vampiri sosyal medya saçmalıklarından, çelişkili ve kötü haberlerden uzak durun. Maneviyatınızı, inancınızı, bireysel enerjinizi yüksek tutun. Bilin ki bu bağışıklık sisteminiz için C vitamininden daha etkilidir ;)

Virüs zincirini kırmak için Evde kalın, Huzurlu kalın, üretken kalın.

Sevgiler.

Banu Gökdoğan